Korkuyu Bire İndirelim
Yıldırım düşmesini engellemek için evimizin tepesine Faraday kafesi koyduğumuz gibi, canımız ve tenimizin, cehennem ateşinde yanmaması için de, gönlümüzün en derin yerine, İslam’ın tarif ettiği Allah’a imanın yerleştirilmesi gerekir.
Yeri göğü inleten gök gürlemesiyle, gözleri kamaştıran şimşekle ve yürekleri korkudan titreten yıldırımlarla bizi uyaran Rabbimize hamd etmemiz gerekir.
Dün yağan yağmur esnasında şiddetli yağmurla beraber gök gürlemesi yeri göğü inletti. Ayet ve hadislerin haberine göre yaratılan her şey Allah’ı tespih eder.
Sabah namazına bizi uyandıran horoz sesi, saat sesi gibi, bütün insanlığın, sağırlarına şimşekle, körlerine gök gürültüsüyle, yere-göğe Allah celle celalühün hükmettiğini hatırlatan uyarıcı ve uyandırıcılardırlar. Bunlardan korkmamamız gerektiğini, Kur’an’ında birkaç defa, “Benden korkun, insanlardan korkmayın” anlamındaki ayetlerle bizi uyarmış. (Bakara 2/150, Al-i İmran 3/175, Maide 5/3, 44, Tevbe 9/13)
Allah’tan korkmayanın, insanlardan, üstünden, astından, hatta en güvendiği güvenlik görevlilerinden korkması artar.
İnkârcılık, Allah hariç her insandan korkmayı artırır.
İman ise korkulacağın sayısını bire indirir ve yalnız Allah’tan korkma başlar.
Allah’tan korkanın yüreğinde, başkalarından gelen korkuya yer kalmadığından, Allah’tan başkasının korkusu, o Müslüman’ın kalbine giremez.
Allah celle celalühten korkumuz bizim, annesinin sevgisini yitirmemek için annesine en nazik şekilde davranan, annesi kızdığında yine onun kucağına sığınan çocuğun sevgisi gibidir.
En sevdiğimiz birinin gönlüne girmek, girmişsek oradan çıkarılmamak için, onun hoşlanmayacağı hiçbir şeyi yapmamak için çalışırken, yanlış yapıp sevgisini kaybedersem diye tir tir titrediğimiz gibi,
Rabbimizin sevgisini yitirmemek ve razı olduklarının arasına katılmak için, O’nun emir ve yasaklarına peygamberinin anladığı gibi anlamak ve onun uyguladığı gibi uygulamaya çalışırız.
Erin, general karşısındaki duruşu,
Milletvekili aday adayının, genel başkanı karşısındaki davranışı,
Mecnun’un, Leyla yanındaki sessizliği,
Bütün bunları hayal ediniz ve sekiz milyarın başındaki saçlarından, ayağındaki tırnağa kadar hepsini yaratan Allah’a daha saygılı olması gerekmez mi?
Kanını, kalbini, kalıbını yaratan, yaşatan ve bir ömür boyu saniyenin binde biri kadar bile onları başıboş bırakıvermeden gözünün yağını, tırnağının fosforunu, sayısını bilemediğimiz katrilyonlarca hücresinin gıdasını vermeye devam adan Allah celle celalühe saygısızlık yapmaktan tir tir titremesi gerekmez mi?
Bu korkuyu tatlı bir huy, adet, ibadet haline getirmesi lazım.
Yarattığı bu dünya üzerinde, onun verdiği ayakla yürürken, verdiği gözle görürken… O’nu bırakıp kendisi gibi ölümlü insanların koyduğu kriterlere uymayı ve onlara uymadığında onlardan korkmayı tercih edenlere de acıyın.
Ve gönül verdiğimiz Rabbimize kulak verelim:
“Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun….” (Tahrim süresi ayet 66/6).
Mahmut Toptaş.