www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => Mahmut Tobtaş => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Nisan 09, 2025, 08:19:31 ÖÖ
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
Kur’an Yahudiler ve Müslümanlar 1
Kur’an ve hadislerde, bazı emir, yasak, tavsiye ve uyarılar, geçmiş peygamberler ve ümmetlerinden örnekler verilerek anlatılır.
O zaman Musa aleyhisselama iman eden Yahudilerden hak üzere adil davranan insanların olduğunu haber verir Rabbimiz:
وَمِنْ قَوْمِ مُوسَى أُمَّةٌ يَهْدُونَ بِالْحَقِّ وَبِهِ يَعْدِلُونَ (159)
159 Musa'nın kavminden hakka götüren ve o hak ile adil davranan bir ümmet vardı.” (A’raf süresi ayet 159)
Muhammed aleyhisselamın ümmetinden de İslam’a göre yaşayan ve adaletten ayrılmayan fertler/bireyler var günümüzde.
İsrail oğullarını, Firavun’un zulmünden, köleliğinden kurtaran Musa aleyhisselamın ümmeti, on iki torun olarak gruplara ayrıldılar.
Bir taştan her birinin içeceği on iki pınar fışkırtır, Tih Çölü’nde gökyüzündeki bulutlarla üzerlerini gölgelendirerek, gökten kudret helvası ve bıldırcın kuşu göndererek Rabbimizin onları beslediği halde onların zulmettiğini/haddi aştıklarını şöyle haber verir:
وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ أَسْبَاطًا أُمَمًا وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
“Onları (İsrail oğullarını) on iki torun olarak ümmetlere ayırdık. Kavmi ondan su istediğinde Musa'ya: "Asanı taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Her insan topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Bulutla üzerlerini gölgeledik ve üzerlerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Size rızk olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yeyin" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, onlar ancak kendilerine zulmettiler.” (A’raf süresi ayet 160)
Bugün bazı Müslümanların dilinde Allah celle celalühün onların günlük yaşayışında kendisi gibi insanların kriterlerini Allah’ın hükmünün önüne geçirmeleri var.
Ve bunların grup olarak sayısı 12’den aşağı olmaz.
Dilleriyle Allah’ı zikreden, Yahudilerin lastikli kelimelerle Allah celle celalühü kandırmaya çalışmalarını şöyle açıklar:
وَإِذْ قِيلَ لَهُمُ اسْكُنُوا هَذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُوا حِطَّةٌ وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطِيئَاتِكُمْ سَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ
"Şu şehirde oturun, dilediğinizden yeyin "afvet" deyin, kapıdan secde ederek girin ki, hatalarınızı afvedelim. İyilik yapanlara artıracağız" denildiğinde,
فَبَدَّلَ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْهُمْ قَوْلًا غَيْرَ الَّذِي قِيلَ لَهُمْ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَظْلِمُونَ
“Onlardan zalim olanlar, sözü kendilerine söylenenden başka şekle değiştirdiler. Biz de zulmeder olmaları sebebiyle onlar üzerine gökten azap gönderdik.” (A’raf süresi ayet 161-162)
Şehirde secdeden uzak kalmamaya, af dilemeye devam etmeye ve Allah’ın kelamını, çağdaş kâfirlerin keyfi için yanlış yorumlar yapmamaya dikkatimizi çeker.
İsrail oğulları çöldeki eğitimlerinden sonra Mısır’a veya Kudüs’e yerleşmişlerdi. Allah’ın ayetlerini değiştirdiler. “Affet” manasına gelen “Hıtta” kelimesi yerine, “buğday” manasına gelen “Hınta” dediler.
Yani “bize iman değil, on lazım” dediler. Bugünkü materyalistlerin söylediğinin öncülüğünü yaptılar.
Bizler de, Allah’ın ayetlerini atıp, kâfirlerin kanunlarına boyun eğdiğimiz günlerden beri, pisliğin her çeşidine bulandık.
Yahudilerden haddi aşarak zalim olanlar, Tevrat’ın kelimelerini değiştirdikleri gibi, manasını değiştirdikleri de oluyor.
Yahudilerin “Şabat” dediği, Kur’an’da “Sebt” günü olarak geçen Cumartesi gününü Rabbimiz Yahudilere ibadetle dinlenme günü yapmıştı.
Deniz kenarında yaşayan Yahudiler, baktılar ki balıklar, Şabat/Sebt/Cumartesi günü deniz kenarına daha fazla gelmeye başladılar.
Tevrat’ın o Sebt emrini hile ile değiştirmeye başladılar.
Cumartesi günü balıkları tuzağın içine aldılar, Pazar günü denizden çıkardılar ve akıllarınca Allah’ı kandırdıklarını zannettiler.
وَاسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ إِذْ يَعْدُونَ فِي السَّبْتِ إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَ لَا تَأْتِيهِمْ كَذَلِكَ نَبْلُوهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
“Onlara, deniz kenarındaki şehirden sor. Hani onlar cumartesi gününde (yasağı çiğneyerek) haddi aşmışlardı. Hani onlara balıkları cumartesi günlerinde akın akın geliyor. Cumartesi olmayan günlerinde ise gelmiyorlardı. İşte fasık olmaları sebebiyle böylece imtihan ederiz.” (A’raf süresi ayet 163)
Bizden bazıları, imanımıza uygun davranmadığı gibi, İslam’a uygun yaşamaya çalışanlarla bağlarını koparıp “Karışma” der oldu.
Faizin yaygınlaşmasına, manasının tahrifatına çalıştı ve başardı.
Cumamızı Pazar yaptılar.
Arif Nihat Asya’nın diliyle:
“Bize bir nazar oldu
Cumamız pazar oldu
Bize her ne olduysa
Hep azar azar oldu”.
Mahmut Toptaş.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net