Kur’an’da Neler Vaaaar Neler
84 milyonluk Türkiye’de ortalama 25 milyon aile var demektir. 25 milyonluk bu aileler köylerde ve mahallelerde yaşarlar.
Büyük şehirlerimizde bir gökdelende bir köy yaşamaya başladı.
Yatay büyüyen evler, dikey büyümeye başladı.
Yatay da olsa, dikey de olsa komşuluk ilişkileri devam ediyor.
Bazı büyük sitelerde neredeyse bazı küçük ilçelerimizden fazla nüfus yaşamakta.
Yerde de olsak, uzayda da olsak ünsiyyet sahibi ve ünsiyyeti hayatımızın gıdası gibi yaşamaya çalışan biz insanlar, her yerde birbirimize yakın meskenler yapma ihtiyacındayız.
Tabiatımız bunu gerektiriyor.
Bir Ramazan ayında, Mekke’de, Kadir gecesinde indirilmeye başlayan Kur’an-ı Kerim, bizim bu dünya hayatımızın her anında neyi nasıl yapacağımızı düzenliyor.
Ayetin mealini okuyalım:
“Allah’a ibadet/kulluk ediniz, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız, ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, ellerinizin altında olanlara iyilik yapın. Muhakkak Allah, kibirleneni, böbürleneni sevmez.” (Nisa Sûresi, ayet 4/36)
“Allah’a ibadet/kulluk ediniz” derken “İnsanlığımızın korunması için kula kul olmamamızı emrediyor ve beş vakit namazımızda okuduğumuz Fatiha Sûresi’nde “İyyake na’büdü/ancak Sana kulluk ederiz” diyerek özgürlük gıdamızın engellenmemesi için Rabbimizin de yardım etmesini isteriz.
Dün krallar arasında yapılan savaşların temelinde ve yarın yapılacak olanların temelinde de “senin dediğin değil, benim dediğim” kavgası olduğu gibi bugün demokrasilerde “Senin adam sayın değil, benim sayım” kavgalarıdır.
Hatta kendilerinin istemediğinin sayısı fazla gelince savaşla sayıyı azaltmaya geliyorlar.
Rabbimiz, sekiz milyarın tamamının nefesini veren, kalbini, kalıbını ve kanını çalıştıran olarak yalnız kendisine kulluk etmemizi emreder.
84 milyon insanımızın ortalama 25 milyonu baba ise 25 milyonu da annedir.
Ve Rabbimiz buyurur:
“Ana babaya iyilik yapınız”
Bir aile düşünün ki anne ve babalardan çocuklarına şefkat, baba ve annelerden çocuklarına merhamet akıp durmakta.
Hatta İsra Sûresi’nde (17/23) anne ve babaya “Öfff” bile demek yasak.
Lokman Sûresi’nde (31/13) çocuklarımıza “Oğulcuğum, yavrucuğum” gibi sevgi ve saygımızı bildiren “…cuğum” ekini de kullanmamız öğütleniyor.
“Akrabaya iyilik yapınız”
Kardeşleriniz, amcalarınız, dayılarınız, halalarınız, teyzeleriniz ve onların çocukları, sizin yakın akrabalarınızdır.
Onların akrabalarını da kendinize akraba bilin ve seksen dört milyonu akraba gibi görmeye çalışın ve sokakta, çarşıda, işyerlerinde, dairede, kışlada, karakolda… ona göre davranalım.
Hatta Sevgili Peygamberimiz, Mısırlı eşi Mariye anamız üzerinden Mısırlıların erkeklerinin dayımız, hanımlarının teyzemiz olduğunu bildirerek, insanlar arasında en küçük bağların güçlendirilmesini istemiş:
Sevgili Peygamberimiz, “Mısır’ı kesinlikle fethedeceksiniz. Orada hakaret etmek için “Bastırdım parayı…” derler. Fethettiğiniz zaman Mısır halkına iyi davranın. Çünkü onların gayrimüslim vatandaşlık hakları vardır ve bir de akrabalık hakları vardır. İki adam bir tuğla yeri kadar (basit) bir şey için kavga ederlerse hemen oradan çık” buyurmuş. (Müslim, Sahih, K.Fezail’üs-Sahabe bab 56)
“Yetimlere iyilikte bulunun”
Rabbimiz, Nisa Sûresi’nin onuncu ayetinde “Haksız yere yetim malını yiyenler, karınlarına ateş yemiş olurlar” buyurur.
Atalarımız da bu ayetten hareketle, “Yetim malı yiyenler ateşten gömlek giyerler” demişler.
Yetim malı konusunda 84 milyon insanımız çocukluğundan itibaren hassas hale getirilseydi hazine hortumlamaları olmazdı.
Çünkü hazinedeki her kuruşta, 84 milyonun ortak hakkı vardır ve hazineden bir lira çalan veya bilerek çaldıran adam, halkımızın diliyle “Tüyü bitmedik yetimin” hakkını da yemiş veya yedirmiş olur.
“Yoksullara iyilik yapınız”
Ayetini, Sevgili Peygamberimiz, iyiliğin de sınırını, “Yediğinizden yediriniz, giydiğinizden giydiriniz” diye alt sınırı belirlemiş. (Buhari, Sahih, K. Itk, bab, el abidü ihvanüküm no 15)
“Yakın komşuya, uzak komşuya iyilik yapınız”
Komşuya en güzel iyilik, güler yüzle bakma ve ardından selam vermektir.
Düğününden cenazesine kadar yanında olmaktır.
Köy ve mahallelerin hepsini kendi köy ve mahallesine göz-kulak olmasını kanuni hale getirmiş ve köy ve mahalle içinde öldürülen ve katili bulunamayan olaylarda cinayet mahalline en yakın elli kişinin sorgulanmasına ve yeminine başvurularak karar verilmesini düzenler.
Yani herkes kendi evini göremez ama karşısındaki komşunun evini görür ve hırsıza, uğursuza karşı birbirlerinin gözü ve kulağı olmasını ister. (Buhari, Sahih, K. Cizye, bab 12, Müslim Sahih, K. Kasame, bab 1)
Bu konu fıkıh/İslami hukuk kitaplarında “Kasame” başlığı altında işlenir.
İşte sosyal devlet bu.
“Yanınızdaki arkadaşa iyilik ediniz”
Bulunduğunuz her yerde, okul, asker, memur, işçi, sanatkâr… arkadaşlarınıza bir ömür boyu iyiliğe devam ediniz ki, Rabbimiz bu iyiliğinizin mükafatını bu dünyada geniş gönülle, ahirette cennetle ödüllendirsin.
“Yolda kalmışa, ellerinizin altında çalışanlara iyilik ediniz”
84 milyon, birbirinin koruyucusu, yardımcısı, komşusu, akrabası, arkadaşı olarak bütün bir milleti iç içe daireler gibi, bir binanın tuğlaları, duvarları, çimentosu gibi birbirine bağlayan ayetler vardır Kur’an-ı Kerim’de.
Bu makalede siz, 6236 ayetten yalnız birini okudunuz.
Diğerlerini de okuyun da görün, Kur’an’da neler varmış neleeeer…
Mahmut Toptaş.