SİZİ KİNİNİZ DEĞİL DİNİNİZ YÖNLENDİRSİN
“Ey iman edenler, Sözleşmelerinizi yerine ge¬tiriniz” diyor, Rabbimiz, Maide süresinin ilk ayetinde.
Eşinize, komşunuza verdiğiniz sözü yerine getiriniz. “Aman sende” demeyiniz.
Çocuklarınıza verdiğiniz sözü yerine getiriniz. Getiremeyeceğiniz bir durum ortaya çıkmışsa durumu açıklayınız.
Arkadaşlarınıza, dostlarınıza, düşmanlarınıza verdiğiniz sözü yerine getiriniz.
Meydanlarda halka verdiğiniz sözü yerine getiriniz.
Öğrencinize verdiğiniz sözü yerine getiriniz.
Memurunuza, amirinize, işçinize, işvereninize verdiğiniz sözü yerine getiriniz.
Tabi ki, bütün bu sözler meşru olmalıdır.
“Oğlum, sana içki içmesini ben öğreteceğim. Hele biraz daha büyü” diyen bu babanın, bu sözünü oğluna hatırlatmalı ve sözünde niçin duramayacağını bildirmeli.
Bir vatandaşımız anlatır “Hocam, ömrüm Halk partili olarak geçti. Bu parti bana babamdan miras kaldı. Bir seçim günü karanlık odaya oy vermek için girdiğimde köyümüzün hocasının bize Kur’an okuttuğu için Jandarmalar tarafından götürülüşü gözümün önüne geliverdi ve ben hemen mühürü Milliselamet partisinin üzerine bastım” diyor ve sözünde duramadığını söylüyor.
“Kızım sen okulu bitir iş bitirme, köşe dönme yollarını öğreteceğim. Onları, okul size veremez.” Diyen babanın bu sözünde durmaması gerekir.
Sözünde durmak isteyip de başaramayan birine yardım ediniz.
Altından kalkamayacağı yükün altına girmiş insanlara yardım ediniz.
Borç altında inleyene yardım ediniz.
Öğrencilerin, İslâmi çizgide öğretim görmeleri için yurt açan, vakıf kuran, dernek kuran, burs ayarlayanlara yardım ediniz.
İnkârcıya, kumarhane açana, meyhane kurana, fuhuş yapana, yaptırana, hortumcuya, soyguncuya, yalancıya, dolandırıcıya ve bütün bunları destekleyen siyasi kurumlara ve kuruluşlara yardım etmeyiniz.
Rabbimiz buyurur:
“…..iyilik ve takvada yardımlaşı¬nız, günah ve düşmanlıkta yar¬dımlaşmayınız. Allah’tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir.” (Maide 2)
Kişilere karşı tavırlarımızda onların eski durumları bizi yönlendirmemeli.
Eskiden kötü şeyler yapan birisi, iyi işler yapmaya başlamışsa onun eski haline değil yeni haline bakarak hareket edeceğiz.
“…Sizi Mescid-i haramdan engelle¬yen topluma olan düş¬manlığınız, haddi aşmanıza sebep olmasın…” (Maide 2)
Birilerine olan düşmanlığınız hiçbir zaman sizi haksız iş yapmaya sevk etmesin.
“Gidene ağam gelene paşam” diyenlerden olmayın.
“Salla başı al maaşı” mantığıyla hareket edenlerden olmayın.
Ama irade zayıflığı sebebiyle bu duruma düşen, “El etek öpen” insanlarımızı da bir kalemde silip atmayın.
Yunanlılar, İzmir’i işgal ettiklerinde kendilerine yakın bildikleri insanlarımızı yönetim işlerinde kullanmışlar.
Bazı efeler ve direniş hareketine katılanlar, bu çanak yalayıcıları da Yunanlı gibi görmüşler ve onlara karşı da saldırılarda bulunmuşlar. Ama bazı direniş hareketini yönetenler onlarla gizlice iş birliği yapmışlar ve onlardan Yunanlılar hakkında çok önemli bilgiler almışlar.
“Aleme cellat lazımsa o cellat siz olmayın” ama cellada da kızmayın.
Günümüzden canlı örnek vermek gerekirse, Irak halkından olup ta Amerikalılar adına polis elbisesi giyenlere saldırılar yapmak yerine onlarla iyi ilişkiler kurup, gizli bilgileri alıp, ülkenin kurtuluşu için gerekeni yapmak daha iyi ve faydalıdır.
Ne olursa olsun, zayıflıkları nedeniyle bu görevi kabul edenler onları dininden, dilinden ve ülkesindendirler.
Mahmut Toptaş