İstirahat İstikamettedir
Mutluluk için, geniş bir ev, kabarık bir banka cüzdanı, düzenli bir iş ve sevgili ve saygılı bir eşten önce geniş ve tatmin olmuş bir yüreğe sahip olm...
Mutluluk için, geniş bir ev, kabarık bir banka cüzdanı, düzenli bir iş ve sevgili ve saygılı bir eşten önce geniş ve tatmin olmuş bir yüreğe sahip olmak gerekir.
Yemeğin hazmedilememesi hastalık meydana getirdiği gibi servetin, saltanatın ve şöhretin de hazmedilememesi söz konusu olur.
Midenin hazmedememesi yalnız kişinin kendisine zarar verirken, saltanatı, serveti, şöhreti hazmedemeyenlerin zararı çevresine de dokunur.
Serveti artırmadan önce akrabaları sevip saymalı, arkadaşların sayısını çoğaltmalı, kendi evi, etraftakilere örnek olacak şekilde mutluluk yaymalı.
Sevgili Peygamberimizin tavsiyesine uyarak “tanıdığına tanımadığına selam vermeli”.
Bu hareket, bulunduğu mahallede, şehirde veya semtte ona saygınlık ve tevazu kazandırır.
Kimseyi incitmediği gibi incitme kokusu olan iğneleyici kelimelerden uzak durmalı ve yürekten konuşup kelimelerde doğruluk, sevgi ve saygı kokusunun karışımı, tütsü gibi yüreklere ulaşabilmeli.
Ashab-ı kiramın en cömertlerinden birinin namusuna iftira edenler arasında bulunan bazı fakirlere yardım etmeme yemini eden cömert için indirilmiş ayet, hepimize yapılan zarar, iftira, gıybet, sü-i kast gibi durumlarda hemen af tarafını seçmemizi emreder:
Sizden fazilet ve servet sahibi olanlar, yakınlara, fakirlere ve Allah yolunda hicret edenlere (bir şey) vermemeye yemin etmesinler. Afvetsinler ve görmezlikten gelsinler. Allah’ın sizi afvetmesini sevmez misiniz? Allah, Ğafur’dur, Rahîm’dir.” (Nur süresi ayet 24/22).
Af ederken, kişinin özrünü kabul ederken dikkat edeceğimiz tavrı bile Rabbimiz belirliyor:
“Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri hak ile yarattık. Kıyamet saati mutlaka gelecektir. Şimdi sen (af ederken) güzel muamele et.” (Hıcr süresi ayet 15/85).
Asık bir suratla, “Tamam, tamam, afvettim” demekle, gülen bir yüz, tatlı bir gözle bakarken, “Olur böyle şeyler, insanlık hali, sen benim dostumsun” demek arasındaki farkı gönlünüz bilir.
“Tamam, tamam” derken huzursuzluğunuzun tik taklarını ağzınızdan dinlemiş olursunuz ve siz rahatsızlığınıza devam edersiniz.
“Olur böyle şeyler” derken af, sevgi ve saygı yayılır, karşı tarafın kulağından yüreğine inince, onun yankısı size döner ve mutlu olursunuz.
Allah’a kul, Resulüne ümmet olmaya çalışır, Kur’an ve sünnete aykırı kanun çıkaran, kural koyan, kriter belirleyenleri günde beş vakitte, ezanla beraber, “La İlahe illallah/Allah’tan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur” diyerek özgürlüğünüzün tadına varırsanız, hapishanede olsanız, orası halvethane olur, sürgüne gönderseler seyahat olur, öldürseler şehadet/şehitlik olur.
Yapacağınız iş, teninize, kesenize uygun, canınızın istediği ve İslam’a aykırı olmayan, imanınıza hizmet eden bir iş olursa mutlu olursunuz.
Ten ve can gücünüzü sonuna kadar, Hak ve halka hizmette kullanırsanız mutlu olursunuz.
Eğitimi, çocuğun kulağına okunan ezanla başlatır son nefesine kadar devam ettirirseniz saadet deryasında yüzer gibi olursunuz.
Biliniz ki, istikamet, İslam’ın gösterdiği yoldur.
İstirahat ise istikamettedir.
Mahmut Toptaş.