Yanan yürekle yalvaralım
Aklımız bize emanettir, onu Hakk'ın ve halkın hizmetine sunmazsak, toprak altında gizli kalmış hazineler gibi kimseye fayda vermeden bu dünyadan giderek emanete hıyanet edilmiş oluruz.
Hislerimiz, heyecanlarımız, hafızamız, şuurumuz ve dıştaki beş duyumuz her biri Rabbimizin bize emanetidir.
Baba oğlunun eline baltayı verip bahçeyi kaz dediğinde çocuk gider cami duvarını yıkmaya kalkarsa babaya ve baltaya ihanet etmiş olur.
Aklımızı faydasız şeylerle doldurmak, kuyumcu dükkanını samanla doldurmak gibi hem manasız hem zararlı olur.
Bize verilen can ve teni Rabbin koyduğu kurallar içinde bakımını yapmazsak biz de ihanet etmiş oluruz.
Bu dünyada neyi nasıl yapacağımızı öğretmek üzere Rabbimiz Kur'an'ını göndermiş ve bize emanet etmiş.
Onu okumak, anlamak ve hayatımızı ona göre yönlendirmek emanete sahip çıkmaktır.
Eğer bunlardan birini ihmal edersek emanete hıyanet etmiş oluruz ve o zaman cahillerden ve zalimlerden sayılırız.
Para saymasını, bilgi saymasını, çıkar sağlayacağı kişileri saymasını, bağını bahçesini, fabrikasını saymasını bildiği halde bütün bunları yaratan Allah'ı, kitabını ve bize örnek olan Rasülünü tanımayanlar da kendisine verilen bütün nimetlere ihanet etmiş olur.
Biz cahillerden ve zalimlerden olmamak için Allah'a ve Rasülüne itaat edeceğiz.
Allah'a karşı gelmekten sakınıp dilimizi en güzel, en doğru, en faydalı, en anlaşılır kelimelerle donatacağız.
Kendilerini Firavun'un zulmünden kurtaran Musa aleyhisselamı bile inciten Yahudiler gibi olmayacağız.
Sevgili Peygamberimizin getirdiği Kur'an'a ve onun hadisi şeriflerine karşı yalan, iftira yapanlar, aşağılamaya çalışanlar, gündemden düşürmek için gayret gösterenler Peygamberi incitmiş olurlar.
Ahzab süresinin 59'uncu ayetinde başörtüsünün Allah emri olduğunu haber verdikten sonra 60'ıncı ayette iki yüzlü münafıklardan, kalbi hastalardan ve hep kargaşa çıkaranlardan bahsettikten sonra bunların sonunun geleceğini ve fazla kalamayacaklarını ve Allah katında mel'un olarak nitelendirildiğini haber verir.
Allah'ın lanetine uğrayanlar ahirette bir araya geldiklerinde yönetilenler Allah'a yalvarmaya başlayacaklar ve "Ey Rabbimiz, biz yöneticilerimize ve büyüklerimize uyduk ve onlar bizi yoldan saptırdılar. Ey Rabbimiz, onlara azabı iki kat ver ve onlara çokça la'net et" diyecekler. (Ahzab 67-68)
"Keşke Allah'a itaat etseydik, Rasüle itaat etseydik" diyecekler ama fayda vermeyecek.
Biz bu ayetleri altı milyar insan can taşırken, can boğaza gelmeden duyuracağız.
Duyururken itfaiye erinin veya bir polisin, kendini yakmak isteyen adama yalvarmasından daha fazla yalvaracağız.
Yanan yüreklerle yalvaracağız.
Yanan yüreğinin ateşiyle kavrulmuş dillerle yalvaracağız.
Güven veren ellerimizi uzatacağız ve can ve tenlerinden yakalayacağız.
Sevgili Peygamberimiz kendisini bize ta'rif ederken: "Benim ve sizin haliniz, geceleyin ateş yakan adamın haline benzer. Kelebekler/pervaneler ateşe doğru uçarlar. O adamda ateşte yanmasınlar diye o kelebekler/pervaneleri uzaklaştırmaya çalışır. İşte ben de sizler cehenneme gitmeyesiniz diye kemerlerinizden tutuyorum" buyurmuş. (Buhari, Rikak,6, Müslim,Fezail, 17)
Ormanların yanması, ekinlerin tutuşması, mahsullerin kavrulması nasıl zararlı ve tehlikeli ise insanların cehennemde yanması onlardan trilyonlarca kere daha zararlı ve tehlikelidir. "Ben ahrete inanmam" diyenin de gönlünden tutarak cennete giden sıratı müstakime doğru çekiniz.
Mahmut Toptaş.