Haram Aylar
Dün, Çarşamba gününden itibaren Kur’an-i Kerim’de “Haram Aylar” denilen Zil Hıcce, Zilkade, Muharrem diye ard arda gelen üç ay ve bir de Recep ayı denilen toplamı dört ay olan saygın ayların ikinci günündeyiz bugün.
Rabbimiz:
“Gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın kitabında, Allah katında ayların sayısı on ikidir.
Bunlardan dördü (Recep, Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem) haram aylardır. İşte doğru (devamlı ve düzenleyici) din budur. Orada (o aylar içinde) kendinize zulüm etmeyin. Müşrikler sizinle topyekûn harp ettiği gibi siz de müşriklerle topyekûn harp edin. Bilin ki Allah müttakilerle beraberdir.” (Tevbe Süresi, Ayet 9/36)
Aslında on iki ayın her gününde hiçbir kimseye başta kendimize haksızlık yapmak, zulmetmek yoktur ama her sene bu dört ayda o bilgilerimizin uygulamasına dikkat tatbikat yapmamız gerekir.
Dinimizin beş şartından olan hac ibadeti bu aydadır ve hacca gidenler hac esnasında hiçbir insana haksızlık yapmadığı gibi ihramlıyken karınca öldürmeme eğitiminden geçerken bir tek yaprak bile koparmama eğitiminden geçer.
Bu Haram Aylar’da savaş da haramdır. Ancak saldırı karşı taraftan ise karşılık verileceğini ayet kendisi bize bildiriyor.
Bakara Süresi’nde Rabbimiz bize, bizimle savaşan kafirler, doğru bir şey söylediklerinde o sözün doğruluğunu kabul etmemizi de öğretir.
Medine’de Sevgili Peygamberimiz, keşif için gönderdiği yedi kişilik bir Müslüman gurubun Müşrik kafileden birini Haram Aylar’da öldürmeleri üzerine müşrikler, Sevgili Peygamberimize bu öldürme olayını şikayet etmeleri üzerine şu ayet nazil olur:
“Sana haram ayından, (Recep, Zilkade, Zilhicce, Muharrem), ondaki savaşı sorarlar. De ki: “Onda savaşmak büyük (günah)tır. Allah yolundan alıkoymak, O’nu inkâr etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük (günah)tır. Fitne (zorla İslam dininden döndürmeye çalışmak) öldürmeden de beterdir. Eğer güçleri yeterse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. Sizden kim dininden döner ve o, kâfir olarak ölürse onların yaptıkları dünya ve ahirette boşa gitmiştir. Onlar ateşin yaranıdırlar ve onlar orada ebedi kalıcıdırlar.” (Bakara Süresi, Ayet 2/217) diyerek yapılanın hata olduğunu, gerekenin yapılacağını ancak, sizin yaptıklarınız ki, insanları Allah yolundan alıkoymak,
Allah’a karşı kafirlik yapmak,
Mescide girmelerini engellemek,
İman edenleri Mescid-i Haram’dan çıkarmak, Mekke’den hicrete zorlamak,
İman edenleri kafirliğe geri döndürmek, işte bunları yapmak Allah katında daha büyük günahtır” mesajı veriliyor.
Onların söylediğinin doğru olanı onaylandıktan sonra yanlışlarını söylemek daha etkili olacağını öğretir bize.
Bu ayete politikacılarımız daha fazla kulak vermelidir.
Yaratılan her şeye karşı saygılı olmak gerektiği gibi Haram Aylar’a da saygı gösterilmeli ve bu aylarda daha dikkatli olmalı ki, diğer aylarda da saygımızı devam ettirmede başarılı olalım.
Rabbimiz buyurur:
“Ey iman edenler, Allah’ın nişanelerine, haram aya, (Receb, Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem) kurbanlıklara, boyunlarına gerdanlık takılmış kurbanlık hayvanlara, Rablerinden hoşnutluk ve fazlını isteyerek Mescid-i Haram’ı ziyaret edenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınızda avlanınız. Sizi Mescid-i Haram’dan engelleyen topluma olan düşmanlığınız, haddi aşmanıza sebep olmasın, iyilik ve takvada yardımlaşınız, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayınız. Allah’tan sakının, Allah’ın cezası şiddetlidir. (Maide Süresi, Ayet 5/2)
Rabbimize olan sevgi ve saygımız, O’nun emir ve yasaklarını, O’nun gönderdiği ve bize örnek gösterdiği peygamberinin açıkladığı ve gösterdiği şekilde kulluk görevimizi 365 gün 24 saat devam ettireceğiz ama bu “Haram Aylar” denilen dört ayda kendimizi kampa alma, bilgimizi ve yaşantımızı gözden geçirme günlerimiz olsun.
Helal sınırlarından, haram tarafına geçmemeye dikkat edelim.
Farzlara, vaciplere, sünnetlere ve nafile ibadetlere ağırlık verelim.
Mahmut Toptaş.