* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Çocuk Ya Dünya Hayatının Süsü Ya Da Fitnesidir  (Okunma sayısı 1281 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Çocuk Ya Dünya Hayatının Süsü Ya Da Fitnesidir
« : Nisan 06, 2024, 07:38:27 ÖÖ »


Çocuk Ya Dünya Hayatının Süsü Ya Da Fitnesidir

İslami bir aile hayatının dinimizdeki büyük önemi acaba nedendir? Sadece erkek ve kadın, birbirlerini tamamlasınlar diye mi? Birbirlerinin maddî ve manevi ihtiyaçlarını gidersinler diye mi? Helâl yoldan dünyevî zevklerini tatmin etsinler diye mi? Evet, bütün bu saydıklarımız evlilik için önemli ...

Geçen ayki yazımızda İslam’da evlilik ve ailenin önemi üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise, evliliğin asıl amacı ve aile mutluluğunun en büyük kaynağı olan çocuk edinme ve bununla ilgili görevlerimiz üzerinde durmaya çalışacağız İnşaallah’u Teâlâ.

İslami bir aile hayatının dinimizdeki büyük önemi acaba nedendir? Sadece erkek ve kadın, birbirlerini tamamlasınlar diye mi? Birbirlerinin maddî ve manevi ihtiyaçlarını gidersinler diye mi? Helâl yoldan dünyevî zevklerini tatmin etsinler diye mi? Evet, bütün bu saydıklarımız evlilik için önemli faktörlerdir. Ancak yeterli değildir. İslâm`da evlenip aile kurmanın teşvik edilmesi, sadece bunlar için değildir. İslam’da aile kurmanın asıl sebep ve hikmetlerinden belki en önemlisi tenasüldür. Yani çocuk dünyaya getirmek ve onu faydalı bir şekilde yetiştirmektir. Ümmetin sayıca ve keyfiyetçe büyümesine, güçlenmesine vesile olmaktır.

Dünyada gereksiz ve hikmetsiz hiçbir ittifak mevcut değildir. İçinde yaşadığımız dünya, hikmet dünyası ve sebepler âlemidir. Ne gökten elma yağar, ne yerden insan biter. Meyve için ağaç yetiştirmeye, çocuk için evlenmeye ihtiyaç vardır. İnsanlar, bu İlâhî kanuna uydukları, yani evlendikleri takdirde, nasiplerinde de varsa, Allah kendilerine çocuk ikram ediyor. Dünyaya imtihan için gönderilen ve hiçbir şey bilmeyen bu minnacık misafirin emrine, Allah, onun anne ve babasını amade kılıyor. O küçük yavruya anne ve babasını hizmetçi kılıyor. Bu hizmetçiler için bu küçük insan, bir yönüyle ilahi lütuf, dünya hayatının süsü, bir yönüyle de azap ve imtihan konusudur.

Çocuk, ebeveyni için bir lütuftur, belki dünya hayatının süsü ve nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü onlar, Allah`ın bu narin, nazlı ve cennet adayı sevimli yaratığına yaptıkları hizmetten dolayı, aynı zamanda sevap kazanıyorlar. Küçük bir bebek, hele insanın kendi yavrusu olunca, eve ve aileye büyük bir huzur, mutluluk ve neşe katıyor. Eşlerin birbirleriyle kaynaşmasına vesile olup ailenin temellerini sağlamlaştırıyor. Bununla birlikte, çocuklarına baktıkları, yedirip içirdikleri için ebeveyne bunlar sadaka oluyor, anne-baba bu yüzden sevap kazanıyorlar. Hayatında bir tek ihtiyaç sahibinin yüzünü güldürmemiş en cimri insanlar dahi çocuklarına yaptığı hizmetler ve masraflar dolayısıyla sadaka sevabına nail oluyorlar.

Çocuk, yine bir lütuftur; çünkü anne ve babası ona, nereden gelip nereye gittiğini, bu dünya hayatında vazifesinin ne olduğunu güzelce anlattıkları takdirde tebliğ ve irşat şerefine nail olurlar. O çocuğun bir ömür boyu işleyeceği bütün güzel amellerinden bir pay alır, sevabına ortak olurlar. Hayırlı evlât yetiştiren ebeveyn, bir nevi ölümsüzleşerek öldükten sonra da sevap kazanmaya devam ederler. Zira Müslümanca yetiştirilen salih evlat, sürekli akan bir kaynak gibi sadaka-i cariye olarak ebeveynin defterlerine sevap gönderiyor.

Ancak, diğer yönüyle çocuk, imtihan konusu olduğundan bir azap vesilesi de olabilir. Zira ana-baba o İlâhî emanete Rabbini güzelce tanıtmadıkları, terbiyesine yeterince dikkat etmedikleri takdirde, imtihanı kaybedebilir; onun işleyeceği günahlardan sorumlu tutulacaktır. Yine, onun dünyevî mutluluğu adına, bazen kendi ahiretini tehlikeye atıp, meşru olmayan kazanç yollarına teşebbüs etmelerinden dolayı evlatla sınavı kaybedebilirler.

"Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun. Ki Onun yakıtı insanlar ve taşlardır." (Tahrim, 6)

"Doğrusu, mallarınız ve evlatlarınız sizler için bir fitne konusu/bir sınavdır." (Teğabun, 15)

Her konuda olduğu gibi, aile yönetimi, çocuk yetiştirme ve terbiyesi konusunda da örneğimiz Allah Resul’ünün bu konudaki sorumluluğumuzu hatırlatan hadis-i şerifidir:

"Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden (idare ettiğiniz kimselerden) sorumlusunuz." (Buhari, Cuma 11; Müslim, İmaret 20)

Şüphesiz ki, inançlar, değerler, gelenekler ve iyi alışkanlıklar daha çok aile içinde kazanılır. Zira çocuğun hayatını kopyaladığı ve şahsiyetini kazandığı devre, aile içinde geçirdiği devredir. Onun en çok sevdiği, inandığı, güvendiği ve özendiği ideal tip, anne ve babadır. Sağlam bir iman ve ahlâk düzeninin hâkim olduğu ailenin çocuklarına verdiği yapıyı hiçbir okul, hiçbir kurum veremez. Buna karşılık, inanç ve ahlâk yönünden bozulmuş ailelerin oluşturduğu toplumlar, dünya ve ahiret azabının davetçileridir.

Müslüman bir ailenin çocuğa karşı görevi, çocuk daha dünyaya gelmeden başlar. Çocuk dünyaya gelir gelmez ona ilk bant kaydı yapılmalı; yani kulaklarına ezan okunmalı ve kamet getirilmelidir. Müslümanlar, bin dört yüz senedir bu sünneti yaşarken bir takım geri zekâlılar: "henüz bir günlük çocuk, ezanı nasıl duyar? Ne anlamsız şeyler bu yapılanlar?" diyerek alay ediyorlardı. Ama şimdi bilim de tespit etmiştir ki, bir günlük çocuğun değil; ana karnındaki bir ceninin bile duyduğunu söylüyor. "Duyduğu kelimeler, tek tek şuur altına yerleşir" diyorlar.

İşte biz, bir günlük çocuğun kulağına ezan okuyoruz. "Allah’u Ekber = En büyük Allah`tır diyoruz. Çocuk büyüyünce yöneticilerin "en büyük benim" sözüne kanmasın, en büyük olanın ne futbol takımları, ne mal-mülk ve para, ne mevki makam, ne şan şöhret olmadığını dünyaya adım attığı gün idrak etsin ve fıtratı bozulmasın diye kulağına ezan okuyoruz. Allah’u Ekber`le adım atılan dünyaya, cenaze namazında yine Allah’u Ekber`le veda edileceğinden; bu iki kapı arasındaki yolculukta her konuda en büyük olanın Allah olduğu bilinci yer etsin istiyoruz.

Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzerine doğar. Ancak anne babası onu ya Yahudi, ya Hristiyan veya Mecusi (hatta müşrik) yaparlar." (Buhari, Cenaiz 79, 80, 93; Müslim, Kader 22-25).

Dikkat edilirse hadis-i şerif: “ya da Müslüman yapar” demiyor. Çünkü çocuk zaten Müslüman’dır. Doğarken Müslüman doğmuştur. Onun için İslâm dini, anası babası ne olurlarsa olsun dünyaya gelen bütün çocukları Müslüman kabul eder.

Şu halde ebeveyn, çocuğa sıhhat vermek için çalışmazlar, zira o doğuştandır. Ancak sıhhati bozacak zararlı hava, yiyecek, içecek ve giyeceklerden korumakla yükümlüdürler.

Hakeza çocuğun fıtratında getirdiği İslâm`ı bozacak etkenlerden de sorumludurlar.

Çocuğun en güçlü eğitimi, aileden aldığı eğitimdir. Çünkü ailedeki eğitim, yirmi dört saat devam eder. Okullar, daha çok öğretim yeri olsa bile terbiye, ahlâk, duygu eğitimi en köklü şekilde ailede kazanılabilir. Günümüzde okullarda öğretilenlerin, öğretilmesi gereken doğrular olup olmadığı da Müslüman’ca değerlendirilmeli, evde yanlışlar tashih edilmeli, küfür ve şirk mikropları bünyede büyüyüp yerleşmeden temizlenmelidir.

Unutmamalıyız ki, yaşlılık çağında öğrenilen şeyler, su üzerine yazılan yazıya, çocukluk çağında öğrenilen şeyler ise, mermer üzerine kazılan yazıya benzer.

İslâm`da çocuk sahibi olmak, büyük sorumluluk gerektirir. Çocuğun dünya ve ahiret mutluluğunu gözetmek, onu dünyaya getiren insanların önemle üzerinde durmaları gereken bir konudur. İslâmiyet, bu hususta birinci derecede babayı sorumlu tutar. Anne de bu sorumluluğa ortaktır. Ailenin iç düzeniyle birlikte çocukların bakım ve yetiştirilmesi, annenin sorumluluk alanıdır. Bu sorumluluğun çocuk açısından sonucu, onun ana baba üzerinde bazı haklara sahip olmasıdır. Bu da yukarıda belirttiğimiz gibi, çocuk daha dünyaya gelmeden, ana rahmindeyken başlar ve ergenlik çağına kadar devam eden bir dizi sorumluluklardır.

Bir başka yazıda buna da yer ayırmak dileğiyle fi emanillah.

Mehmet Şenlik.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]