* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Aile iletişiminin üslubu olur mu? 2  (Okunma sayısı 742 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Aile iletişiminin üslubu olur mu? 2
« : Mart 21, 2017, 10:47:08 ÖÖ »
Aile iletişiminin üslubu olur mu?  2

19 yıllık meslek hayatımı geride bıraktım. Sayısız aileye evlilik ve çift terapisi yaptım. Hatalı evliliklerin hatalarını buldum, düzeltilmesi için yol gösterdim. Düzelmeyenlere, zıt karakterlere, birbirini mutsuz eden ve bir türlü geri adım atmayan kişilere “Eziyet etmeyin birbirinize, ayrılın, geri kalan yıllarınızı yeniden düzene koyarak daha mutlu ve sağlıklı yaşayın.” dedim.

Aile hayatındaki en ciddi sıkıntı, bireyler arasındaki iletişimin zamanla bitmesidir. “İletişimin bitmesi” kavramı da önemli tabii ki. Onu da ayrıca anlatmakta fayda var.

İletişim ilginçtir! Birisiyle iletişmek için illaki göz göze bakmanızı, diz dize oturmanızı, birbirinizin burnunun dibinden ayrılmamanızı gerektirmez! Yeni moda iletişim anlayışı böyle! En azından bazı mükemmeliyetçi kişiler için. Öyle bir iletişim yok! Adına sizin iletişim dediğiniz, benim “karşı tarafı baymak” diye baktığım bu süreç, aslında ilişkiyi zora sokar. Israr edeni hayal kırıklığına uğrattığı gibi, karşı tarafı bıktırır.

İletişim, birbirinizi hissetmenizle ilgilidir. Birbirinizin önemsendiğini fark etmenize dayalı bir süreçtir. Kişinin sizi önemsediğini bazı beden dili söylemlerine indirgerseniz, karşı tarafın size saygısızlık yaptığını düşünür durursunuz ki bu da evliliğinize zarar verir.

Aile üyelerinin kendi arasındaki genel konuşma, günlük sohbet alışkanlıklarının zamanla bitmesi de başka bir sorun. Özellikle konuşmaların keyiften uzaklaşması, yapılan konuşmaların zamanla işe yaramadığı düşüncesinin oluşmasına neden olmaya başlıyor. Çünkü ağzınızı her açtığınızda karşılıklı birbirinizle ilgili yakaladığınız hatayı gözler önüne sermeniz, konuşma/sohbet değildir. Günümüzde ilişkilerde hep “Aha yakaladım senii…! Benden kaçmaz…!!!” formatına oturmuş konuşmalar var. Oysa eski büyükler bilirler. Bir kızı veya erkeği evlendireceklerinde; “Yavrum… Artık evleniyorsun… Bundan sonra bir kulağın sağır, bir gözün kör olsun…” derlermiş. Kulak ve gözü metafor olarak düşünürseniz eğer işiniz kolaylaşır. Eşinizin her yaptığını görmeyin, her lafına alınganlık yapmayın. Sadece konuşun onunla,  havadan sudan… Oradan buradan sıradan konuşmalar yapın.

Evlilik elden gidiyor

Eşinizle veya çocuğunuzla yaptığınız her konuşmanın sonunda illaki bir uzlaşmaya varmaya çalışmayın. Sallantıdaki ilişkiler için en ciddi risk bu çünkü. Evlilik elden gidiyor… Siz ev halkınızla uzlaşmaya çalışıyorsunuz! Niye risk? Uzlaşabilmek için ona -kendi doğrularınızı- dayattığınızı fark etmezsiniz bile! Siz uzlaşma gayreti içindeyken, sorun yaşadığınız kişi “yine yapıyor yapacağını… Kendi saçmalıklarını bana kabul ettirmeye çalışıyor” diye düşünür normal olarak. Niye normal olarak dedim? Ee onun doğruları da sizin için saçmalık da ondan! Ve en önemlisi eşinizin veya çocuğunuzun yerine düşünmeyin lütfen. Pek çok insan farkında olmadan karşısındakinin ne düşündüğünü bildiğini farz ederek yaşayıp gider.  Örneğin soru sorarsınız işten gelince eşinize. Cevap vermez. “Biliyorum… Sabahtan evden çıkarken bana kızmıştı, intikam alıyor benden.” diye düşündüğünüz an, onun aklını okuduğunuzu sandığınız andır. Ve kesin hata! Belki trafik yoğundu yoruldu… Belki ödeyemediği faturayı düşünüyor! Belki iş arkadaşının hastalığı onu rahatsız etti! Beyninden bin tane şey geçiyor olabilir.  Öyleyse akıl okumadığınız her pozisyon, kesin olarak iyi anlaşacağınız güzel günlere biletsiz yolculuk gibidir! Akıl okumayın yeter! Birbirinizle keyifli ilişkiler kurmaya çalışın. Konuşun; ama problemlerinizi konuşmayın. Önce aranızda bitmeye yüz tutmuş diyaloğu kurtarın!

Gerisi kendiliğinden gelir

Başka önemli bir hatırlatmam var. Duygularınızla alay eden kocanızla duygular konuşulmaz! O zaman onun alay etmeyeceği konularda genel sohbetler yapmaya çalışın. Sizi anlamayan insana kendinizi anlatmaya çalışmayın! Önce sizi dinlemeyi öğrenmesini sağlayın. Çünkü sizi dinlemiyor! Kulaklarını tıkıyor sizden gelen her şeye. O zaman önce sizi dinlemeyi öğrenmeli. Fıkra dinlesin, markette olan komik bir olayı dinlesin… Mahalleye gelen hırsızın oluşturduğu paniği dinlesin… Yeter ki dinlemeyi öğrensin!  Sevgili bayanlar, lütfen bana kızmayın ama erkekleri ve çocukları, evin annesiyle konuşmaktan alıkoyan en önemli neden, bayanların her ağzını açtığında sadece ve sadece sorunlardan bahsetmesi gibi görünüyor. Sonu neşeyle biten,  gülmekten gözlerinizden yaşların geldiği, size yeniden hayran kaldığı konuşmaların ardından kavga çıkar mı dersiniz? Demek ki ailede ortak bir yaşam dili olmalı. Evin ister annesi olun ister babası, ister birinci çocuğu olun ister sekizinci evladı hiç fark etmez.

Aile hayatı...

Bana kalırsa bir yandan bu aile hayatı meselesini çok abartmayın! Çünkü aile hayatı şöyle önemli, aile hayatı böyle önemli diye tutturduğunuzda gözünüzde iyice büyüyor ve onu mükemmel bir çizgiye oturtmaya çalışıyorsunuz. Bu kez gözünüzde çok büyüdüğü için bir türlü yetmiyor size içindeki ilişkiler. Diğer yandan aile hayatını gereğinden fazla hafife de almayın. İçinde insan canlıları var. Bu insanların duyguları var. Kimi zaman öfkesi, kimi zaman yorgunluğu, kimiz zaman mutluluğu var bu insanların. Her türlü duygusuyla evin içinde salınıyor üstelik. Arada bu duygulara göz atmak lazım. Ne olup bittiğine bakmak lazım. İnsanların ihtiyaçlarını karşılayacak mini prensipleri canlı tutmak lazım. Özetle önemliyi önemsiz, önemsizi önemli yapmayın! Yaşayın gitsin... Abartmayın... Fazla da hafife almayın... Orta yolu bulmaya çalışın.... Bulamıyorsanız gelin veya internet terapi şeklinde randevu alın ben yardım edeyim size... Sevgiler...

Mehtap Kayaoğlu

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Ynt: Aile iletişiminin üslubu olur mu? 1
« Yanıtla #1 : Mart 21, 2017, 10:49:14 ÖÖ »
Aile iletişiminin üslubu olur mu?  1

Ailede iletişimin sağlıklı ilerleyebilmesi için kendine özgü bir üslup kazanması gerekir. Şöyle ki; her sistemin kendi içinde bir işleyişi vardır. Bu işleyiş, mekanizmanın gidişatını belirler. Aile de bir sistemdir ve kendi içinde ilerleyen, kendi içinde güncellenmesi gereken yanları vardır.

Çevrenize baktığınızda mutlu evlilikler, iyi anlaşan çiftler görüyorsanız, emin olabilirsiniz, bu ailelerin mutlaka ortak bir dili vardır. Evde kendine has bir üslup gelişmiştir. Kâğıt üzerinde yazmayan, birilerinin adını koymadığı; fakat yaşam içinde su gibi akıp giden tatlı bir akışkanlıkla seyreden hoş hava vardır.

Hep yaptığım bir evlilik tanımı var; psikolojik açıdan bakıldığında, evlilik, birbirini seven iki kişinin, birbirlerine olan bağlılıklarını, bir törenle, yasal hale getirmesi demektir.

Demek ki, bir ilişkinin evlilik olması için nelere ihtiyacımız var? İlk olarak birbirini seven iki insana… bu iki insanın birbirine bağlı olmasına… ve törenle yasal hale getirme işlemine… Kadın ve erkek evlenince, artık aynı evi paylaşan, hatta aynı hayatı paylaşan hayat arkadaşlarına dönüyor.

Dil ise; “iletişim”in olmazsa olmazlarındandır ve insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, anlamına gelir. Tanımından yola çıkarak bakacak olursak, sadece sesle ilgili olduğunu düşünmekten öteye geçerek, genel bir tutumu, davranış bütününü, muhatapların birbirini anlayabilmesi ve hissedebilmesi sürecini de kapsadığını fark etmemiz gerekir.

Ailede ve dolayısıyla evliliklerde sağlıklı ilişkinin gelişmesi için önemli bir noktayı bilmekte yarar var sanırım. Ortak dil üretebilmek.

Aile ilişkilerimizde ortak dil yakalayamıyorsak işler zorlaşıyor; ama birbirimizin dilinden anlıyorsak cennetten bir köşeye dönen günler yaşıyoruz ev halkımızla.

Birbirinin dilinden anlayan, evde ortak söylem geliştirmiş ilişkilerde sorun az yaşanır. Kişiler birbirine duyguca uzaksa, içsel olarak birbirlerini hissetmiyorlarsa, eşlerini ta yüreklerinin derininde hissetmiyorlarsa evlilik kendi üslubunu üretememiş demektir.

Evlilikte, ilişkinin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için yapılabilecek bir sürü yöntem var tahmin edebileceğiniz gibi. Dilerseniz bir iki tanesini sizler için anlatayım bugün. Yazı uzun sürecek gibi görünüyor gerçi ama sorun değil, devamını sonraki yazıya aktarırız merak etmeyin.

Okuyun ve uygulayın lütfen olur mu?

Öncelikle hemen söyleyeyim; evlenen insanların “Sen”, “Ben” çekişmesine girmemesi, girmişse vazgeçmesi gerekir.

Sen ben çekişmesi

Sen ben çekişmesi olmayan evlilik var mıdır ki? Var, az da olsa var... ve sen ben çekişmesine giren insanlar da bu işten acilen vazgeçsinler.

Niye mi?

Çünkü evlilik “Sen”den ve “Ben”den farklı bir süreç olarak yaşanır. Evlenen insanların hayata artık “Biz” gözüyle bakması gerekir.

Ne hayallerle ne ümitlerle başlanıyor evlilik hayatına değil mi? Dünyanın evlenmeye hazırlanan ilk çifti kendileriymiş gibi hissediyorlar çoğu kez. Kendilerinden önce kimse evlenmemiş gibi. Kendilerinden önce kimse bu coşkulu duygulara kapılmadı sanki! Derken zamanla dengeler değişiyor. Sular bulanmaya, algılar farklılaşmaya başlıyor. Ve… Sıkıntılı günlere merhaba!

Peki, ama peri masalı gibi başlayan bu güzel günler, ne oluyor da bozuluyor? Evliliği bitiren belli başlı hatalar var sevgili okurlar!

Bireysel destek çalışmalarında ve aile danışmanlığı yaptığım çiftlerde çok dikkatimi çeken bazı hatalardan bahsedeyim sizlere. Böylece sizler de kendi istediğiniz önerileri alır yerleştirirsiniz hayatlarınıza.

Sıkıntılı günlere yelken açmak

Genellikle çiftler sıkıntılı günlere yelken açtıklarında, bu zorluğu fark ettiklerinde, işleri düzeltebilmek için tek tek her şeyi gözden geçirmeye başlıyor. İğneden ipliğe her türlü yaşanmışlık tek tek mercek altına yatırılıyor. Ve yaşananlara bir anlam yüklenmeye çalışılıyor. Değişen duygulara, sertleşen davranışlara gerekçe olabilecek anlamlar. “Neden böyle oldu”dan başlayan; “Niye ben?”e kadar uzanan kocaman bir yol gibi. Oysa ne kadar uğraşsanız da hatayı başlatan doğru adresi bir türlü bulamazsınız. Bulamayacağınıza göre zihninizi yormanızın anlamı da yok anlaşılacağı üzere.

Lütfen kendinizi, eşinizi ve sorun yaşadığınız çocuklarınızı mercek altına yatırmayın. Çünkü ne olduğunu anlamak için sarf ettiğiniz bu çaba dönüp dolaşıp sizin, evliliğinizdeki detaylara gömülmenize neden oluyor. Ve temel yaşam ilkesi…

Herhangi bir şeyde yok olmak istiyorsan detaylarına dal… ve boğul…! Kendinizi, eşinizi ve evlatlarınızı boğacağınız bu adımı atmayın… Attıysanız da “Olan oldu… Peki bunu nasıl toparlayabilirim?”e odaklanın.

“Nasıl toparlayabilirim”deki yaklaşım biçiminiz, sizi çözüme yöneltirken; “Ne oldu da böyle olduk”a odaklı çaba, detayda boğulmanıza; somut veriler bulamadıkça ev halkınızı suçlama alışkanlıkları geliştirmenize neden olur. Bu nedenle lütfen birbirinizi suçlayarak olaylara bakmamaya çalışın. Karşınızda suçlu varsa, kendinizdeki neye göre işlerin yoluna girmesini sağlayacaksınız? Öyle ya! Suçlu zaten o! “Ben ne yapsam boş” gibi bir gizli düşünce, kendimizi değiştirme ihtimalimizi net olarak yok eder. “Sütüm kara” diyen insanlar olabilmek önemli evlilik ilişkisinde. Üstelik eşiniz de kendisinin kabahatli olduğunu düşünmediğine göre! Eyvahlar olsun gitti evlilik!

Devamı bir sonraki yazıda...

Mehtap Kayaoğlu

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]