Virüslü beyinlerle evlilikte mutlu olunmaz!
Evlilik ilişkilerinin başlangıcı arızalı, saçma, gereksiz istekler ve yanlış tercihlerle dolu olunca, kurulan ilişkinin nitelikli olmasını beklemek saflık olur elbet.
Son yılların evlilik ilişkisini başlatan yönelimlerine göz attınız mı? Hadi birlikte göz atalım..
* Bütün kuzenlerim nişanlandı, bir ben nişanlanamamıştım, çok heveslendim...
* Arkadaşların çoğu evlendi, birlikte ev gezmesi yapıyorlardı, aralarında bekar dolaşmak hoş olmuyor diye düşünüp acele ettim...
* Beni terkeden sevgilime inat, ondan daha iyisini bulacağıma yemin etmiştim zaten...
* Face'de arkadaşlarımın gelinlikli fotoğraflarını görünce çok imrendim (kıskandım)...
* Herkesin ailesi var, benim niye olmasın dedim...
* Babamın despotluğundan kurtulmanın en iyi yolu evlenmekti...
* Annemin dırdırından ve eve gelen giden misafirlere hizmetçilik yapmaktan daha iyidir diye düşünmüştüm...
* Evlenip aile kurarsam, kariyer ve iş hayatım için önemli bir adım atmış olurum diye bir yanılgıya düşmüştüm...
* Kendimi yalnız hissediyordum, birinin elimden tutmasına ihtiyacım vardı...
* Bana ait bir ev, bana ait misafirler ve bana ait hayatım olsun istedim...
* Bazı ihtiyaçlarım var, harama bulaşmak istemedim...
* Anne olmayı çok istiyordum, babasının kim olduğuyla ilgilenmedim bile...
* Bizim oralarda okumuş damat/gelin yoktu. O sırada arkadaşlar eşimde tanıştırdı. Havalı olur diye özellikle eşimi seçmiştim...
* Maddi durumumuz iyi değildi, bana ve aileme yardımcı olur rahat ederiz diye evlenmiştim onunla... vesaire... vesaire...
Benim yazmayı unuttuğum, sizin aklınıza gelen nice evlilik gerekçesi!
Bizler kendi iç dünyamızda, kendi iç dünyamız diye nitelendirdiğimiz durumları aslında bize ait öğelerden oluşturarak yaşamıyoruz. Beynimize dışarıdan giren virüs saldırıları altında yaşıyoruz! Yaptığımız seçimlerin ne kadarı bize ait, ne kadarı dışarıdan virüs yoluyla gelmiş bilmiyoruz üstelik!
İstek ve beklentilerimizi biz mi hayal ettik, biz mi kurguladık yoksa başkaları tarafından bir yazılım gibi beynimize mi yüklendi, ayrıştıramıyoruz. Derken bu bilinmezlik içinde yaptığımız yanlış seçimlerle kendi hayatımızı kendi ellerimizle üzüntülü mecralara taşımış oluyoruz.
Evlilikte mutlu olmanın yolu, evleneceğiniz kişiyi "doğru" seçmekten geçer.
Bahar geldi. Mahalle baskısı olmasın! Kimse kimseye evlenmesi gerektiğini söylemesin! Kimse bilgisayar başına oturup gelinlik giymiş kızların fotolarına imrenerek alelacele koca bulmasın! Erkekler gezmeye giderken yalnız kalmamak için evlenmesin! Mısır tarlasına gül ekilir mi Allah aşkına!
Tüm bunları kendinizi tanımanız gerektiğini anlamanız için yazıyorum.
Facebook'da insanların nişan/düğün fotoğraflarını görüp imrenerek evlenilir mi sevgili okurlar!
Sosyal medyada birisinin resmini görüp imrenmek ayrıdır, acilen koca bulup evlenmek ayrı. Arkası düşünülmeden başkasına imrenerek alınan kararların çoğu insanları mutsuz eder. Tam evlilik kararı alındığı anda devreye giren bir evlilik teklifi veya arkadaş tanıştırmaları hemencecik kabul edilir. Medcezir(!) geçtiğinde kişi yanlış kişiyle evlendiğini, acilen karar verdiğini düşünür, evlilik ilişkisi içinde suratını asmaya başlar. Binbir hevesle başladığı evliliği hem kendisi hem evlendiği kişi için kabusa çevirir.
Peki, evlenilen o kadının/adamın suçu ne? O kadıncağızın/adamcağızın başına gelenlerin sebebi "doğru zamanda yanlış yerde olmak" şeklinde açıklanabilir sadece. Zavallıcık... uğraşsın ömrünün sonuna kadar yüzü gülmeyen, gönlü gülmeyen o kadınla/adamla...
Evlilikte sorun olmasın diye yazıyorum bunları.
Niye yazıyorum? Evlilikte sorun olmaması için! Evlilik kriterlerinizde doğru davranmalısınız. Çünkü evlenmek için aday seçiyorsunuz; ama adayı gerçekte siz mi seçiyorsunuz; yoksa saldırıya uğramış beyniniz, düşünceleriniz, işgal edilmiş hayalleriniz ve beklentileriniz mi? Önce ona karar vermeniz lazım!
Buna karar verebilmek için de öncelikle kişinin kendi benlik sınırları içinde hür olup olmadığını anlaması lazım. Beklediğinizle bulduğunuz arasındaki dengenin oluşması ve birbirlerine kenetlenebilmesinin yolu bu.
Bir şeye imrenmek başka bir şeydir, imrendiği durumu hiç sorgulamadan alıp kendi hayatının merkezine montajlaması ayrı bir şeydir. Burada dengeye dikkat etmek zorundasınız. Başkasında imrendiğiniz durumun sizde bir karşılığı olmalıdır. Sizde karşılığı olmayan ezberci taklit, bir süre sonra sisteminizde sırıtmaya başlayacaktır zaten. Organ nakli gibi düşünün.
Anlattıklarımın sağlamasını yapalım mı? Kurs kurs gezen ve bir türlü hobi tutturamayan insanlar var ya! Onlar tam bu tip insanlar işte. Gidilen kurslar aslında el yordamıyla bulduğunuz yerler. Sıkılmanızın nedeni ise, bulduğunuz kursun dokusunun size uymaması, sizi temsil etmemesi. Aksi halde bir kişi kendisini bütünleyen bir şeyden neden sıkılsın ki? Neden bıksın, neden vazgeçsin ki? Sizin içsel dokularınıza uygun olanı almanız, içselleştirmeniz, üretmeniz, üretiminizle soluklanmanız, onunla kendinizi farklı bir zeminde topluma kazandırmanız, onunla kendinizi vartmeniz, onunla kendinizi ifade etmeniz ne kadar hoş duygulardır.
İlginçtir, kendisini tanıyan ve kendisine kulak veren kişi, kendi sistemine uygun olanı buluyor. Falanca arkadaşınız gitar kursuyla mutlu olmuşsa eğer, o arkadaşın aklında bir şey, fikrinde bir şey, ruhunda bir şey, sisteminde bir şey gitarda bir şeyler bulmuştur. Sizin bünyeniz size farklı bir faaliyet bulduracaktır emin olun. Bunun için kendinizden gelen sese kulak vermelisiniz. Tıpkı arabanın motorundan gelen sese kulak verebildiğiniz gibi. Herkesin içinden kendi becerileri hakkında bir ipucu fışkırır! Kimi o coşkuyu bulur, çoğu kişi bulamaz...
Evlilik yolculuğuna çıkarken yanınıza alacağınız üç şeyden biri aklınız, biri fikriniz ve diğeri kendiniz olmalı. Maddi ihtiyaçlar, manevi ihtiyaçlar, fiziksel ihtiyaçlar, komplekslerle yola çıkılmaz. Virüslü düşüncelerle başlayan evliliklerden hayır çıkmaz.
Doğru tercihler ve doğru mantıkla yola çıkmayan kişi, önce kendisini sonra çevresini çok üzer.
"Herkes evlendi ben de evleneyim, annem suratını astı, babam despotluk yaptı..." gibi nedenlerle evlilik yapılmaz.
Bana göre evlilik çok tatlı bir süreç.
...fakat... herkes illaki evlenerek ölecek diye bir kaide yok!
Lütfen mahalle baskısı yapmayalım... evlenmeye hazır olmayan kişilere evlilik gerekçesi sunmayalım... herkesin kendi iç gerekçesini bulmasına, farkındalığını geliştirmesine fırsat verelim... doğru zamanda doğru kişiyle buluşmaya hakkı olduğuna inanalım.
Ve şakayla karışık da olsa son söz cici kızlara!
Gelinlik giymek için evlenilmez! Gelinlik giymek istiyorsanız, kiralayın kendinize birkaç günlüğüne gelinlik, evin içinde bıkıncaya, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar giyinin :
Ama adamın birisiyle yanlış bir başlangıç yaparak kendinizden bıktırmayın!
Dinlediğiniz şarkılarda bile yok mu? Tek taşımı kendim aldım, tek başıma kendim taktım...
Son söylediklerim birilerine saçma görünebilir; ama hiç kusura bakmayın, birilerinin saçma sapan nedenlerle evlenip hem kendilerini hem çevrelerini mutsuz etmelerinden daha saçma değil...!
Sevgiler.
Mehtap KAYAOĞLU.
Psikolojik Danışman &Psikoterapist.