İYİ HUYLARI GİYİNMEK
Muhterem Müslümanlar!
Bilge bir zat a sormuşlar:
-Bir kimse tevbe ettiği zaman, tevbesinin kabul olup olmadığı bilinebilir mi?
Bu Allah dostu şu cevabı verir:
-Hayır, kabul veya reddedildiği hakkında kesin bir hüküm verilemez. Fakat kabul olunduğuna dair bazı alâmetler vardır:
1- Tevbe eden kişi, nefsinde günah işlemeye meyil bulunmadığını görür.
2- Kalbinden sıkıntının gittiğini görür. Allah’ın inayetini hep yanında bulur. Hafiflediğini hisseder.
3- Doğru ve güzel ahlâklı kişilerle düşer kalkar. Kötü huylulardan uzak durur.
4- Tamah etmez. Az da olsa meşru kazancı ile iktifa eder. Az bir helâl kazanç onun gözünde çoktur. Fakat yaptığı hayrat ve güzel ameller çok da olsa onun gözünde azdır.
5- Kalbi daima Allah’ın farz kıldığı şeylerle meşguldür.
6- Dilini kötü kelâmdan korur.
7- Devamlı tefekkür hâlindedir.
8- Geçmişte işlediği günahlardan dolayı daima nedamet duyar.
Muhterem Müslümanlar!
Geçmiş zamanın birinde daima fücur hâlinde (günah içinde) olan Utbe isminde birisi varmış. Günahta çok ileride imiş bu adam. Bu adam bir gün Hasan-ı Basri ismindeki büyük zatın ders verdiği yere girmiş. O sırada o mecliste ders olarak Hadid Suresi’nin 16. ayeti veriliyormuş. Bu ayetin meali şöyle:
“İman edenlerin Allah’ı ve Hakk’tan ineni zikir için, kalplerinin saygı ile yumuşaması zamanı hâlâ; gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalpleri kararmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu dinlerinden çıkmış fâsıklardı.”
Hasan-ı Basri bu ayeti şerh ettikten sonra duygulu bir konuşma yaptı.
Bu konuşma üzerine içlerindeki bir genç şu soruyu sordu:
- Efendim, Allah, benim gibi günahkâr birini de af eder mi?
Hasan-ı Basri şu cevabı verdi:
- Evet delikanlı, eğer, bir daha dönmemek üzere kötü huylarını terk eder ve Allah’tan af dilersen seni de affeder.
Aynı soruyu Utbe de sordu. Cevap yine aynıydı. Utbe bu cevabı alınca Allah’a ellerini açıp şu üç maddede izah edebileceğimiz duayı yaptı.
1- Allah’ım, eğer tevbemi kabul ederek günahlarımı af etti isen bana, anlama, öğrenme ve öğrendiğimi muhafaza etme kabiliyeti ver.
2- Allah’ım, bana öyle güzel bir ses ver ki, benim Kur’an okuyuşumu duyan herkesin kalbinde yumuşama olsun...
3- Allah’ım, bana helâl rızık nasip et ve ummadığım yerden rızıklandır.
Muhterem Müslümanlar!
Allah (C.C.) onun bu duasını kabul buyurdu:
Anlayış ve zekâsı arttı. Öğrendiklerini hiç unutmadı. Okuduğu Kur’an’ı dinleyen herkes tevbe etti. Kötü huylarını bıraktı. Bu hâl ölümüne kadar böyle devam etti.
İşte, sırf Allah için kötü huylardan vazgeçip ilâhi ahlâk esaslarına uyanların hâli budur. Çünkü Allah, kötü huyları terk edip, iyi huylarla beslenen, güzel amelleri işleyenlerin mükâfatını zayi etmez.
Mevlüt Özcan.