SAHURA NİÇİN KALKACAĞIZ?
Ramazan’da günler uzun, geceler kısa olduğu için yatarken sahur niyetine yemek yiyerek oruç tutuyoruz. Nasıl davranmamızı önerirsiniz?
“Bir yudum su içmek için olsa bile sahura kalkınız” (İmam Ahmed, Müsned:3/44) buyuran Rahmet’en-lil Âlemin (S.A.V.), bizleri önemli kazanımlara yönlendiriyor. Sahurun bize kazandırdığı en önemli kazanım, bizi gece ibadetine alıştırma egzersizi yaptırmasıdır.
Sahur, yemek yemek bahanesiyle uykudan uyanıp kalkarak bir eylemde bulunmaktır. Bu eylem bize imsaktan evvel (seher vaktinde) kalkmayı bize bir hayat biçimi olarak bir ay boyu talim ettirmektedir. Seher vakti teheccüt vaktidir; yani Allah’a kavuşma ve konuşma vaktidir.
Yemek yemek için sahura kalkılmaz, Rasûlullaha (S.A.V.) benzemek için sahura kalkılır. Sahura kalkmaktan maksat Peygamber (S.A.V.) Efendimizin gece hayatına muttali olmak, O’nun hayat tarzını tarzımız yapmaktır. Bunu başarabilenler kazançlı çıkmış olurlar.
Seher vaktinde kalkıp sahur yapanlar, “Bu vakitlerde Peygamber Efendimiz (S.A.V.) kalkarlar teheccüt namazı kılarlar, duada bulunurlar, ibadet halinde olurlarmış” diye düşünenler bile ibadet sevabı kazanırlar. Demek ki, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ile ruhen yakınlık kurmak bile teheccüde adım attırıyor, kazanç kapılarının açılmasını sağlıyor.
Sahur ve imsakta gayba yani Allah-u Teâlâ’ya imanımızı göstermiş oluruz.
Orucu ibadet olarak Allah (C.C.) için tutarız. Kişi Allah’a teveccüh ve tevekkül ederek orucunu tutar. Allah’ın emrini yerine getirmek ve Peygamber (S.A.V.) Efendimize benzemek oruç ile tek hedefimizdir. Bu hedefe ulaşmamızda sahur ve imsak önemli bir basamaktır. Çünkü biz bunlarla Peygamber Efendimizin (S.A.V.) gece hayatı sünnetini yapma bereketini kazanmış oluruz. Kısacası sahur, bizi gece ibadetine alıştırır. Bu alışkanlığı bir aylık müddet içinde kazanamamış olanlar, şeklen yapmış olduklarıyla, bayram namazıyla birlikte eski alışkanlıklarına avdet ederler. Bu, ne kötü bir gidiştir.
Peygamber Efendimizin (S.A.V.) gece hayatı çok câlib-i dikkattir. Efendimiz (S.A.V.) yatsı namazından hane-i saadetlerine döndüklerinde:
* Takriben 50 ayet okuyacak kadar Kur’ân-ı Kerim’den okurlardı.
* Abdestlerini tazelerlerdi.
* Yataklarının yanına gelirler sağ yanı üzerine otururlar.
1- Bakara Suresi’nin son iki ayetini,
2- Ayet’el-Kürsi’yi,
3-Kâfirun Suresi’ni,
4- İhlâs Suresi’ni,
5- Felâk Suresi’ni,
6- Nas Suresi’ni,
7-Fatiha Suresi’ni okurlar, ellerinin içine nefes ederler ve avuçlarının içi ile bütün vücutlarını sıvazlarlardı.
* Sağ yanı üzerine yatarlar, sağ avuçlarının içini yanaklarının altına koyarlardı. Yatışları aynen bebeğin ana rahminde yattığı gibi yatarlardı.
Okuduklarına bazen ilaveler ve çıkartmalar yaptığı olurdu.
* Gecenin üçte ikisini istirahatla geçirirler, son üçte birinde yataktan kalkarlar abdest alıp teheccüt namazı kılarlar, dua ve niyazlarda bulunurlardı. Bunun sabah namazı vaktine kadar devam ettiği olurdu.
* Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sabah namazının sünnetini kıldıklarında hemen kıldıkları yerde sağ yanı üzerine uzanırlar, kısa bir müddet istirahat ederler, sonra sabah namazının farzını kıldırırlar, kuşluk vaktine kadar mihrapta sahabelerinin sorularını cevaplarlar veya rüyalarını anlatanların rüyalarını yorumlarlardı. Bazen de kendi gördükleri rüyalarını anlatırlar ve müteakiben de yorumlarlardı.
İşte sahur bizi Peygamber Efendimize (S.A.V.) benzemeye, O’nun gibi yaşamaya alıştırır. Zira biz yemek yemek için değil, Peygamber Efendimize (S.A.V.) benzemek için sahura kalkıyoruz. Rabbim hepimizi bu muvaffakiyete nail eylesin.
Amin.
Mevlüt Özcan.