* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hz. Peygamber ve Mevlid Kandili  (Okunma sayısı 3059 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Hz. Peygamber ve Mevlid Kandili
« : Aralık 28, 2014, 11:42:16 ÖS »
  HZ PEYGAMBER VE MEVLİD KANDİLİ.

Mevlid, doğum zamanı ve doğum günü, mevlid-i nebi ise Hz. Muhammed’in doğumu veya doğum günü demektir. Peygamber efendimiz 20 nisan 571 Rebîu’l-evvel aynın 12. Gecesi) yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir. Âmine Hatun’un, gördüğü rüyayı kayınpederi Abdülmuttalip’e anlatması üzerine Abdülmuttalip torununu kucağına alıp Kâbe’ye gitmiş, Allah’a şükretmiş ve ona, “en çok övülmüş, övülecek özellikleri çok olan, en çok arzu edilmiş” anlamında “Muhammed adını vermiştir. O, torununun doğumu şerefine verdiği bir ziyafette: “Ona Muhammed adını verdim; dilerim ki gökyüzünde Hakk (Allah), yeryüzünde halk onu pek çok övsün” demiştir. Peygamberimizin diğer bir ismi de Ahmed’dir. “Allah’ı öven, en çok hamd eden, övülmeye en lâyık olan” anlamındadır. Her iki isim de Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir (Âl-i İmran, 3/144; Ahzâb, 33/40; Muhammed, 47/2).
Hz. Peygamber kendisinin en önemli isimleri arasında şunları saymıştır:”Ahmed, Muhammed, Mâhî (küfrü imha eden), Hâşir (kıyamette insanların kendisiyle haşrolunacağı kimse), Âkıb (son peygamber)” (Buhârî, Menâkıb, 17). Peygamberimizin başka bir ismi de seçilmiş anlamına gelen Mustafa’dır (Müslim, Fedâil, 1). İslâm tarihçilerinin kaydettiğine göre, Peygamberimizin doğumu sırasında, aynı anda, dünyanın birçok yerinde olağanüstü olaylar görülmüştür.
Müslüman toplumlarda Hz. Muhammed’e duyulan samimi sevginin bir ifadesi olmak üzere mevlid-i nebi münasebetiyle bazı merasimler yapılagelmiştir. Bu gün de bu münasebetle mevlidler okunmaktadır. Bu anlayış içerisinde sünnî İslâm dünyasında devlet düzeyinde ilk mevlid töreni 1207 yılında Fatimiler döneminde gerçekleştirilmiştir. Daha sonraları diğer İslâm ülkelerinde de benzeri merasimler yapılmış, bu merasimler Osmanlılar’ın bir döneminde doruk noktasına ulaşmıştır.
“Mevlid Alayı” diye anılan bu görkemli törende üst düzey devlet erkanı yerlerini alırlardı. Padişahın teşrifinden sonra vaazlar verilir, mevlidhanlar tarafından Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i okunurdu. Bu vesileyle Medine-i Münevvere’den gelen hurmalar ikram edilirdi. Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n-Necat” adı ile yazdığı ve kısaca Mevlid diye bilinen bu manzumenin mevlid kandillerinde okunması ve dinlenmesi günümüze kadar devam eden bir gelenek olmuştur. Mekke’de, Mekke’liler, her sene Rebîulevvel ayının 12’sinde akşam namazını Mescid-i Haram’da kıldıktan sonra, cemaatle birlikte Peygamberimizin doğum yeri olan Mescid’e gidip, yatsı namazını burada kılmayı âdet edinmişlerdir. Mevlid gecesi münasebetiyle Mekkeliler birbirleri ile tebrikleşir; misafirlerine tatlı ikram ederler. Medine Ahalisi de Mevlid gecelerini Mescid-i Nebevî’de geçirirler, birbirlerine ikramda bulunurlar. Halk o gün temiz ve yeni elbiselerini giyerek bir bayram havası içinde geçirirler. Zamanımızda mevlid kutlamaları birçok İslâm ülkesinde kutlandığı gibi, ülkemizde de bu amaçla özel programlar uygulanmaktadır.
Mevlid gecesi, Peygamberimize bağlılığın tazelenmesi, onun genç kuşaklara gerektiği biçimde tanıtılması ve ona layık bir ümmet olma muhasebesinin yapılması açısından Müslümanlar tarafından iyi değerlendirilmesi gereken güzel bir vesile kabul edilir. Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimizin şefaatini umarak bu gece münasebetiyle onu daha iyi tanımaya ve mesajlarını anlamaya gayret edelim.

---------------------------------------------------------------------------
Kaynakça:
Asımgil, Sevim, Mübarek Aylar, Günler ve Geceler, İstanbul-1998.
Çetin, Abdurrahman, Örneklerle Peygamberimiz, İstanbul-2006.
Sarıçam, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Ankara-2004.
Algül, Hüseyin, “Mevlid-i Nebi”, İslâm’da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, c:3, İstanbul-1997.
Akgül, Muhittin, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber, İstanbul-1999.

Dr. Emine GÜMÜŞ BÖKE.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Mevlid Kandili
« Yanıtla #1 : Aralık 29, 2014, 12:34:40 ÖÖ »
MEVLİD KANDİLİ  2 OCAK 2015 CUMA - Mevlid Kandili 

Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. (Mevlid Kandili  Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır.
Dünyanın mânevî şeklini beraberinde getirdiği nurla değiştirecek eşsiz in­san, Allah"ın Son Peygamberi geliyordu!
Cin ve inse ebedî saadetin yolunu gösterecek Hz. Muhammed  (a.s.m.) geli­yordu!
O An…
Kâinat, hürmet ve haşyet içinde Efendisini beklemekte idi. Her varlık, ken­disine mahsus diliyle, hal ve hareketiyle bu emsâlsiz insana “hoş-âmedî”de bu­lunmak üzere sevinç içinde hazır durumda idi.
Tarih: Milâdî 571, Nisan ayının yirmisi.
Fil Vak"asından elli veya elli beş gece sonra.
Kamerî aylardan Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi.
Mekke"de mütevazı bir ev. Günlerden Pazartesi. Vakit, vakitlerin sultanı seher vakti.
Bu mütevazı evde ve bu eşsiz vakitte muazzam ve eşsiz bir Hadise  vuku buldu: Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (a.s.m.), dünyaya gözlerini açtı!
Bu göz açışla birlikte âlem, sanki birden elem ve mâtemini unutarak sürura garkoldu. Karanlıklar, ânında nurla yırtılıverdi. Kâinat, sevinç ve heyecan için­de adeta, “Doğdu ol saatte Sultan-ı Din Nura garkoldu semâvât-ü zemin” di­ye haykırdı.
O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.
İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen “Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?” sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.
Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?
Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.
O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp “Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur” dediler.(1)
Bîr Yahudi İleri geleni Mekke"de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,
- “Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?” diye sordu.
- “Bilmiyoruz” diye cevap verdiler.
Yahudi, “Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
“Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin"in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var” dedi.
Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. “Bu gece Abdülmuttalib"in oğlu Abdullah"ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular.” haberini aldılar.

Ertesi gün Yahudiye vardılar:
“Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?” dediler.
Yahudi “Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?” dedi.
Onlar, “Öncedir ve ismi Ahmed"dir” dediler. Yahudi, “Beni ona götürün” dedi.
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine"nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,
“Ne oldu sana, yazıklar olsun” dediler.
Yahudi, “Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.
“Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir” dedi.(2)
Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı
Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, “Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman "Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım" de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver.”
Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra"daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib"e anlatmıştı.(3)
Aynı gece Hz. Âmine"nin yanında bulunan Osman ibn Âs"ın annesinin gördükleri de şöyle:
“O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük.”
Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid"in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:
“Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin”
Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan"a denk gelen gece idi.
Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.
Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)
Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.
Aynı gece Kabe"de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.
Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.
Sava"da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.
Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.
Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah"ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)
İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve Sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin.

-------------------------------------------------------------------

Kaynaklar:
(1)İbn-i Sa"d, Tabakat, 1:60.
(2)A.g.e, 1:162-163.
(3)Taberî Tarihi, 2:125; İbn-i Sa"d, Tabakat, 1:102.
(4)A.g.e., 1:102.
(5)İbn-i Sa"d, Tabakat, 1:102.
(6)Bediüzzaman, Mektûbat,s:161,162.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]