Bayram
Ellerim değirmen taşlarını döndüre döndüre nasırlaştı. Taşıdığım su kaplarının ipleri boynumu kesti. Ne olur bana bir yardımcı ver diyen Fatımatüzzehra (ra)’ya Efendimiz (sav):”Bu dünyada, neşeyle keder bir aradadır. Sabret kızım.” telkininde bulundular.
“Güldüren de, ağlatan da O’dur.”[1] Yaratılışımızda mevcut olan gülüp ağlama sıfatı, bizi halk eden Rabbimizin, “De ki, Allah’ın ihsanıyla, rahmetiyle ancak bununla ferahlasınlar.” Bu onların toplamakta olduklarından (dünya menfaatinden) daha hayırlıdır.”[2] mesajıyla bildirilir.
Malına, mülküne, şanına, şöhretine aldıran Karun’a, kavmi:”Gururlanıp şımarma, çünkü Allah (cc) (dünya ile) şımaranları sevmez.”[3] demiştir.
Bayram diye tarif edilen sevinç günleri, İslam’da sadece yiyip, içmeden ve kuru kuruya eğlenmeden ibaret değildir. Resul-i Ekrem Efendimiz (sav), Abdullah İbnü Huzafe’ye Kurban Bayramı’nda, “Bu günler yeme, içme ve Allah’ı zikretme günleridir.” diye Mina’da hacılara duyurulmasını emretmişlerdir. Kurban bayramında hutbe okurlarken:”Bugün bayramdır. Bayramınıza evvela namaz kılarak başlar, sonra evlerimize döndüğümüzde kurbanlarımızı kesersek, sünnetimize uygun olarak kutlamış oluruz.” sözleriyle bayramın yeme, içme ve eğlenme ile Zikrullahın birlikte yapılması gerektiği haber verilir.
“Bayramlarda eğlenmek, sürur izhar etmek, dinin şeairindendir.” der ulemamız. Bir bayram günü Habeşlilerin kılıç ve kalkan oyunlarını Resul-i Ekrem (sav)’in Âişe annemize seyrettirmeleri bunun açık misalidir. “Yahudiler ve Hristiyanlar bilsinler ki bayramımızda genişlik vardır.” sözleriyle meşru olan oyunlara cevaz verilmiştir.
Hristiyanlarda Noel Bayramı, Meryem Ana Günleri çamlar kesilip, içkiler içilerek kutlanır.
Yahudilerde Mısır esaretinden kurtuluş bayramı tuzsuz ekmek, acı otlar ve dört bardak şarapla kutlanır.
Eski Türklerde, bayramlarda yer ve gök tanrılarına kurbanlar kesilir.
Bu bayramların hiçbirinde af ve mağfiret yoktur. Sadece eski günlerin hatıraları yâd edilerek kin ve nefret güdülür.
Ebu Bekir (ra)’e Resul-i Ekrem (sav):”Her kavmin bir bayramı vardır. Bizim bayramımız da îd-i fıtır (Ramazan), îd-i uhdiye (Kurban) ve Cuma’dır.” buyurdular.
Hicretin ikinci yılında teşri kılınan bayramlardan kurban bayramında “Kim gönül hoşnutluğu ile, mükafatını Allah’tan umarak kurban keserse bu kendisini cehennem ateşinden korur.”[4] , “Kurbanın sahibine her kılı için bir sevap vardır.”[5] , “Ey Ashabım, yevm-i kıyamete kadar gelecek ümmetim, kurbanlarınızı seminizden ve azası tam olanından seçiniz. Çünkü kurbanlarınız Sırat köprüsünde binek vasıtanızdır.” Mükafatı Allah tarafından verilen Ramazan-ı Şerif’de tutulan “oruç bir kalkan ve cehennem ateşinden koruyan bir kaladır.”[6]
“Şüphesiz Allah Ramazan-ı Şerif’in her gecesinde altı yüz bin cehennemliği kurtarır. Ramazan’ın son gecesi olunca Ramazan ayı boyunca kurtulanların toplamı kadarını daha kurtarır.” [7] Bayramdaki afv-ı ilahi şöyle dursun, “Kim Ramazan ve Kurban Bayramı Gecesi’ni ihya ederse kalplerin öleceği gün kalbi ölmez.” müjdesi vardır bize Server-i Kainat (sav)’tan.
Haftalık bayramı olan Cuma gününde Yahudi ve Hristiyanlar ihtilafa düşüp cumartesi gününü Yahudiler, pazarı da Hristiyanlar seçince Cenab- Hakk toplu ibadet ve cennette Cemal-i İlahisini gösterme, dualarını kabul etme, o gün ile önceki gün arasında işlenen günahların bağışlandığı, haccın o güne tesadüfle hacc-ı ekber olması gibi büyük lütufların bulunduğu Cuma gününü Müslümanlara bayram olarak seçmiştir.
“Güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma’dır.” [8] , “Beş vakit namaz iki Cuma ile iki Ramazan, kendi aralarından küçük günahları yok eder.”[9]
Yola, köprüye, semte, külliye ve insanlara ad olarak verilen bayram kelimesi Hacı Bayram-ı Veli’ye isnat edilen tarikatın da adıdır. Kemale erdirmek için nefislerini dervişlerin “savm-ı visal” tutarak asıl mükafata ahirette kavuşup, bayramlarını da orada yapacakları için, Bayramî denmiştir bu tarikin ismine.
Bir kısım insanların et bayramı diye nitelendirdiği Kurban Bayramı’nda, kurbanlık hayvanı boğazlarken, nefsim o kadar tuğyan etti ki, katle müstahak oldu. Nefsimi öldürmem caiz olmadığı için şu kurbanı nefsime bedel olarak kesmeye senin rızan için niyet ettim ya Rab! Onun her bir azasına mukabil, benim her bir azamı cehennemden kurtar temennisi ile kurbanı keser ve bayramımızı da bu şekilde kutlarsak, ariflerin bayramı gibi bayram yapmış oluruz.
Şeker bayramı diye adlandırılan Ramazan-ı Şerif Bayramı, sadece yeme, içme ve eğlenme günleri değil afv-ı İlahi’ye, güzel ahlâka, Allah (cc)’ın feyzine erme sevincinin tadıldığı günlerdir. İmanla, Maşuk-u Hakikimiz olan Mevlâ’ya kavuşma bayramına erişme dilek ve temennisiyle Ramazan-ı şerif bayramınızı tebrik ederim.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Necm, 43
[2] Yunus, 58
[3] El-Kasas, 76
[4] Et-Terğib ve-Terhib Hafız el-Münziri,
[5] a.g.e.,
[6] a.g.e.,
[7] a.g.e.,
[8] a.g.e.
[9] a.g.e.