Ramazan-ı Şerif’le Yüzleşme
Aslında hayatımızın bütünü içerisinde yüzleşeceğimiz o kadar çok şey var ki, belki Ramazan-ı Şerif’e bile sıra zor gelir.
Ramazan ayında olduğumuza göre oruç ile yüzleşip yüzleşemeyeceğimizi konuşabiliriz. Konuşabiliriz denilince “tartışabiliriz” gibi bir anlam çıkmasın.
Bir mevzuyu tartışmak için o mevzu üzerinde; “şüpheler-yanlışlar-itirazlar-eksiklikler” olması lazım ki, doğrunun bulunması için tartışılabilsin.
Ramazan-ı Şerif’in genel muhtevası ve mihrabı olan orucun tartışılacak bir durumu yoktur. Ramazan’ın muhtevası belli, orucun şartları bellidir.
Madem öyle, neden o vakit en çok oruç ve şartları tartışılmaktadır? Bilmem! Onu tartışan zavallılara sormak lazım!
Tartışanlar oruca ve Ramazan-ı Şerif’e ne kadar sadık ve ne kadar sahip çıkarak inandıklarını yerine getirebiliyorlar, ona bakmalı.
Bu sorulara adam gibi adilce cevap verecekler zaten herhangi bir tartışmaya girmezler. İbadetlerini icra ederler.
Kur’an ve sünnetle sabit olan ibadeti tartışma ortamlarına çekerek, cahilinden sözde âlimine kadar dini değerlerimizi çarçur edenlerden olmamak bir rahmet ve erdemdir.
Böylelerine dikkat edildiğinde ya din tacirleri yahut dini kostüm ve sözleriyle, fitne-fesat yayıcılar olduğu görülür.
Hakiki manada iman etmiş kimseler, ikiyüzlü ve riyakâr bu tartışmacılardan uzak durarak dinini, dilini ve imanını korurlar. Rabbim dinimizi şerlerinden korusun!
Mümin olarak zaten hepimiz her anımızla bir imtihan ve teftiş halindeyiz. Ramazan ayı ise büyük teftiş zamanıdır.
Dolayısıyla Ramazan-ı Şerif’in ihtiva ettiği hususlar ve oruçla yüzleşebilmemiz için teftişe hazır olmamız beklenmektedir.
Yıl boyunca neler yaptığımızın muhasebe edildiği bu ay, geçmişimizi gözden geçirdikten sonra geleceğimizi düzene koyma ayı değil midir?
Bunları söylemek kolay da yüzleşebilmek için epeyce bir cesur olmalı. Kendisinde bu cesareti bulanlara gıpta ettiğimi peşinen söylemeliyim.
Şöyle bir zamanda gerçekten çok zor! Dünya ve dünyalıklarımız hayatımızı öyle sarıp sarmalamış ki, ne yardan, ne serden geçebiliyoruz.
Bu yüzden de yüzleşmeye cesaret edemiyoruz. Umalım ki, yüzleşmemiz ahiret gününe kalmasın. Bu sebeple “Dünya ahiretin tarlasıdır” denilmiştir.
Dünya tarlasında neyi nasıl ekersek, ahirette onu hasat edeceğiz ve hasadımızın bereketini yahut bereketsizliğini yüzleşerek göreceğiz.
Ramazan-ı Şerif’in muhtevası ve başı olan orucun gereği gibi ihya edilebilmesi için önce muhtevasıyla yüzleşmemiz gerekir.
Bu yüzleşmeyi gerçekleştirdiğimizde, Ramazan ayının içeriğini hakiki manada yaşayabilir ve idrak edebiliriz.
Ne reyting ve reklam canavarı sosyal medyaya ne de yıl boyunca Ramazan’ın muhtevasından uzak televizyonlara ihtiyaç duymayız.
Ramazan-ı Şerif için “arınma ayıdır” denilir. Bu arınma, rant için bir aylığına 45 dakika oruçla ilgilenen televizyon ve sosyal medya ile mümkün değildir.
Hüseyin Öztürk.