Ramazan ve Çocuk
Ramazan ayının gelişi, çocuklarımıza dini ve manevi eğitimi uygulamalı olarak vermek için güzel bir fırsattır. Çocuklar hayatın hep aynı şekilde sürüp gitmesinden sıkılırlar. Hayata değişiklik getiren özel günleri severler. Kandiller, üç aylar, Ramazan ve nihayet bayrama kavuşmamız çocukların hayatında önemli bir anlam taşır. Elbette biz bunların geldiğinin farkına varır, onlardaki fırsatın kıymetini bilirsek.
Biz yetişkinler Ramazanın gelişinden güzel sözlerle bahsedersek çocuklarımız da Ramazan’ı sevinçle karşılayacaklardır. Ondaki sevap fırsatlarından sevinçle, ferahla bahsedersek çocuklar da ferahlanacaktır.
Ramazan’ın gelişi bir Müslümanın hayatında nasıl bir anlam taşıyorsa o müslümanın hayatının anlamı da odur. Ramazanımız nasıl geçiyorsa, hayatımız da öyle geçer. Peki Ramazanımız nasıl geçiyor?
Ramazan’ı güzelce değerlendiren Allah dostları ve salih müminler bu fırsat mevsiminden çok karlı çıkıyorlar. Oruçla birlikte ibadet kampına giren maneviyat kahramanları, kulluğun zevkine dalıp, Rabbimize yakınlığın doyumsuz tadına varıyorlar.
Peki bizler Ramazan ayını güzel değerlendiriyor muyuz?
Mukabele için programımızı yapıyor muyuz?
Zekâtımızı, sadaka-ı fıtır ve diğer hayırlarımızı aylar öncesinden hazırlamaya başlıyor muyuz?
Allah için sevdiğimiz salih mümin kardeşlerimize, akrabalarımıza iftar davetlerinde ikramda bulunuyor muyuz?
Eğer Ramazanın gelişi sizin için çok önemliyse, o ayda yapacağınız bir sürü güzel şey varsa, demek ki hayatınız
Ramazan, vefatınız bayram olacak. Sizdeki bu heyecan, bu şevk ve gayret elbette çocuklarınıza da aksedecektir.
Biraz gayretle çocuklarımıza orucu ve teravih namazını sevdirebiliriz. Böylece Ramazan sayesinde çocuklarımıza sabır dersini en güzel şekilde öğretmiş oluruz, inşallah.
Çocuklara Nasıl Oruç Tutturabiliriz?
6 yaşından küçük çocuklara oruç tutturmak doğru olmaz. Çünkü çocuk oruca dayanamaz. Ancak iftara yakın saatlerde yemek verilmeyip iftar sofrasının neşesi tattırılmalıdır. Çocuk, orucu bir büyüme alameti olarak görüp özenecektir zaten.
Sağlıklı bir çocuk yedi yaşından dokuz yaşına kadar olan zamanda Ramazanın bir iki günü oruç tutabilir. Mesela Ramazanın ilk günü, Kadir gecesi ve son günü gibi…
Bazı olgun karakterli çocuklar yedi yaşından itibaren bütün Ramazan ayını tutabiliyor. Kendisi istiyorsa “Tutamazsın, dayanamazsın,” dememeli. Çocuk heves ederken hevesini kırmak doğru olmaz. Hatta bunu takdir etmeli, bir hediye alıp, iftarda sevdiği yiyecekleri hazırlayıp oruca teşvik etmelidir.
Sağlığı yerinde olan bir çocuk 9-10 yaşından itibaren oruç tutmaya başlayabilir. Günler uzun olduğu için sahur sofrasında oruca dayanmayı kolaylaştıracak proteinli gıdalar bulundurmalıdır. Yeterince su içmesi, süt ürünleri ve meyve yemesi sağlanmalıdır.
Çocuklar ergenlik çağına girdikten sonra beş vakit namaz, Ramazan orucu gibi farz ibadetlerden sorumludurlar. Bunun şuurunda olmaları sağlanmalıdır.
Çocuklarımızın yanında orucun zorluklarından şikâyet etmemiz çok yanlıştır. Bu tür moral bozucu sözler telkin yerine geçer, onun da azmini zayıflatır. Biz orucu şevkle ve sevinçle tutarsak ona da yansır.
Zaten oruçtan şikayet etmek Allah’a karşı çok edebsizlik olur. Bunca nimetine karşılık sadece senede bir ay oruç tutmamızı istemiş, bundan da şikayet etmek bize yakışmaz.
Çocuğumuzu, başladığı orucunu tamamlamaya teşvik etmeliyiz. Oruç tuttuğu günlerde, biraz öğle uykusu uyumasını sağlayabiliriz. Kendisini fazla yormaması için ikaz edebiliriz.
Dikkat etmemiz gereken bir konu da, oruçluyken çocuğumuza karşı diğer zamanlardan daha şefkatli davranmamız gerektiğidir. Zorlukla karşılaşınca orucunu bozmaya kalkışırsa bazı mükafatlar vaad ederek, “Az kaldı, haydi gayret,” diyerek sabra teşvik edebiliriz.
Orucunu tamamladığı zaman da başardığı için onu tebrik etmeli, cennetteki mükafatları anlatarak müjdeler vermeliyiz. Bu onun zorluklara dayanma gücünü artıracaktır. Başladığı işi bitirmeye azmeden bir insan olmasına yardım edecektir.
Çocuklarımıza orucun fayda ve hikmetlerini anlatmalıyız. Sadece adet olmuş diye oruç tutmadığımızı, bunun müslüman şahsiyetinin oluşmasında çok önemi olduğunu belirtmeliyiz.
Bunun için biz de Ramazan ayını televizyon karşısında zaman öldürerek geçirmeyelim. Ailecek camiye gidip teravih namazımızı kılalım. Sevdiklerimizle birlikte ibadet etmenin ayrı bir güzelliği vardır, bunu çocuklarımıza yaşatalım.
Bunun için de iftar sofralarında ağır yemekler hazırlamayalım. Oruç bir hafiflik, dinçlik vesilesiyken onu bir ağırlık haline getirmeyelim. İftarda bir tabak çorba, biraz sebze ve meyve ile hafif bir yemek yersek çabuk kana karışır ve dinçlik verir. Hem de hazmı kısa süreceği için sahurda midemiz boşalmış olur, daha rahat oruca hazırlanabiliriz.
Ramazan ayı, manevi bir ziyafet sofrası, eğer tadına varmayı bilirsek… Gelin bu ay vesilesiyle ruhani zevklere bir fırsat tanıyalım, böylece kulluk kalitenizi yükseltelim. Biraz gayret edersek Ramazan ayı ebedî hayatta bizim için şefaatçi olacaktır, inşaallah.
Çocuklarımız mükellef olup oruç tutması gereken yaşa geldiği halde oruç tutmak istemezse buna rıza göstermemeliyiz. Eğer biz dini mükellefiyetleri hafife alırsak, onlar da hafife alır.
Çocuğumuza orucun Allah’ın rızasını kazanmak ve ahiret gününün azablarından kurtulmak için şart olduğunu açıklamalıyız. Bizim bunları anlatacak bilgimiz yoksa dini kitap, dergiler alıp okuyabiliriz.