Haydi Haydi Başlayıver
Selamet, barış halinde olmak, esen kalmak, kötülüklerden uzak olmak, belalardan, musibetlerden, selamette kalmak, can ve tenimizin, dertten, kederden, üzüntüden, kurtulma anlamlarına gelir. “Selamette olasın, selamette kalasın” gibi deyimlerimiz vardır.
“Haydi selametle”, “Selametle git, selametle gel” gibi dualarımız vardır.
Aklımızın, fikrimizin, canımızın, tenimizin, vicdanımızın gamdan, kederden, stresten, tasadan, korkudan, endişeden selamette olmasını kim istemez.
İslamsız selamet olmaz.
İslam’ın en yaygın olan emirlerinden biri de, “Tanıdığımıza, tanımadığımıza selam vermek, selamünaleyküm” demektir.
Sevgili Peygamberimizin, Pers İmparatoru Kisra ile Bizans İmparatoru Heraklius’a yazdığı mektupların ilk cümlesi, “Eslim teslem/Müslüman ol, selameti bul, kurtul”dur.
Veya “İslam’a teslim ol, kurtul” anlamına da gelir.
Her halükârda krallar, kendileri gibi kral olan insanların koydukları kurallara kulluk yapmaktan veya kendi koydukları kurallarla insanları kendilerine kul yapmaktan kurtulmalarını ve bütün insanları yaratanın kıstas/kriterlerine uymalarını istiyor.
Bugün akşam, gün batımından sonra başlayan geceye, “Kadr Gecesi” diyor Kur’an. Ve bu gece şafak atıncaya, tan yeri ağarıncaya kadar selamet olacağını haber veriyor Kadr süresinde.
Güneşin yaratıldığı andan beri geceyle gündüz devam etmekte.
Kur’an-ı Kerim nazil olmaya başladığı güne kadar bu gece, gecelerden biriyken, bu gece kıyamete kadar gelecek insanların yollarının cennete gitmesi için yol kılavuzu olarak indirildiğinden buna Kadr Gecesi denmiştir.
Yani bu gece, sıradan bir gece iken, kendisinde Kur’an inmeye başladığından kadri yücelmiş, değeri artmıştır.
Kur’an’ın indiği gecenin kadri artarsa, gönlüne Kur’an’ın sevgisi giren, hafızasında Kur’an’dan ayetler olan, o ayetlere göre hayatını düzene koyan insanın kadri yücelmez mi?
Aradan 1400 yıl geçmesine rağmen, hâlâ adlarını çocuklarımıza verdiğimiz, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Bilal, Ebuzer, Hamza, Halit gibi bütün ashab-ı kiramın en başta gelen özellikleri, o Kur’an ayetlerine gönül vermeleri,
Peygamberlerini örnek alarak yaşamaları,
Ve karanlık insanların karanlık kanunları altında, zulüm görürlerken canları pahasına o insanların da gönlüne, yaratanlarının kelamının ulaşması için bu yollarda can vermeleridir. Allah onların hepsinden razı olsun.
Kur’an’a göre hayatımızı düzene koyarsak, bu dünyada canımız, aklımız, dinimiz, malımız, namusumuz, her türlü bela ve musibetten selamette olur.
Kadr Gecesi’nin, içinde Kadr Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı olduğunu haber verir.
Bin ay 83 küsur yıl demektir.
Yani dünyanın bütün hukukçularının en iyileri bir araya gelseler ve seksen üç yıl, insanlık için en ideal kanunları hazırlasalar yine de halklarına selameti sağlayamazlar.
Amerika, Rusya ve Çin örneğinde olduğu gibi.
Siyasilerin hepsi kendi halklarını cehenneme sevk etme okulları açacak kadar zalim,
Papazları Hazreti İsa’nın getirdiği İncili dört taneye çıkararak tahrif ederek, kiliseleri insanları cehenneme sevk etme yeri olarak kullanmaları.
Ortadoğu’da, Doğu Türkistan’da, Ukrayna’da dünya çıkarları için canların alındığı dinlerin tanınmadığı, namusların talan edildiği haberleri geliyor, kendilerini dünyanın en akıllısı zanneden ülkelerden.
Öldükten sonra da, Rabbimizin rahmetiyle kabir azabından ve cehennem ateşinden selamette olma durumu vardır.
Haydin bu gece, geçmiş hatalarımızın hepsi için Rabbimizden af dileyelim ve Kadr Gecesi’nin sabah namazıyla yeniden İslami bir hayata başlayıverelim.
“Benim, Rabbimin huzuruna varacak yüzüm yok” diyenler, işte bu sözü söylemeniz, sizin daha İslami canlılığınızın varlığını gösterir.
Haydi, haydi başlayıver.
Sana derim, haydi…
Mahmut Toptaş.