* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Bayramınız Bayram Ola  (Okunma sayısı 1008 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Bayramınız Bayram Ola
« : Haziran 01, 2024, 07:08:54 ÖÖ »


Bayramınız Bayram Ola

Bayramlar, toplumda kan akışını sağlayan ve toplumu canlı tutan günlerdir. İnsanlar bu günlerin manevi iklimiyle dirilir, birlikte olmanın gücünü ve bereketini bu günlerde yaşar.

Ramazan ayının rahmetine ve bereketine nail olup bayrama erişmek ne büyük mutluluk! Bayramları anne babayla, akrabalarla, komşularla geçirmek ne büyük saadet!

Bayram, insanın içini ısıtan bir kelime. Çocukta ayrı sevinç, büyükte ayrı…
Evlerde bir telaş… Gönüller bayram yeri…

Günler öncesinden akşam yemeklerinde, çay saatlerinde bayrama kaç gün kaldığı konuşuldu, ağızlar bu sözcükle tatlandı. “Bizim zamanımızda...” diye başlayan cümlelerin nereye varacağını bilen gençler, önce büyüklerine sonra da birbirlerine bakıp gülümsediler.

İnsan, zamanının geçtiğini kabullenmekte zorlanıyor. En çok da bayramlarda hissediyor bu duyguyu. Oysa önemli olan maziden bugüne taşıyabildiklerimiz değil mi? Geçmişi düşünüp hayıflanmak, günü zehir etmekten başka bir şeye yaramıyor ki! Zaman elimizden kayıp giderken avucumuzdaki boşlukla kalıvermek de var. Aslolan mazideki güzellikleri, bugünde yaşatabilmek ve atiye taşıyabilmek.

Bizler bayramların bayram gibi yaşandığı zamanları gördük. Bizden büyükler elbette bu konuda daha şanslıydı. Geniş ailelerde yaşadılar, akrabalarıyla belirli günlerde bir araya geldiler ve komşuluk bağlarını sımsıkı tuttular. Ne yazık ki her nesil bir öncekine göre çözülme yaşıyor. Bu çözülmenin tedavisi ailede başlar. Gelenek ve görenekler kitaplardan öğrenilmez. Aile içinde öğrenilir. Önlem alınmaz ve akışına bırakılırsa çözülme artar sosyal bir felakete kapı aralanır.

Bayramlar ruhuna uygun yaşandığında toplumsal tedavi için en elverişli zamanlar. El öpmeyi bilmeyen, sorulan sorulara boş bakışlarla karşılık veren çocuklara bir toplumun parçası olduğunu öğretme fırsatı. Biz bayramlara, kutsalımıza, büyüklerimize ne kadar değer verirsek çocuklarımız da izimizi takip eder. Elbette belli çatışmalar yaşanacak, isyanların had safhada olduğu zamanlar anne babaları yoracaktır. Fakat toprağa atılan tohum er geç filizlenir. Tohumuna güven, güneşi ve yağmuru Allah’a havale et!

Bayramlar, Allah’ın rızasına kavuşmak için de bir vesiledir. Allah, dağılıp çözülmemizi değil bir ve beraber olmamızı istiyor.

Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette ana babaya iyilik yapmaya, akrabalık ilişkilerine ve komşu hakkına değinilmiş. Bunlardan biri de Nisa suresi 36. ayet: “Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.”

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” (Hakim, Müstedrek, 4/183, [7307].) diyen bir Peygamber’e (s.a.s.), komşusunun öldüğünden haberi olmayan bir ümmet hâline geldiğimizi nasıl izah edebiliriz? Büyük şehirlerin kargaşasına kapıldık. Sistemin çarkında öğütülen, un ufak olan hâlimiz içler acısı. Dairemizin kapısını açmak için merdiven boşluğunda gölge takip ediyor, asansörde tek kelime etmeden on kat iniyoruz. “Aranızda selamı yayın.” diyen peygambere muhalefet edip selamı esirgeyenlerden olduk. Yıllardır aynı apartmanda yaşayıp komşularımızı hiç tanımadık. Bizim tekrar eski bağlarımıza kavuşmaya ve sımsıkı kenetlenmeye ihtiyacımız var.

Modern dünyanın realitesi, insanı gün içerisinde bir ölüm kalım savaşına sürükledi. Nefes alıyoruz fakat yaşamıyoruz. Bu karmaşadan bir kaçış arayanların büyük çoğunluğu, bayramları bir tatil fırsatı olarak görüyor ve aylar öncesinden rezervasyonlar yapılıyor.

Beş altı günlük bir tatilin taksitleri bitmeden yeni tatiller planlanıyor. Bunların hepsi sıkışmışlık hissi ve insanın özüne dönme girişimleri. Peki adresler doğru mu? Yanlış adreste aradığını bulan var mıdır? Aslında aradığımıza ulaşmak için bayramlar bir fırsat değil mi? Toprağa, temiz havaya ve arı suya hasret kalan insan; kendini arama yolculuğunda… Kendine yolculuk da köklerden dallara doğru mana kazanır. Kökünden kopan her canlı kurur, hâliyle insan da köklerine yaklaştıkça nefes alabilecektir.

Televizyonlarda, sosyal medyada bayram paylaşımlarına bakın. Hepsi kalabalık, cıvıl cıvıl aile sofraları. Kimse otelinde havuz başında meyve kokteyliyle paylaşım yapıp “bayramın güzelliği” diye yazmaz. Çünkü o manzara kelimenin ruhuna, bayramın manevi iklimine aykırı. Modern dünya dediğimiz dünya aileler arasına mesafe koydu. Çocukları ekranlara, ihtiyarları yalnızlığa hapsetti maalesef. Komşuluk ilişkilerimiz zedelendi, akrabalık ilişkilerimiz zayıfladı. Sosyal çözülmeyi iliklerimize kadar hissediyor ve direniyoruz. Güven duygusuna sığınmak niyetindeyiz ama gündüz kuşağında iki saat televizyon izleyenin akıl sağlığı bozuluyor. Oysa bizim büyüklerimize sarılmaya, akranlarımızla dertleşmeye ihtiyacımız var. İşte bayramlar en azından bunun için bir fırsat. Zayıflayan aile bağları bu vesileyle biraz olsun kuvvetlenir. Akrabaya güvenmemeyi, büyükleri evlerden uzak tutmayı, kendinden başkasını düşünmemeyi aşılayan bu çürük sisteme boyun eğersek ruhumuzu da bedenimizi de kaybedebiliriz.

“Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.” (Nahl, 16/90.) Bu ayeti okuyup da hâlâ akrabaları ile küs olanlarımız var. Nefsin, şeytanın ve münafıkların telkinlerine aldanıp Allah’ın emrine karşı gelmeyelim. Bu bayram bir milat olsun. Depremde ölenleri düşünelim. Bir daha aileleri ve akrabaları ile bayram yaşayamayacak olanları düşünelim. Filistin’de, Doğu Türkistan’da gözümüzün önünde gerçekleşen soykırımları düşünelim. Bırakın Müslüman olmayı insan olmanın bile gereğini yapamadığımız, zalime söz geçiremediğimiz günlerde zaten bir yanımız hep kırık. Bir de Allah’ın emrine karşı gelerek kaybedenlerden olmayalım.

Bütün bu olumsuzluklar bir yana Anadolu’nun ilçelerinde, köylerinde yaşananlar umudumuzu yeşertiyor. Günlerdir ramazan ve bayram hazırlıkları yapılıyor. Komşular bir araya geliyor. Mahallede ihtiyaç sahibi olan ailelere gösterişten uzak yardımlar yapılıyor.

Ve hâlâ bayramlık ayakkabılarını yastığının yanına alıp uyuyan çocuklarımız var. Şükürler olsun ki var.

Bayramınız Bayram Ola!

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]