Fırsattır Ramazan
İnsanlar içerisinde bazı insanlar vardır mübarektir, seçilmiş ve övülmüşlerdir.
Mekânlar içerisinde bazı mekânlar vardır mübarektir, takdis edilmiş ve şiar kılınmışlardır.
Ve zamanlar içerisinde bazı zamanlar vardır mübarektir, hayrın ve bereketin kaynağıdırlar.
İnsan içinde insan…
“Rabbin dilediğini yaratır ve seçer, seçim onlara ait değildir.” (Kasas, 68)
“Allah Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini seçip âlemlere üstün kıldı.” (Al-i İmran 33)
“Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır!”(Nisa,69)
Onlar seçilmişler, öncü ve örnek olmuşlar ve onlar Allah tarafından nimetlerle donatılmışlardır. Sırat-ı müstakim üzere olmak, onlarla birlikte olmaya bağlanmıştır, hidayete giden yolda birer işaret, her biri okunmayı ve yaşatılmayı bekleyen birer ayettir.
Mekân içinde mekan…
Mescid-i Haram,Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa…
İmanın başkenti Mekke,
Sevginin başkenti Medine,
Hüznün başkenti Kudüs.
Vahyin indiği ve ibadet için seçilen özel mekânlar.
“(İbadet için) sadece (şu) üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksa...” (Buhari, Mescidü Mekke 1, 6)
“Musa o ateşin yanına gelince, kendisine ‘Ey Musa!’ diye seslenildi. ‘Ben senin Rabbinim. Papuçlarını çıkar. Çünkü sen, kutsal vâdide, Tuvâ'dasın.” (Taha 11-13)
“Geceleyin kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yürüten Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederiz.” (İsra 1) İnanç ve ibadetin merkez üssü olan bu mekânlar ve onların çevresi bereketli kılınmıştır. Allah’ın birer şiarı olarak hürmet gösterilmesi ve ibadet niyetiyle ziyaret edilmeleri tavsiye edilmiştir.
Ve Zaman içinde zaman…
Cuma, Kadir, Ramazan ve bayram.
Ömre ve hayata iman hesabına göre değer katan bu zaman dilimleri, rahmet ve bereketin en yoğun hissedildiği anlardır. Manevi hayatımızın hasılası olan bu özel vakitler; niyetimiz, amelimiz ve ibadetimizin safiyeti ve kalitesi oranında bize kullukta kemal ve kalite kazandıracaktır.
“Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı cuma günüdür. “(Müslim, Cum'a 18)
“Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır,” (Kadir 3)
“Ramazan ayı ki insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip açıklayıcı olarak Kur'ân o ayda indirilmiştir.” (Bakara 185)
…
İnsana, mekâna ve zamana değer katan ve can veren vahiydir. Vahiy insanda ete kemiğe bürünmüş ve insan canlı Kur’an olmuş; vahiy taşa toprağa rahmet ve bereket; zamana, geceye, gündüze ve aya izzet ve şeref kazandırmıştır.
İçerisinde saklı kılınan bin aydan daha hayırlı kadir gecesiyle, mükâfatı sadece Allah’a ait özel bir ibadet olan oruç ile ve yine sadece o aya mahsus bir namaz olan teravihle tüm hayırları kendisinde toplayan bir zaman dilimidir Ramazan. Kök anlamından hareketle Ramazan; yanmak, temizlenmek, keskinlik ve Allah’ın isimlerinden bir isim olarak zengin bir anlam dünyasına sahiptir. Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde bu anlam zenginliğine işaret etmiştir. (Hak Dini Kur’an Dili I-531)
Yanmaktır Ramazan ve yakmaktır günahları.
“Ramazan”“ramda” mastarından “yanmak” manasınadır. Güneşin kavurucu sıcağından taşların kızmasıdır ki bu kızgın taşlarda yalın ayak yürümekle yanmaktır. Günahları yaktığı için bu aya “Ramazan” denmiştir. Bu ayda açlık, susuzluktançekilen sıkıntı ve orucun hararetinden dolayı günahlar yakılır.
Bu ayda tuttuğumuz oruçların içimizde tutuşturduğu ateş vesilesiyle işlediğimiz günahların yakılıp günahsız olunacağı müjdesi vardır.
Yağmurdur Ramazan, gönülleri kirlerinden arındıran bir yağmur.
Yaz sonu güz başlangıcında yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur manasına “Ramadiyu”kelimesinden gelir. Bu yağmur yeryüzünü yıkadığı gibi şehr-i Ramazan da ehl-i imanı günahlardan yıkayıp kalplerini temizlediği için bu isim ile isimlendirilmiştir.
Rahmet bulutları taşır melekler, oruçla ve Kur’anlaşiddetli sağanak halinde rahmet yağmurlarıyla yıkanır gönüller.
Bileylenmektir Ramazan, imanın yenilenmesi ve bilincin keskinleşmesidir.
Kılıcın demirini inceltip keskinleştirmek için iki kaygan taş arasına koyup döğmek manasıyla Ramazan, başından sonuna kadar yapılan tüm ibadetlerle, oruçla, namazla, tilavetle ve itikâfla nefse karşı ruhun bileylenmesi, daha keskin hale getirilmesidir.
Dünyevileşme, bencilleşme ve bireyselleşmeyle bir pörsüme olduysa değerlerimizde; bu ayda imanda, bilinçte ve ibadette taze bir ruh ve diriliş aşısıyla yenilenmek gerekir.
Ve Ramazan Allah’ın isimlerinden bir isimdir.
Enes bin Malik anlatıyor:
“Sadece ‘Ramazan’ demeyiniz. Allah-ü Teala nasıl şehr-i Ramazan (Ramazan ayı) buyurmuş ise..siz de öyle deyiniz.”(Buhari)
Allah’ın isimlerinden olduğu için sadece Ramazan denilmesi kerih görülmüş “Şehr-i Ramazan”ya da Ramazan-ı Şerif denmesi tavsiye edilmiştir.Allah’ın şiarlarına tazim göstermek ve Allah’ın değer verdiğine değer vermek ve onun kadrini bilmek, imanın ve takvanın eseridir.
Hayır ve bereket ayıdır Ramazan.
“Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azad olmaktır.” (et Terğib ve’t-Terhib,II,94-95)
İmam-ı Rabbani (k.s) bu ayın önemine işaret ederek şöyle demiştir: “Mübarek Ramazan ayı, bütün hayırları ve bereketleri câmîdir. Kim Ramazan ayını çok iyi değerlendirip hayır ve bereketinden nasipdâr olursa, bütün senesini o câmiiyet içinde geçirmeye muvaffak olur.”
Bütün bir yıl boyunca hayırlara açık olabilmek; gecesi ve gündüzünde yapılacak ibadetlerle Ramazan-ı şerifi ihyâ etmekle mümkün olabilir.
Zaman bereketlenir Ramazanla ve en bereketli gece Ramazan’da gizlidir. Bin ayın hayrı bir gecede toplanmıştır ve : “Kim ki Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhârî, Kadir, 1)
Paylaşmaktır Ramazan.
İkram ehli olmak; infakla, sadakayla ve zekâtla Allah’ın üzerimizdeki nimetinin şükrünü ödemek bu ayda kolaylaşır. İbn-i Abbas anlatıyor:
“Efendimiz (s.a.s) insanların en cömerdi idi. Ramazanda Cibril ile karşılaştığında daha da cömertleşiyordu. O her gece Cibril (a.s) ile Kur'ân-ı Kerim'i müzakere ediyordu. Allah Resulü (s.a.s) hayırda esen rüzgârdan daha cömertti.”(Müslim, Fezâil, 12, 2308)
Arınma mevsimidir Ramazan.
Bu arınma sürecinde kalbî ve ruhî yapının güçlenmesi, nefsin dizginlenmesine ve terbiye edilmesine bağlıdır. Nefis terbiyesinin de gündüze ve geceye bakan yönleri vardır;gündüzsaim, gece kaim olanlar bundan nasiplenir.
Oruç, kendini tutmaktır.
“Ey iman edenler. Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ta ki müttakîlerden olasınız.” (Bakara 183)
Oruç, Farsça rûze (günlük)’den türetilmiş bir kelimedir. Türkçeleşince oruze olmuş son haliyle oruç şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Arapça aslı ise ‘savm’ kökünden gelen ‘sıyam’ olup, manevi beklentilerle meşru ve helal şeylerden kendini alıkoymak, yani kendini tutmaktır.(Hak Dini Kur’an Dili I-516) İmsak da kendini tutmak, el çekmek manasındadır.
Oruç, tutmaktır; nefsini, elini, dilini, belini tutmak…
“Oruç sayesinde nefsine ve şehvetine hâkim olma alışkanlığını elde ederek günahlardan, tehlikelerden sakınıp takva mertebesine erişilebilir.” diyor Elmalılı merhum ve ekliyor:
“Oruç; şehveti kırar, nefsin heveslerini mağlup eder. Azgınlıktan, kötülükten men eder. Dünyanın adi lezzetlerini, makam ve yükselme davalarını küçük gösterir, hayatın lezzetini tattırır, kalbin Allah’a bağlılığını artırır, ona bir meleklik zevki ve saflığı bahşeder.”
Oruç; sadece yemeden, içmeden ve cinsel arzulardan kendini alıkoymakla sınırlı olmayıp yalandan, gıybetten, argo konuşmaktan ve kaba hareketlerden de sakınmaktır. Peygamberimiz (s.a.s) buyurdu:
“Sizden biriniz oruçlu olduğunda kötü söz söylemesin, fısk içine girmesin ve cahilce hareket etmesin, eğer kendisine cahilce davranılırsa ‘ben oruçluyum’ desin. (Buhârî ve Müslim)
Yine Efendimiz (s.a.s): “Yalan sözü ve onunla ameli terk etmeyen kimsenin yemesini, içmesini terk etmesine Allah'ın hiç ihtiyacı yoktur.”(Fıkhu’s-Sünne;1.388) buyurmuştur. Genel anlamda haram ve günahlardan sakınmadan sadece mideyi aç bırakmak hayırdan ve sevaptan mahrum eder. Dilini tutamayanın, ağzını yemeden içmeden sakındırması kendisine fayda sağlamayacaktır ve en acı tarafı: “Nice oruç tutanlar vardır ki, oruçlarından yanlarına kalan sadece açlık ve susuzluktur.”(Fıkhu’s-Sünne;1.388)
Oruç, sakınmaktır.
Tüm yasaklananlardan, meşru ve helal de olsa belirli bir vakit içerisinde sevap umarak kaçınmaktır.
Tüm ibadetlerde olduğu gibi oruçta da niyet duruluğu ve ihlas esastır. İhlas, niyetine ve amacına Allah’ın rızasından başka bir dünyevi beklentiyi katık yapmamaktır. O’nun vereceği karşılıktan başka bir karşılık beklemeden emri ilahiyi tatbik etmek, müttaki olmaya ve günahlardan temizlenmeye vesile olacaktır.
Efendimiz (s.a.s) buyurdu:
“Kim, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek ihlâsla oruç tutarsa annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temiz hâle gelir .”(Nesai,Sıyam 40)
Kıyamı artırmaktır Ramazan.
Ramazanda gecelerin ihyası teravihle mümkündür.
“Kim Ramazan'da inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek, O'nun rızasını kazanmak için kıyam ederse (teravih kılarsa), geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhari, Salatü't-Teravih 1)
Teravih, rahatlamak, dinlendirmek manasına gelen “terviha” kelimesinin çoğuludur. Ramazan ayına mahsus olan ve Yatsı namazından sonra kılınan, kadın erkek her Müslüman için sünnet-i müekkede bir namaz olan teravihin cemaatle kılınması kifai sünnettir. Her dört rekâtın sonunda istirahat için oturulmasına terviha denmiştir. Sonraları, bu kelimenin çoğulu olan teravih, Ramazan gecelerinde yapılan ibadetin, kılınan namazın adı olmuştur. (İbnManzur, Lisanu'l-Arab“rvh” md.)
Peygamberimiz cemaatle namaz kılmaya olan iştiyakına rağmen farz namazları dışında sadece teravih namazını cemaatle kılmışlardır.
Teravihi hızlı ve tadil-i erkâna riayet etmeden kılmak ise hayırdan ve sevaptan mahrum eder ve Efendimizin (s.a.s) uyarısıyla:“Nice namaz kılanlar var ki, yorgunluktan başka namazından elde ettiği bir şey yoktur.”(İbnMace, Sıyam,21)
Hatimli Teravih; kıyamın hakkını vermek için…
Ramazan geceleri kıyamın (ayakta durmanın) hakkını verebilmek,teravihin hatimle kılınmasıyla mümkündür. Peygamberimizin rahle-i tedrisinde yetişen güzide sahabiler genellikle hatimle kılmaya özen göstermişlerdir.
Peygamberimiz (s.a.s) Ramazan ayında bir gece mescide çıktı ve mescidin bir kenarında namaz kılan insanlar gördü ve sordu “Bunlar ne yapıyorlar?” orada bulunanlardan biri şöyle cevap verdi:“Bunlar Kur'an'ın tamamını ezberleyememiş yani hafız olmayanlar kimseler, Übeyy b. Ka'b onlara hatimle namaz kıldırıyor.” Rasûlullah (s.a.s) bu cevaba sevinerek memnuniyet ve takdirlerini şu şekilde ifade ettiler: “Doğru yapmışlar, yaptıkları şey ne kadar da güzel!” (Ebu Davut, Ramazan, 1)
Sahabeden sonraki dönemlerde de teravihin hatimle kılınmasına önem verilmiştir. Bu husustaÖmer b. Abdilaziz’in Kur'an hafızlarına her rekâtta on ayet okuyarak teravih namazını hatimle kıldırmalarını emretmesi, İmam-ı Azam’ın gündüz ayrı bir hatim teravihte de ayrı hatimler yaptığı, hatta müctehidlerin on gecede bir hatmederek üç hatimle teravih kıldıkları rivayeti kitaplarda nakledilmektedir.
Günümüzde hatimle teravih kılmakla hem bir sünnetin ihyasına vesile olunmakta hem de büyük bir sevaba nail olunmaktadır.
Kur’an ayıdır Ramazan.
Allah'ın bu ayı, mükerrem kılması, Kur'ân-ı Kerim'in bu ay içinde indirilmeye başlanması sebebiyledir.
“HâMîm. Apaçık kitaba andolsunki, Biz onu mübarek bir gecede indirdik.”(Duhan 1-2)
“Biz o Kur'ân'ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu nereden bileceksin. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir 1-3)
“Ramazan ayı ki insanlara yol gösterici; hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip açıklayıcı olarak Kur'ân o ayda indirilmiştir.” (Bakara 185)
Ramazan ayı ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi, kutsallığını vahyin inmeye başlamasından alır. Bu açıdan Ramazan ayı, Kur’an’la ahdimizi tazelemek için fırsattır. Kur’an’a açılmalı yürekler bu ayda, hayatımız Kur’an’a arz edilmeli. Evlerimizde, mescitlerimizde Kur’an iklimi teneffüs edilmeli. Hatimlerle, mukabelerle Kur’an’ın neşesi taşınmalı kalbimize, dilimize, yüzümüze.
Peygamberimiz (s.a.s) buyuruyor: “Şüphesiz şu Kur’an Allah’ın, kullarına olan bir ziyafetidir. Gücünüzün yettiği kadar Allah’ın bu sofrasından bir şeyler öğreniniz. Bu Kur’an Allah’ın sapasağlam ipi, apaçık nurudur.
Fayda veren şifasıdır. Ona sımsıkı sarılanlar için bir korunaktır. Ona tabi olanları kurtarıcıdır. Kur’an çok okunmakla eskimez. Kur’an okuyun, çünkü Allah Teâlâ onun okunan her bir harfine karşılık on katı sevap verecektir. Dikkat edin, ben ‘Elif-lam-Mim için on katı sevap verilir.’ demiyorum. Elif için on katı sevap, lam harfi için on katı sevap ve mim harfi için de on katı sevap vardır.”(Terğib ve Terhib.3/276)
Bu ayda ayetler kalbimize yeniden nazil olmalı, aklımız ve ruhumuz tefekkürle ayetlerden gıdalanmalı.
Kur’an’a aç olan gönüllerimiz, zikirle doyuma ulaşmalı. Gökyüzünü, yeryüzünü, insanı ve zamanı dirilten o ilahi çağrıya yeniden ve daha derinden kulak vermeliki Kur’an kalbimize ve hayatımıza şifa olsun, olsun ki Ramazanda aldığımız diriliş aşısı, bütün sene boyunca bizi diri tutsun.
Fırsattır Ramazan ve fırsatların kazası yoktur.
Affa nail olmak ve bağışlanmak için tüm kapılar açılmış ve şeytanlar zincire vurulmuşken fırsatı kaçırmak en büyük talihsizliktir ve Efendimizinşiddetli ikazınamuhatap olmaktır:
“Ramazan'a erişip de ondan günahları bağışlanmış olarak çıkamayanın burnu sürtülsün.”(Tirmizi, Daavat 110)Allah korusun…
Kur’an ve Ramazan bizden şikâyetçi olmasın istiyorsak; bu ayı son Ramazanımız bilip hakkıyla yaşamalıyız ki bu kutlu yolculuğun son durağı, bayram ve cennet olsun.