Oruç ve Kur’an Ayı Ramazan
Kuran’ın inmeye başladığı aydır Ramazan. On bir ayın sultanıdır Ramazan. Manevi güzelliklerle dolu, müminler için rahmet ve mağfiret mevsimidir Ramazan. Allah’ın rızasını kazanma kuşağıdır Ramazan. Orucuyla, fitresiyle, iftarıyla, sahuruyla, teravih namazlarıyla bir sevap makinesi gibi işleyen zaman dilimidir Ramazan.
Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mümin, ebedi mutluluğun kapısını açar. Bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulmaktadır: Ramazan ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar.[1] Bu hadisten anlıyoruz ki iyi işler yapıp kötülükten sakınan müminlere cennet kapıları açılır, oruç sayesinde nefsine hâkim olup şeytana uymadıkları için de şeytanın elini kolunu bağlamış onu etkisiz hale getirmiş olur.
Ramazan ayını diğer aylardan ayıran en önemli özelliği oruç ibadetinin yapıldığı ay olmasıdır. Bu gerçeklik Kur’an-ı Kerim’de; Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz. Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı…)[2] ayetiyle zikredilmiştir. Peygamber Efendimizin ifadesiyle de Bir kimse, inanarak ve sevabını sadece Allah'tan bekleyerek, Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.[3] Tutulan oruçlar; nefsin terbiye edilmesini, insanın azim, sebat, kanaat, metanet ve sabır gibi ahlâkî güzellikler ile donanmasını, aç kalarak nimetlerin değerini, kıymetini anlamasını ve bu vesile ile yoksulların halini düşünüp onlara merhamet ve şefkat hisleriyle yaklaşılmasını sağlar.
Ramazan ayında yerine getirilmesi gereken bir diğer ibadet de fıtır sadakasının verilmesidir. Halk arasında fitre diye bilinen fıtır sadakası (sadaka-i fıtır); insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslüman’ın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. Hz. Peygamber, köle-hür, büyük-küçük, kadın-erkek her Müslüman için fitrenin gerektiğini ifade etmiştir.[4] Fitre, Müslümanlar arasındaki sosyal dayanışmayı güçlendirir. Basit ve az olarak görülse de, fakirlerin ve yoksulların, bayramı diğer insanlarla aynı coşku ve atmosferde olmasa bile, önemli ölçüde onların moral dünyalarını yükseltmekte ve bayram coşkusu yaşamalarını sağlamaktadır. Zira verilen fitreler, fakir, yoksul, öksüz ve yetimlerin o küçücük dünyalarında bir canlılık ve neşe meydana getirmektedir. Böylece onlar da diğer insanlarla beraber bayramın getirdiği güzelliğe ve coşku atmosferine katılmaya çalışmaktadırlar. Bu açıdan bakıldığı zaman toplumsal birlik, beraberlik ve bütünlüğün sağlanmasında da önemli bir ibadettir.
Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ay olması hasebiyle Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’i çokça okumaya gayret edelim. Nafile namazlarla, zikirlerle, dualarla bu ayı dolu dolu yaşamaya özen gösterelim. Geçmiş günahlarımıza tövbe- istiğfar ederek kalan ömrümüz için temiz bir sayfa açalım. Bu ayda kazandığımız bütün güzel hasletleri ömrümüzün sonuna kadar yaşamayı kendimize şiar edinelim. Hayatımızın her anını ramazan gibi yaşamak bizim için iki dünya saadetinin kapılarını açacaktır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
[1]Buhari, Savm, 5, II,227.
[2] Bakara Suresi, 183-184.
[3]Buharî, Savm,7.
[4]EbûDâvûd, Zekât, 20