Kadri Büyük Gece - Kadir Gecesi
Kıymetli Müslümanlar!
Okuduğum sure-i celilede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz, biz o (Kur’an)’ı Kadir Gecesi’nde indirdik. Bilir misin nedir Kadir Gecesi? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”[1]
Aziz Müslümanlar!
On bir ayın sultanı olan Ramazan ayının sonlarına yaklaşmış bulunmaktayız. Bir ay boyunca evlerimize, gönüllerimize rahmet ve bereketiyle misafir olan bir Ramazan ayını daha uğurlamanın hüznünü yaşıyoruz. Bu manevi ayı değerli kılan pek çok sebep vardır. Bu sebeplerden biri de gecelerin en faziletlisi, Ramazan ayının kalbi olan Kadir Gecesi’dir. Önümüzdeki Çarşamba inşallah Kadir Gecesini idrak edeceğiz
Kadir Gecesi ömre bedel bir gecedir. Bu gecede, tüm insanlığa hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim indirilmeye başlanmıştır. Bu gece dünya semasına inen Kur’an’ın nuru, içerdiği ilahi mesajları, yönünü kaybetmiş olan insanlara bir rahmet, bir umut olmuş, varoluş amacından kopmuş insanlığa unuttuklarını yeniden hatırlatmıştır.
Değerli kardeşlerim!
Bu gecenin kıymetini ve anlamını gerçekten idrak edebilmenin yolu, Yüce Allah’ın bir lütfu olarak gelmiş Kur’an’a gönlümüzü, yüreğimizi açmaktan, O’nu kalbimize tekrar indirmekten geçmektedir. Bu gecenin bir ömre bedel olduğunun farkına vararak, hayatımızın muhasebesini yaparak, hatalı, kusurlu davranışlarımızdan tevbe ve pişmanlık ile Rabbimizden af dileyerek hayatımıza tertemiz bir sayfa açabiliriz. Bu gecede gönülden Rabbine yalvaran; günahlarından, ayıplarından ve kusurlarından dolayı Rabbine sığınan kimseler için Sevgili Peygamberimiz (sas) şu müjdeli haberi veriyor: “İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya edenin geçmiş günahları affedilir.”[2]
Aziz Müminler
O halde Ramazan ayının şu son günlerini ve özellikle de Kadir gecesini çok iyi değerlendirelim. Peygamber Efendimiz (sav) de özellikle Ramazan’ın son on gününe daha bir önem verir, bol bol Kur’an okur, hayır ve hasenatta bulunur, bu geceleri değerlendirme noktasında hem kendisini, ailesini hem de bütün insanları teşvik ederdi. O bu günlerde, artık unutulmuş ve terkedilmiş bir sünnet olan itikâfa girmeye özen gösterir, böylece Ramazan’ın feyiz ve bereketinden daha fazla istifade etmeye çalışırdı. Bundan dolayı Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son on günü içinde aranması gerektiğini ifade buyurmuşlardır.[3]
Aziz Müslümanlar!
Bu duygu ve düşüncelerle, siz kıymetli cemaatimizin ve tüm İslam âleminin gelecek Çarşamba akşamı idrak edeceğimiz Kadir Gecesi’ni tebrik ediyor, güven ve huzur gecesi olan bu gecenin esenliğinden bütün insanlık ailesinin nasipdar olmasını Yüce Rabbimden diliyorum. Son zamanlarda dünya genelinde artan şiddet ve terörün son bulmasını, huzurun, barışın ve güven duygusunun dünyamızın dört bir tarafına hakim olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Hutbemi Efendimiz’in Hz. Aişe validemize tavsiye ettiği şu dua ile bitirmek istiyorum: Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin. Bizi affeyle![4]
-------------------------------------------------------------
[1] Kadir, 1/5
[2] Buhari, Savm, 6
[3] Buhari,Fadlü Leyleti’l-Kadr,3)
[4] Tirmizi, Daavat,84.
Fitre ve Zekât Kazancı ve Kalbi Tezkiye Eder
Muhterem Mü’minler!
Yüce dinimiz İslam, insanlar arasında karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma gibi insan hayatını düzenleyen birçok esaslar getirmiştir. Zira dinimizin en temel gayelerinden bir tanesi de mutlu ve huzurlu bir toplum oluşturmaktır. Toplumsal barışın oluşmasında da zekât ve sadaka-i fıtır gibi mali ibadetlerin katkısı şüphesiz büyüktür.
Değerli Mü’minler!
Yüce dinimiz İslam, bizi birbirimize kardeş kılmıştır. Niketim pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerifte; ´´müminlerin kardeş oldukları, birbirlerini yardımsız bırakamayacakları, ihtiyaç durumunda birbirlerine el uzatmaları gerektiği´´[1] ifade edilmiştir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Zekât ve fitre, İslam’da yardımlaşmanın en önemli yoludur. Ayrıca maddi ve manevi hastalıklara karşı da birer ilaç gibidir. Bu ibadetleri yerine getirenlerin hem mallarında hem de kalplerinde bir arınma ve bereket meydana gelir. Mü’minler bu ibadetlerle Yüce Allah’ın rızasını kazanır, manevi mükâfatlara ulaşır, kötülüklerden korunmuş olur. Bu ibadetler, kişiyi mal ve servet sevgisine karşı aşırı düşkünlük, hırs, cimrilik, bencillik, kibir gibi kalbi hastalıklardan arındırırken, kalpte şefkat, merhamet, hayırseverlik, başkasını düşünmek gibi ulvi duyguların uyanmasına ve yerleşmesine vesile olur.
Aziz Mü’minler!
Kur’an bizden infak ruhuna ve paylaşım ahlakına sahip mü’minler olmamızı ister; mü’minin sadece kendisi için yaşamasını hoş görmez. Bu anlamda varlıklı olan Müslümanlar, toplumumuzdaki ihtiyaç sahiplerini gözetmeli, onlara yardım elini uzatma gayretinde olmalıdır. Zira zekât ve fitre, sadece zenginden fakire bir mal ve gelir transferi değil, bilakis sevgi, saygı ve güven akışıdır aynı zamanda.
Kıymetli Kardeşlerim!
İnsanların bu dünyada sahip oldukları servet ve diğer nimetlerin asıl sahibi Allah’tır. Bu sebeple malın ve servetin nereden geldiğini ve gerçekte kime ait olduğunu unutmamak gerekir. O halde geliniz, helal kazancımızın peşinden koşarken, fakirin hakkı olan, malın temizleyicisi ve bereketi olan zekât ve fitrelerimizi zamanı geldiğinde vermekten asla kaçınmayalım. Zekât vermeyenlerin Allah’ın rahmet ve bereketinden mahrum kalacaklarını bilelim. Zekâtımızı belirlenen yerlere ulaştırırken, insanları incitmemeye, onurlarını rencide etmemeye gayret edelim.
Hutbemi başta okuduğum âyet-i kerîmenin meâli ile bitirmek istiyorum: “Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.”[2]
-------------------------------------------------------------
[1] Buhârî, Mezâlim, 3; Buhârî, Edeb, 27.
[2] Bakara, 2: 277.