* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ramazan Bayramı 1  (Okunma sayısı 270 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ramazan Bayramı 1
« : Mayıs 23, 2020, 11:21:21 ÖS »
Ramazan Bayramı  1

Bizleri mübarek Ramazan bayramına eriştiren Yüce Rabbimize hamd ediyor, Efendimize salat ve selamlarımızı sunuyoruz.

Ramazan orucunun farz olduğu bildirilen ayette şöyle bir hatırlatmada bulunuluyor:[1]

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ. أَيَّاماً مَّعْدُودَاتٍ...

 Sayılı günlerin ömrü ise azdır, hiç farkında olmadan gelir geçer. Ramazan da öyle oldu, daha dün başlamış gibi bugün bitti. Bu rahmet ve mağfiret günlerini değerlendirenlere ne mutlu.

Değerli Müminler! Yüce dinimiz müminleri kardeşlik bağı ile birbirine bağlamıştır. Allah şöyle buyuruyor:[2]

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ...

 Bu kardeşlik her türlü dostluğun üstündedir. Efendimiz vefatından önce buna dikkatimizi çekmiştir. Ebu Said el-Hudri anlatıyor:

-Efendimiz (ölümle sonuçlanan hastalığında) hutbeye çıktılar ve:

-Allah kulunu, dünya nimetleriyle kendi katındakiler arasında muhayyer bıraktı. O da Allah’ın katındakileri seçti, buyurdu. Bu söz üzerine Hz. Ebubekir  ağlamaya başladı. Ben kendi kendime:

-Allah’ın bir kulu dünya ile kendi katındaki nimetler arasında muhayyer bırakmasında, o kulun da Allah katındaki nimetleri seçmesinde ne var ki, (Hz. Ebubekir’i kastederek) bu ihtiyarı ağlatıyor? diye düşündüm. Meğer, o dünya hayatı ile Allah katındaki nimetler arasında serbest bırakılan kul, Efendimizmiş, meğer Hz. Ebubekir hepimizin en bilgilisi imiş. (Tabii bu, Efendimizin aralarından ayrılığına işaret ediyordu. Bunu anlayan Hz.Ebu Bekir bunun için hemen ağlamaya başlamıştı.)  Efendimiz Hz. Ebubekir’i ağlar görünce:

-Ya Ebubekir, ağlama. Bana malı ve arkadaşlığı hususunda en cömert olanı, hiç şüphe yok ki, sensin. Ümmetimden birini kendime dost edinseydim, Ebubekir’i dost edinirdim, fakat İslam kardeşliği ve sevgisi şahsi dostluktan üstündür, buyurdu,[3] ve İslam’ın getirdiği kardeşliğin, her türlü kişisel dostlukların üstünde olduğuna dikkat çekti.

 

İlk İslam topluluğu Medine’de oluşmuştu. Bu topluluk, kardeşlik, birlik ve dayanışma temelleri üzerine kurulmuştur. Bu şehirde Evs ve Hazreç adlarında iki kabile vardı. Bu kabileler arasında çok eskilere dayanan düşmanlık mevcut idi. İslam’ın getirdiği kardeşlik, herkes gibi bu iki kabileyi de etkilemiş ve aralarındaki düşmanlığı yok ederek onları kardeş yapmıştı.

Gerçekten ilk müslümanlar, İslam’ın bütün emirlerini hayata geçirmişler, örnek gösterilecek bir toplum haline gelmişlerdi. Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret edince onun peşinden pek çok Mekkeli de Medine’ye gelmişti. Bunlar muhacir olarak anılırlar. Her şeylerini Mekke’de bırakarak gelmişler, beraberlerinde hiçbir şey getirmemişler, getirememişlerdi. Efendimiz Medineliler ile Muhacirleri kardeş ilan etmişti. Her Medineli bir muhaciri kardeş olarak kucaklamış ve malının yarısını ona vermişti. Tarihte bu kardeşliğin, böylesine bir yardımlaşma ve dayanışmanın bir eşi daha gösterilemez. İslam ahlakının temelini teşkil eden bir hadiste Efendimiz şöyle buyuruyor:[4]

عن أنس بن مالك قال: لا يؤمن أحدكم حتى يحب لأخيه ما يحب لنفسه.

Müslüman kardeşine karşı bu duyguyu taşımayan kimsenin, gerçek mümin olamayacağı ifade buyuruluyor. İlk müslümanlardan bunun çok örnekleri vardır. İşte bir iki örnek:

İbn Ömer anlatıyor:[5] -Efendimizin arkadaşlarından birine bir koyun hediye edilmişti. O:

-Kardeşim falan ve ailesi buna bizden daha fazla muhtaçtır dedi ve kendisine gelen hediye koyunu ona gönderdi. O da kendisinden daha çok muhtaç olduğunu sandığı bir başkasına gönderdi, derken koyun bu suretle tam yedi ev dolaştı ve sonunda ilk geldiği eve dönüp geldi. Bunun üzerine, onların bu davranışlarını öven şu ayet nazil oldu:

وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ وَلا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً ممَّا أُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ.

Bu konuda çarpıcı bir başka örnek de şudur: -Hz.Ebubekir zamanında Bizans’la yapılan ve Suriye’nin fethi ile sonuçlanan Yermük Savaşında, Huzeyfetü’l-Adevi şöyle diyor:

-Savaşın yapıldığı gün çok sıcak bir gündü. İkindi üstü savaş biraz gevşeyince silahımı attım, bir su kabı alarak savaş alanında yaralanan mücahitler arasına daldım. Yaralanıp yatanlarda derin bir sessizlik vardı. Derken bir inleme duydum, fakat bu sesin nereden geldiğini anlayamadım.      Sırayla okşadıklarımın hepsi ruhsuzdu ve şehit olmuştu. Meğer inleyen yaralı amcamın oğlu imiş. Hemen yanına geldim, birazı su getirdim içer misin? dedim. Gözü ile ver demek isterken, arkadan bir inleme sesi geldi. Amcamın oğlu, ona götür diye bana işaret etti. O yükselen sese koştum ki, ne göreyim As’ın oğlu Hişam. Tam ona suyu vermek üzere iken, bir başka hırıltı duydum. O durumda Hişam, ona ver, ben istemem dedi. O inleyeni epey aradım, nihayet buldum ama şehit olmuştu. Bari Hişam’ı bulayım, dedim fakat, o da Allah’ın rahmetine kavuşmuştu. O halde amcamın oğluna yetişeyim bari dedim ve koştum, ama o da şehadet şerbetini içmişti. Gösterdikleri bu örnek davranışları yüzünden hiç birisine suyum nasip olmadı.

Müslüman, kendisine reva gördüğünü din kardeşine de reva görecek, kendisi için hoşlanmadığı şeyi din kardeşine de yapmayacak, yapılmasını istemeyecektir. Efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor:[6]

عن ابن عمر: قال: المسلم أخو المسلم لا يظلمه ولا يُسْلمه، ومن كان فى حاجة أخيه كان الله فى حاجته، ومن فرَّج عن مسلم كربة فرج الله عنه بها كربة من كرَب يومِ القيامة ومن ستر مسلما ستره الله يوم القيامة.

Bir başka hadiste de şöyle buyuruluyor:[7]

عن أَبِى هريرة قال: إياكم والظن فإن الظن أكذب الحديث، ولا تجسسوا ولا تحسَّسوا ولا تنافسوا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا ولا تدابروا وكونوا عباد الله إخوانا كما أمركم الله تعالى: المسلم أخو المسلم، لا يظلمه ولا يخذله ولا يحقره. بحسب امرئ من الشر أن يحقر أخاه المسلم. كل المسلم على المسلم حرام ماله ودمه وعرضه. إن الله لا ينظر إلى صوركم وأَجسادكم ولكن ينظر إلى قلوبكم وأعمالكم. التقوى ههنا، التقوى ههنا، التقوى ههنا، ويشير إلى صدره. أََلا لا يبع بعضكم على بعض، وكونوا عباد الله إخوانا. ولا يحل لمسلم أن يهجر أخاه فوق ثلاث.

Efendimiz müslümanları tek vücut kabul etmekte ve şöyle buyurmaktadır:[8]

عن النعمان بن بشير قال: مثل المؤمنين فى توادِّهم وتراحُمهم وتعاطُفهم مثل الجسد إذا اشتكى منه عضو تداعَى له سائرُ الجسد بالسَّهر والحمَّى.

Toplumların varlığının devamını sağlayan en büyük kuvvet, hiç şüphe yok ki kardeşliktir, birlik ve beraberliktir. Bu gücü kaybeden toplumların varlığı çöker. Bunun içindir ki, yüce Kuran’da buyuruyor ki:[9]

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَاناً وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ.

Ayette ifade buyurulan Allah’ın ipi, Allah’a kavuşma ve onun rızasını kazanma sebebi olan vasıta demektir ki, Kuran’dır. Nitekim Efendimiz buyuruyor:[10]

كتاب الله هو حبل الله الممدود من السماء إلى الأرض.

 Kuran’a sarılanlar ve onun etrafında birleşenler doğru yolu bulur ve şaşırmaz. Çünkü o, apaçık bir nurdur, hikmet dolu bir kitaptır. Korkunç bir yolun kenarına çekilmiş olan bir ip, veya bir kuyuya düşmüş olanları çıkarmak için uzatılmış bir ip ve ona iyice tutunmuş bir toplum düşününüz. İşte o toplum, Kuran etrafında devamlı yükselen bir toplumun örneğini teşkil eder.

Toplumu oluşturan fertler birbirlerine sevgi ile yaklaşmalı ve kardeşçe kucaklaşmalıdırlar. Birbirlerine arka çevirmekten ve düşmanca yaklaşmaktan sakınmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki Allah’ın yardımı, toplum halinde yaşayan ve birbirlerine saygı duyanlaradır. Toplu halde kılınan bir namaza, yalnız başına kılınan bir namazdan yirmi yedi derece daha fazla sevap verileceği düşünülürse, toplum halinde olmanın önemi daha iyi anlaşılacaktır. Toplum güç kaynağıdır. Tefrika ve ayrılık ise zayıflık ve perişanlıktır. Nitekim Kuran’da buyuruluyor:[11]

وَأَطِيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ.

Merhum şair Mehmet Akif de ne güzel söylemiş:

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Millet olarak tarihteki başarılarımızı ve zaferlerimizi birlik ve kardeşliğe borçluyuz.

Değerli Müminler!

Allah müslümanlar arasındaki bu kardeşlik bağının güçlenmesi için çeşitli vesileler yaratmıştır. Bayramlar, bu vesilelerden bir tanesidir. Bayram günlerinde toplum şuuru bütünleşir, toplum fertleri birbiriyle kaynaşır ve kucaklaşır. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntıları içinde bunalan, bitkin ve yorgun hale gelen insanları bayramlar dinçleştirir, çalışma azim ve gayretlerini artırır.

Bayramlar toplum hayatında gerçekten seçkin yeri olan mübarek günlerdir. İnsan yalnız başına bayram yapamaz, yapsa bile bunun bir anlamı olmaz. Bayram toplum olarak kutlandığı takdirde bir anlam taşır.

Bayram Yükümlülükleri       

Bayram günleri, tatil günleri olmaktan öte, bize bir takım yükümlülükler yükleyen gündür. Bu yükümlülükleri yerine getirdiğimiz zaman, bayramın anlamını ruhumuzda daha çok hissetmiş olacağız.       

1. Bayram günlerinde önce, varlığımızın sebebi olan ve bizi her türlü fedakarlığa katlanarak büyüten, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, uyumayıp uyutan ve hayata hazırlayan şefkat ve merhametle üzerimizde titreyen anne ve babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalı, kırılan gönüllerini onarmalıyız.

Kuran, Allah’a ibadetten sonra ikinci derecede anne-babaya saygı gösterilmesini, iyilik yapılmasını emretmiş, onlara karşı öf demeyi dahi yasaklamıştır. Efendimize adamın biri şöyle sormuş:[12]

ما حق الوالدين على ولده؟ قال: هما جنتك ونارك.

Yani onları razı ve memnun edersen cennete girmeyi hak edersin, onların rızalarını ve dualarını almazsan cehenneme gidersin.

Değerli Müminler! Şu olay ne kadar da ilginçtir:[13]

عن عبد الله بن عمرو بن العاص قال: أقبل رجل الى النبى فقال: اُبايعك على الهجرة والجهاد اَبْتَغى الاجر من الله تعالى. فقال: هل لك من والديك أحدٌ حىٌّ؟ قال: نعم بل كلاهما. قال: فتَبتغى الاجر من الله تعالى؟ قال: نعم. قال: فارجع الى والديك فأحسِنْ صحبتَهما.

Beni Seleme kabilesinden bir adam Efendimize gelir ve sorar: -Ey Allah’ın Rasulü, anne ve babamın ölümlerinden sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? Efendimiz:

-Evet, onlar için mağfiret dilemek, vasiyetlerini ve taahhütlerini yerine getirmek, yakınlığı onlar vasıtası ile olan (amca, hala, teyze gibi) kimseleri ziyaret etmek ve onların dostlarına ikramda bulunmaktır buyurdu.[14]

İşte bayramı fırsat bilip anne ve babamızın rızalarını almalı, onlar hayatta değillerse onlar vasıtasıyla yakınlığı olan kimseleri ziyaret etmeli, yoksul olanlarına yardımda bulunulmalıdır.

2. Akraba ve komşularla tebrikleşerek karşılıklı sevgi ve saygı duygularımızı aktarmalı, muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmalıyız.

3. Karşılaştığımız herkese selam vermeli, tanıdığımız ve tanımadığımız herkesin bayramını kutlamalıyız.         

4. Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunarak, iyileşmeleri hususunda gerekli olan yardımı yapmaya hazır olduğumuzu bildirmeliyiz.

5. Yetimler ve kimsesiz çocuklara şefkat dolu duygularımızı aktarmalı, onlara ana-babalarının yokluğunu hissettirmemeye çalışmalıyız.

6. Dargın olduğumuz kimselerle bayramı fırsat bilip barışmalı, tanıdıklarımızdan küs olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız.                                                                                                                Bakınız Efendimiz ne buyuruyor:[15]

عن أبى هريرة قال: ...ولا يحل لمسلم أن يهجر أخاه فوق ثلاث.

7. Ölülerimizi hayırla yad etmeliyiz. Mübarek bayramlarda güzel bir geleneğimiz vardır. O da bu günlerde mezarları ziyaret etmek ve onlara hayır duada bulunmak, ruhları için yoksullara ve kimsesizlere sadaka vermek.

Efendimiz, ilk zamanlarda kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı. Bunun sebebi şu idi: İslam’ın en belirgin özelliği tevhittir. Yani bir olan Allah’a inanmak ve yalnız ona ibadet etmek. Allah’a gösterilen saygı ve tazimin bir benzerini başkasına göstermek ise tevhit inancına aykırıdır.

İslam’dan önce Arap Yarımadasında putlara tapılıyor, mezarlara secde ediliyor ve onlardan yardım isteniyordu. Allah’ı bir bilmek ve yalnız ona ibadet etmek ve ondan yardım istemekten ibaret olan İslam dinini yeni kabul etmiş olan insanlar, önceki bu çok hatalı olan alışkanlıklarını İslam’a da aktarabilirler ve böylece tevhit inancını bozarlar endişesiyle Efendimiz kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı.

İslam’ı ve onun tevhit inancına verdiği önem iyice kavrandıktan sonra yasak kaldırılmış ve Efendimiz konuyla ilgili şöyle buyurmuştur:[16]

عن بريْدةَ قال: كنت نهيتكم عن زيارة القبور فزوروها. فإنها تذكِّركم الأخرة.

Efendimiz her yıl Uhut şehitlerini, ara sıra da Medine’deki Baki mezarlığını ziyarette bulunup dua ederdi.

Hz. Aişe de kardeşi Abdurrahman’ın mezarını ziyaret ederdi. Bir defasında kabir ziyaretinden dönüyordu. Kendisine: -Ey Müminlerin Annesi, nereden geliyorsunuz? diye sorulmuş, Hz. Aişe:       

-Kardeşim Abdurrahman’ın kabrini ziyaret ettim, oradan geliyorum, dedi. Kendisine:         

-Efendimiz kabirleri ziyareti yasaklamadı mı? diye sorulmuş. O:

-Evet, vakti ile yasaklamıştı, fakat sonra ziyaret edilmesini tavsiye etti, diye cevap vermiştir.[17]

Efendimizin ve ashabın kabir ziyareti yapmış olmaları bizim için örnektir.

Kabirleri ziyaret ederek ölülerim için dua etmemiz ve onlar için Allah’tan af ve mağfiret dilememiz, hem ölüler için hem de hayattakilerin ölümü hatırlayarak kendilerine çeki düzen vermeleri için yararlıdır. İşte bayramlarda ölüleri de ziyaret ederek onlara dua etmemiz güzel bir İslami gelenektir, bunu da yapmalıyız.

Bütün bunlar toplumu oluşturan fertleri, birbirleriyle kaynaştırarak milli birlik ve bütünlüğün sağlanmasında etkili olur. Böyle Allah’a karşı görevlerini kusursuz yapmaya çalışan, birbirini seven, sayan ve birbirinin haklarını gözeten kimseleri Allah’ın rahmeti kuşatır. Çünkü Allah sonsuz rahmet sahibidir.

Bu duygularla hepinizin bayramını kutluyor, daha nice bayramlara sağlıkla bizi eriştirmesini, bu mutlu bayramın aziz milletimiz için kardeşliğe, birlik ve bütünlüğe, refah ve mutluluğa vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Amin.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Bakara, 2/183-184.

[2] Hucurat, 49/10.

[3] Buhari, Salat, 80; Müslim, Fedailu’s-Sahabe, 1.

[4] Buhari, İman, 7; Müslim, İman, 17.

[5] Hakim, Müstedrek, 2, 484. (Ayet, 59/9)

[6] Buhari, Mezalim, 3; Müslim, Birr, 15.

[7] Müslim, Birr, 10.

[8] Müslim, Birr, 17.

[9] Al-i İmran, 3/103.

[10] Tirmizi, Menakıb, 31; Müsned, 3, 14, 17, 26, 59.

[11] Enfal, 8/46.

[12] İbn Mace, Edeb, 1.

[13] Müslim, Birr, 1.

[14] Ebu Davud, Edeb, 129.

[15] Müslim, Birr, 8.

[16] Müslim, Cenaiz, 36; Tirmizi, Cenaiz, 60; Ebu Davud, Cenaiz, 80; İbn Mace, Cenaiz, 47, Nesai, Cenaiz, 4

[17] Tecridi Sarih Tercümesi, 4, 374.

 


* BENZER KONULAR

Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]