Ramazan ve sorumluluk bilincimiz
Yeni bir Ramazan ayına daha giriyoruz. Rabbim hayırlı, bereketli ve mübarek eylesin. Ümmet-i Muhammed’in kurtuluşuna vesile kılsın. İki cihan saadetimize vesile olsun.
Böyle bir durumda ibadet ve kulluk mevsimi olan Ramazan ayına girerken nefis muhasebesi yapmak, hepimiz için bir sorumluluk ve görev.
Mutlaka başımıza gelen felaketlere karşı bir takım çözüm yolları aramak durumundayız. Gerekli bütün önlemleri aldıktan sonra tevekkül etmemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız
Ramazan, hayatımızın bu güne kadarki seyrini hesaba çekmemize ve bundan sonraki bölümü için de salih amellerimizi ve hasenatımızı artırma bilincini kazanmamız için bir fırsattır.
NİMET, EMANET, SORUMLULUK
Müslüman’ın önemli özelliği sorumluluk sahibi olmasıdır.
Dünya; “nimet, emanet, sorumluluk” dengesi üzerine kuruludur. Mümine nimetler, emanet olarak verilmiştir. O, bunların kullanımından sorumludur.
Nefsimize karşı sorumluluklarımız ve görevlerimiz vardır. Sağlığımız, kişiliğimiz, zamanımız emanettir.
Rabbimize karşı sorumluluklarımız, kulluk görevlerimiz vardır. İbadet ve taat ile yükümlü olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
Esasen insanın sorumluluk bilinci; Allah’a karşı, bitkilere, canlı ve cansız varlıklara karşı sorumlulukları şeklinde tanımlanır. İşte bunun için çevreye zarar vermez, doğayı korur, bitkilere saygılıdır. Dünyada hiçbir şeyin sebepsiz yere yaratılmadığını bilir ve hepsine karşı da sorumluluk bilinciyle hareket eder.
İnsan sorumluluk bilinci ile hareket ettiği zaman gerçek anlamda hayatın, hayatta var olmanın hakikatini, anlamını da keşfetmiş olur. Zira “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyip bencilce bir hayat sürmek İslam’ın ruhuna aykırıdır.
Sorumsuzluk (bananecilik) hastalığına tutulmuş modern insanın hatalarının bir bakıma sonucu olan, musibetlerin ve belaların bir imtihan vesilesi olarak Allah’ın hikmetine mebni olduğunu idrak etme sorumluluğunu göstermek durumundayız.
Dünyamızı cennete çevirmeden, ahiret saadetinin mümkün olamayacağını anlamak durumundayız.