Ramazan ve Oruç
Hicrî kamerî ayların dokuzuncusu olan Ramazan diğer 11 ayın da sultanıdır. Ramazanı sultan yapan yegâne âmil de hiç şüphesiz KUR’AN’dır. Bu sebeple Ramazan’a Kur’an penceresinden bakmak lazım. Kur’an’ın doğduğu ay olduğu için, bir başka ifade ile içine Kur’an indiği için sultan olmuş. Buradan şu da anlaşılır. Yüreğine ve hayatına Kur’an’ın indiği kişi sultan olur.
Kur’an’da adı geçen tek ay Ramazan’dır.(Bakara 2/185) Bu ayette Kur’an’ın Ramazan’da indirildiği(indirilmeye başlandığı) vurgulandıktan sonra “sizden her kim bu aya ulaşırsa ORUÇ TUTSUN” denilmektedir. Demek ki bu ay meşru mazeretler dışında mutlaka oruçla geçirilecek. Rabbimiz Kur’an’ın doğduğu ayı oruç tutturarak kutlatıyor bize.
Oruç kelimesi Farsça olup Arapçası savm-sıyamdır ki İMSÂK manasına gelir. İmsak ise TUTMAK demektir. Demek ki oruç sırf TUTMAKTIR. Oruç kendini tutmaktır. Oruç günahlara karşı sıkı tutunmaktır.
İşte orucu mideye değil de tüm organlarımıza tutturursak oruçtan beklenen fayda sağlanacaktır. Bunun için Ramazan’da, sakız çiğnemek orucu bozar mı, denize girmek veya duş almak orucu bozar mı diye sormak yerine yalan konuşmak, gıybet etmek, harama bakmak orucu bozar mı diye daha ciddi sorular sormak lazım.
O zaman geliniz bu Ramazan imsaktan iftara kadar midemize oruç tuttururken aynı zamanda kalbimize, dilimize, gözümüze, kulağımıza ve elimizden parmak uçlarımıza kadar tüm organlarımıza oruç tutturalım. İmam Gazali(1058-1111) böyle bir oruca “Salihlerin orucu” der. Yine Süfyan es Sevri(715-778) “Gıybet orucu bozar” der mesela.
Efendimiz(sav) de bu hususa dair şöyle der: “Bir kimse yalan konuşmayı ve onunla amel etmeyi bırakmadıkça, Allah’ın o kimsenin aç ve susuz kalmasına ihtiyacı yoktur.”(Buhari, R.Salihin H.No: 1244)
Diğer taraftan Ramazan ayını festival ya da semirme ayı gibi görmek bir Müslümana yakışmaz. Bunu şunun için söylüyorum. Ramazan öncesi basın yayın vasıtalarında Ramazan’a dair haberlerin içeriğine bakınca ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Haberlerin öyle bir veriliş tarzı var ki meselâ gayri müslim birisi bu haberlere baksa her halde şu kanaate varır: Şu Müslümanların kutsal ayı Ramazan semirme ayı olsa gerek!
Bütün bunlar arasında Ramazan’ın Kur’an ayı olduğu gerçeği kaynayıp gidiyor. Ramazan’a hazırlıklarımız da maalesef mide merkezli oluyor. Börek, çörek, makarna, pastırma sucuk…vs. Hani Ramazan az yeme ayı idi. Hani Ramazan TUTMA ayı idi. Bu durumda Kur’an Ramazan’ın neresinde bulunuyor? Ya da 30 günlük Ramazan’da Kur’an’a dair net bir programımız var mı?
Özetle söyleyelim: Gelin bu Ramazan rutin dışına çıkalım. Orucumuz hayatı kuşatıcı olsun. Orucu sadece mideye değil tüm organlarımıza tutturalım Ve en önemlisi 30 günlük bir Kur’an programı yapalım. Seçeceğimiz bir veya birkaç sureyi bir veya birkaç tefsirden okuyarak anlamaya gayret gösterelim.