Ramazan-ı Şerif’te Ötelere Seyahat
Bugün Ramazan-ı Şerif’in ilk günü ve sadece Allah’ın rızasını kazanmak için oruç tutuyoruz hamdolsun.
Bakara Sûresinin 183. ayeti, orucun amacını ve hikmetini “ittikâ” yani ‘takvâya ermek’ olarak açıklar:
“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı; tâ ki takvâya eresiniz.”
İslâm ıstılahında ittikâ/takvâ; iman edip emir ve yasaklarına uyarak Allah’a karşı gelmekten sakınmak, dünya ve ahirette insana zarar verecek, ilahi azaba sebep olabilecek inanç, söz, fiil ve davranışlardan ve her türlü günahtan korunmak, daha genel anlamda Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanmak demektir.
Ayrıca takvâ kavramı iman, ihsan, ihlas, ibadet, itaat, salih amel, birr ve adalet gibi kavramların ifade ettiği bütün manaları içerir. Dolayısıyla oruç, takvanın içerdiği bütün bu erdemleri kuşanmayı amaçlar.
Tevbe Suresinin 112. ayeti tövbe eden, ibâdet eden, hamdeden, seyahat eden (oruç tutan), rükû ve secde eden, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan ve Allah’ın çizdiği sınırları koruyan müminleri müjdeler. Ayetteki “sâihûn” ve Tahrim Suresinin 5. ayetindeki “sâihât” kelimeleri ‘oruç tutan erkek ve kadınlar’ diye anlaşılmışsa da, İslâm uğrunda (ilim öğrenmek, dini yaymak, cihad etmek için) seyahat edenler ve zulüm ve kötülüklerin egemen olduğu diyar ve ortamları terk etmek için hicret edenler olarak da anlaşılmıştır. Bu kelimelerin ‘seyahat’ ve mecazen ‘oruç’ anlamlarını birleştiren Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ise, “Seyahat bir bedeni riyazet olduğu gibi, oruç da bir ruhi riyazet ve seyahattir” diyerek şu yorumu yapar: ‘Seyahat, insanın görmediği, bilmediği birtakım şeylerle karşılaşmasına vesile olan bir dış dünya yolculuğudur. Bunun gibi, oruç da insanın kendi iç dünyasında gizli kalmış birtakım özeliklerin tanınmasına, mülk ve melekût âleminin birtakım sırlarına vakıf olmasına vesile olur.’(Hak Dini Kur’ân Dili)
“Ötelere seyahat” diye isimlendirdiğimiz (Bak: Abdullah Yıldız, Oruç Ötelere Seyahat, Pınar Yayınları, 2011) bu derunî yolculukta rehberimiz ise Kur’ân’dır. Ramazan ayında inen vahyin kılavuzluğunda ötelere kanatlanan oruçlu bedenler böylece prangalarından kurtulup gerçek özgürlüğe ererler.
“Ramazan ayı ki, Kur’an insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak onda indirildi…” (Bakara, 2/185)
O halde, “Kur’ân Ayı” olan Şehr-i Ramazan’da Kur’ân-ı Kerim’i düşünüp anlayarak okumalı ve hem yapıp ettiklerimizin hem de yapmayıp etmediklerimizin sağlamasını vahyin ışığında gerçekleştirmeliyiz.
Oruçlarımızı sadece “mide orucu” değil, dil, göz, kulak ve kalp orucu olarak da tutmalı; bütün bedenimizi ve benliğimizi kötülüklerden korumalı, günah kirlerinden arındırmalı; hayatımıza, söylem ve eylemlerimize, iş ve ilişkilerimize, gönül ve ruh dünyamıza Kur’ân’ın ve orucun damgasını vurmalıyız.
Peygamber Efendimizin (sa) oruç ve namaza dair şu uyarılarını hep göz önünde tutmalıyız:
“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.” (Buhârî, Savm 8, Edeb 51)
“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Nice namaz kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan sadece yorgunluktur.” (İbn Mâce, Sıyâm 21)
Ancak, bilinçli bir şekilde oruç tutar ve şu tavsiyelere uyarsak, orucumuz bizi şerlerden koruyacaktır:
“Oruç, sahibini koruyan bir kalkandır. Oruçlu kimse saygısızlık yapmasın, ahlaksızca konuşmasın. Eğer birisi kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, ‘Ben oruçluyum, ben oruçluyum’ desin, Ona bulaşmasın.” (Buhari, Savm 9; Müslim, Siyam 163)
Peygamberimizin (sa) şu güzel müjdeleriyle umutlanmalı ve orucu gereği gibi tutmalıyız:
“Kim Allah’a inanarak ve karşılığını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman 28)
Buhari ve Müslim’de geçen bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (sa), Yüce Allah’ın (cc); “Oruçlu yemesini içmesini ve şehvetini sırf benim için terk ediyor. Bu nedenle onun mükâfatını ben vereceğim…” buyurduğunu beyan eder (Buhari, Savm 3; Müslim, Siyam 164).
Takvayı kuşanıp ötelere kanatlanmamıza medar olacak oruçlar duasıyla…