Ramazan ve Sorumluluk Bilincimiz
Yeni bir Ramazan ayına daha giriyoruz. Rabbim hayırlı, bereketli ve mübarek eylesin. Ümmet-i Muhammed’in kurtuluşuna vesile kılsın. İki cihan saadetimize vesile olsun.
Ramazan aynı, ama değişmeyen şey İslam âleminin durumu. Yeryüzü Müslümanlar için hâlâ kan gölü. Savaşlar, açlık, kıtlık, terör ve gözyaşı dinmiş değil. Son günlerde de küresel çapta virüs, tüm dünyanın üzerine karabasan gibi çöktü.
Böyle bir durumda ibadet ve kulluk mevsimi olan Ramazan ayına girerken nefis muhasebesi yapmak, hepimiz için bir sorumluluk ve görev.
Mutlaka başımıza gelen felaketlere karşı bir takım çözüm yolları aramak durumundayız. Gerekli bütün önlemleri aldıktan sonra tevekkül etmemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Bu noktada ülke yöneticileri buna yönelik çözümler üretir ve bir takım politikalar geliştirir.
Bu yıl Ramazan ayının Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “Ramazan ve Sorumluluk Bilinci” temasının belirlenmiş olması gayet isabetli olmuştur. Böylece Ramazan’ın manevi ikliminin bizlere kazandıracağı en büyük hasletlerden biri de şüphesiz insanın çevresine, kendisine, ailesine ve topluma karşı geliştirebileceği sorumluluk duygusudur. Ramazan, hayatımızın bu güne kadarki seyrini hesaba çekmemize ve bundan sonraki bölümü için de salih amellerimizi ve hasenatımızı artırma bilincini kazanmamız için bir fırsattır.
NİMET, EMANET, SORUMLULUK
Müslüman’ın önemli özelliği sorumluluk sahibi olmasıdır.
Dünya; “nimet, emanet, sorumluluk” dengesi üzerine kuruludur. Mümine nimetler, emanet olarak verilmiştir. O, bunların kullanımından sorumludur.
Nefsimize karşı sorumluluklarımız ve görevlerimiz vardır. Sağlığımız, kişiliğimiz, zamanımız emanettir.
Rabbimize karşı sorumluluklarımız, kulluk görevlerimiz vardır. İbadet ve taat ile yükümlü olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
Esasen insanın sorumluluk bilinci; Allah’a karşı, bitkilere, canlı ve cansız varlıklara karşı sorumlulukları şeklinde tanımlanır. İşte bunun için çevreye zarar vermez, doğayı korur, bitkilere saygılıdır. Dünyada hiçbir şeyin sebepsiz yere yaratılmadığını bilir ve hepsine karşı da sorumluluk bilinciyle hareket eder.
İnsan sorumluluk bilinci ile hareket ettiği zaman gerçek anlamda hayatın, hayatta var olmanın hakikatini, anlamını da keşfetmiş olur. Zira “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyip bencilce bir hayat sürmek İslam’ın ruhuna aykırıdır.
Sorumsuzluk (bananecilik) hastalığına tutulmuş modern insanın hatalarının bir bakıma sonucu olan, musibetlerin ve belaların bir imtihan vesilesi olarak Allah’ın hikmetine mebni olduğunu idrak etme sorumluluğunu göstermek durumundayız.
Dünyamızı cennete çevirmeden, ahiret saadetinin mümkün olamayacağını anlamak durumundayız.
İnsan bilmelidir ki Yüce Allah kendisine hizmet etmesi için kendi kudretiyle yarattığı, yönettiği ve her daim kontrol altında tuttuğu âlemdeki varlıkların hepsini insanın emrine vermiş ve istifadesine sunmuştur.
İnsan da nimet ve emanet olarak aldığı bu âlem ve içindeki varlıklara karşı davranışlarıyla, yapıp ettiklerinden sorumludur.
Kur’an ve oruç ayı olan bu müstesna zaman dilimini, bir daha yaşama imkânımız olmayacakmışçasına bütün samimiyetimizle idrak etmeliyiz.
Bu yolda Yüce Mevla’mızın bizlere güç ve takat vermesini niyaz ediyor, hastalarımıza şifa ve bu salgında her türlü cefaya katlanan çalışanlarımıza ve evlerinde adeta kara bahtını omuzlanmış bekleyen halkımıza sabır ve metanet, yeryüzünün her bir köşesine barış, kardeşlik ve huzur diliyorum.
Sorumluluk bilinciyle; hayırlı Ramazan’lar…