Ramazan’ın Hayrına Varmak İçin
Ramazan-ı Şerife kavuşanlara Rabbim hayırlı ve bereketli bir oruç ibadeti nasip eylesin.
Bu yıl Ramazan’a kavuşmak umuduyla yaşayan nice insanlarımız, ahirete yolcu edildi. İman ile gidenlere ne mutlu!
Ramazan-ı Şerifin hayrına varmak için bir aylık hasat mevsimini bereketle tamamlamak isteyen her insanımız önceliğini ibadete verecektir.
Yalnız aman şöyle anlaşılmasın. İslam fıkhı üzerine yazmaktan ve konuşmaktan korkarım. Sanki ibadetin önceliği sadece Ramazan’a aitmiş gibi algılanmasın.
Görüldüğü gibi daha yazının başında, yanlış anlaşılmamak için sözlerimizi tashihe muhtaç hale geldik.
“Bunun sebebi nedir” diye soracak olursanız. Maalesef güzelim İslam dini hususunda özellikle sosyal medyada ve medyada o kadar çok bilge (!) var ki, fetvalar fırtınası içerisinde boğulmakta ve bir türlü şarampolden çıkamamaktayız. Geçelim.
Rivayete göre İbrahim Ethem’e “Allah ile aran nasıl” diye sorulur. Mübarek sanki bugünleri tarif etmiş gibidir. Demek ki, o zamanlar da böyleymiş. Şöyle söyler:
-“Dinimizden parça koparıp dünyamızı yamıyoruz. Neticede dünyanın yırtığı bitmiyor ama ahirette de yamayacak parça kalmıyor”.
Bu ifadenin bir de şu hali vardır. Necip Fazıl’a atfederler ama doğru değildir.
Buraya kadar Ramazan-ı Şerifi anlam ve manasınca yaşamak isteyenler için diye kabul edelim. Esas önemli kısma geçelim.
Bilirsiniz Müslümanların hakiki şeytanla bir problemi yoktur. Onu hallederler, lakin esas şeytana kulluk eden kimselerle baş etmek zordur.
Onların da genelde buluştuğu yerler bellidir. Sosyal medyanın her türlüsüyle birlikte, siyaset, ticaret, kültür ve sanat ambalajı altında yuvalanıp; İslami hususlarda genlerinin gereğini yaparak, sürekli fitne ve fesat kusmaktadırlar.
İşte en azından Ramazan ayı boyunca bu güruhun; fitne-fesat ve iftiralarından uzak durup, söylediklerini paylaşmayarak, yaymayarak veya cevap vermeyerek, “oruçluyum” sabrıyla iç âlemimize yolculuk edebiliriz.
İnkârı ve şirki seçerek hayat biçimi haline getirmiş kişilere ancak Allah hidayet edebilir, kulların yapacağı bir şey yoktur.
Bu sebeple bunlardan uzak durmak, insanın kendisine ve inancına olan saygısının bir gereğidir. Kimdir bunlar ve nasıl bir ruh halleri vardır? Kısaca şöyle tarif edilebilir:
Allah’ın varlığı ve birliği hususunda şüphe içindedirler. Vahyi öteleyerek aklı ve beşeri kaynakları önemserler ama ölünce de cenaze namazlarının kılınmasını isterler.
İnsanın mana boyutundan habersizdirler, amaçları dünya hayatıyla sınırlıdır. Dini değerleri bir türlü kabullenemezler.
Böyleleri, içinde yaşadıkları toplumu kabullenemediklerinden kimlik ve kişilik kaybı yaşarlar. Kayıplarını da inkâr ve şirkle örtmeye çalışırlar.
Dinden uzaklaşmayı, dine uzak durmayı çağdaşlık bilirler. Şirk ve isyan içinde boğulduklarını göremezler. Ramazan’ın hayrına varmak için bunlardan uzak duralım.