Sorumluluklarimiz ve Ramazan
Recep, şaban ve ramazan. Üç aylar, rahmet ve bereket mevsimi olarak birbiri ardınca gelen ahiret kazanımlarının müjdesi. Ramazan, iki ay boyunca iyilikleri çoğaltarak sevapları artırarak hazırlık yaptığımız ahiret hayatını derinden hissettiren gönül zenginliği, nefis muhasebesi.
Ramazan, rahmet ve bereketin yaşandığı aynı zamanda Müslüman’a istikamet sağlayan bir medeniyetin de adıdır. Ramazan bir medeniyettir; insanın insanla imtihan olduğunu, insanın insanla ahiret hayatını kurtaracağını öğreten bir medeniyet. Her yıl yenilenen kardeşliğin, yardımlaşmanın, dayanışmanın sembolü bir medeniyet.
Allah Resulü (s.a.s.) bu medeniyeti şöyle izah eder:
“Ramazan ayı size bereketiyle geldi, Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, o ayda duaları kabul eder. Allah Teâlâ sizin (ramazan ayındaki ibadet ve hayır konusunda) birbirinizle yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O hâlde iyilik ve hayırdan yana Allah Teâlâ’ya kendinizi gösterin.
Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir.” (Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, III, 344)
Bu beyan aynı zamanda bize geçmiş ve gelecek perspektifi çizer, geçmişe pişmanlık ve af, geleceğe hayır ve hasenat ile birikimin kazancını müjdeler.
Ramazan, insanlığa rahmet, aileye berekettir
Ramazan bereketiyle gelir, toplumsal beraberliğe fırsatlar sunar. İftar sofralarımızdan hayır paketlerimize, bayramlıklarımızdan fitrelere farklı imkânlara kapı aralanır. Peygamber Efendimiz “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm, 82) buyururken kapılardan birine işaret etmektedir. Bugün dünyanın yaşadığı salgından ülkemizin de etkilendiği gerçeğini göz önünde bulundurmak zorundayız. Dolayısıyla oruçluya vereceğimiz iftar yemeklerini onların kendi evlerinde iyilik sofraları olarak kurmalı bu zor günler geçene kadar ramazanda da sosyal mesafe kuralını uygulamalıyız. Yoksula İhsan ve ikramları ulaştırmak, yaşlıya kol kanat olmak, yetimin yüzünü güldürmek, kimsesize kimse olmak, toplumsal dayanışmaya katkıda bulunmak için ramazan ayı bir fırsattır. Allah Resulü bu ayda cennet kapılarının açıldığını, cehennem kapılarının kapandığını, şeytanların bağlandığını buyururken bizler de toplumda suç oranının azaldığı bir huzur dönemine şahit oluruz.
Zamanlar içinde ramazan, aile olduğumuzu en çok hissettiğimiz anlardır. Bu aya hazırlık günler öncesinde yaşanan telaşlarla başlar. Yufkalar açılır, erişteler kesilir, tatlılar daha sonra şerbetlenmek üzere pişirilir. İftarın, sahurun, yapılacak diğer hayırların planları yapılır. Tüm bu tatlı çabalar ev halkını birbirine yakınlaştırır. Hiç olmadığımız kadar birlikte oluruz sofralarda, birbirini sahura kaldıran komşular oluruz, ışığımız gözetlenir kalktık mı sahura diye. En çok da çocuklar için bir heyecandır iftar ve sahur.
Birbirimizi arar, hâl hatır sorarız. Uzun zamandır ihmal ettiğimiz akrabalık bağlarına can gelir bu ayda.
Kalpler oruç ve namazla huzur bulurken kırılan gönüller af ve İhsan ile hayat bulur.
Ramazan, aile fertlerine disiplinli çalışma ve istikamet kazandırır
Ramazan, öncelikle niyet kavramını öğretir çocuklarımıza. Niyet dünya hayatının yönünü belirler. Niyet eylemin nedenli- ği, niçinliğidir.
O nedenle “Niyet hayır akıbet hayırdır” deriz. Her eylemin başlangıcıyla bitişi arasındaki bu ilişki, insanın dünyası ve ahiretiyle olan ilişkisi gibidir.
Ramazan oruca niyetle başlar ve bayramın af müjdesiyle sona erer.
Aile, eğitimin başladığı en önemli kurumdur. İnancın, ibadetin ve davranışların yaşanılan örnekliklerle aktarılacağı yerdir. Ailede ramazanın hayra, iyiliklere, iradeyi sağlamlaştırmaya, ahiret hazırlığına bir niyet olduğu anne ve babanın örnekliğiyle öğretilir. Çocuklar ramazan için niyetin sadece açlık ve bedensel hazlardan uzak kalmak olmadığını büyüklerinin davranışlarından öğrenecektir.
Uzun süren küslüklere son verildiğini, ihmal edilen ibadetlere coşku geldiğini, unutulan değerlerin gün yüzüne çıktığını ailelerimizde göreceğiz. İşte bu kazanımlar, insanlarla güzel geçinmeye, eylemlerimizde Allah’ın razı olduklarına yönelmeye vesile olarak ahiret istikametini de çizecektir. Yılın diğer zamanlarında da korumamız gereken bu erdemler bizi dünyada mamur, ahirette mesut edecektir.
Ramazan ayında oruçla başlayan bir disiplin ve planlama girer aile hayatımıza. Hiç olunmadığı kadar düzen başlar bu ayda. İftar ve sahur için imsakiyeler hazırlanmıştır. Bütün ev halkı artık aynı saatte sofradadır. Birlikte olmanın güzelliği, iftarı beklemenin heyecanıyla karışır. Oruç kendisine farz olmamış çocuklar, hastalıkları nedeniyle oruç tutamayan büyükler de iftara saatler kala dokunmazlar yiyeceğe içeceğe. Bu, aile olmanın kazandırdığı bir aidiyettir. Tutulan oruca saygı kadar tutanlarla beraberliğe verilen anlamdır. Zamanı en çok bu ayda yakından hissederiz. Ramazan, günü planlayan Allah’ın işlerimizi, derslerimizi, oyun saatlerimizi de bir plan ve ölçü içerisinde yapmamızı istediğini öğretir.
Ramazan, ailede irade terbiyesi, davranış muhasebesi öğretir
Ramazan bir irade eğitimidir. Çocuğun oruçla yaşadığı açlık ve susuzluk, bir irade eğitimi olarak ona haramlara karşı direnç kazandıracaktır. Aynı şekilde istediği her şeyin istediği her an olamayacağını bilir. Sırasını ve zamanını beklemeyi, sahip olamadığında sabrı ve teslimiyeti öğrenir.
Anne, evlerinin ekmeğini alırken yaşlı komşuları için de bir ekmek almasını istediğinde çocuk komşuluğu, büyüklere iyiliği yaşayacak ve öğretecektir. Kazancını başkalarıyla paylaşırken ihtiyacı olanınyanında olmayı görecektir. Dayanışma, yardımlaşma gibi kavramlar öğretilirken iyiliğin karşılığını sevap olarak ifade ederiz. Nedir sevap? Niye kazanmak isteriz?
Kültürümüzde günahın karşıtıdır sevap. Rabbimizin rızasını kazanmaktır. Ramazan, sevapların biriktirildiği bir kumbara gibidir. Çocuklarımıza bu kumbaranın harcamayerinin ahiret olduğunu biriktirdiklerimizden kat kat fazlasını harcayabileceğimizi öğretiriz. Burada önemli olan bütün bu iyilikleri yapmanın insan olmanın bir gereği olduğunu vurgulamaktır.
Müslüman’ı ahiret kazancına ulaştıracak temel nokta yaratılış misyonudur. Elbette ki ahiret hayatının ödül ve cezaları, müjdeci ve caydırıcı yönüyle etkili olacaktır. Ancak bir çocuğun ve bir gencin dünyasına kazandırmak istediğimiz en önemli ilişki, Rabbiyle kuracağı ilişkidir. O’nunla yakınlığı ve O’na aidiyeti rızasını kazanmak, rahmetinden uzak kalmak endişesiyle oluşacaktır. Bu nedenle aile fertlerinin kulluk bilinci korkuya değil sevgiye ve rahmete dayalı olmalıdır.
Peygamber Efendimiz, niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek ramazan orucu tutan kişinin geçmiş günahlarının affolunacağını ifade etmiştir.
Neden günahların affını, hataların örtülmesini isteriz? Elbette ki ahiret kaygısındandır. Bu kaygı, Allah’ı razı etmek sonsuz hayatı O’nu sevenlerle geçirebilmek arzusundandır. Ailece yaşanan ramazan da bir ahiret azığıdır. Yediğin değil yedirdiğin, aldığın değil dağıttığınla hazırlanan bir azık. Zekât ve sadaka bu ayda daha bir özenle hesaplanır ve dağıtılır. Aile büyükleri bu ihsanı çocuklarıyla yaşamalıdır. Bu davranışlarla, kazandıklarımızda bize ait olmayan payın sahiplerine verileceği, verilmediği takdirde ahirette hesaba çekileceği öğretilir.
Çocuklarımız ramazan kumbarasının sevaplarla olduğu kadar af ve mağfiretle de doldurulması gerektiğini öğrenmelidir. Affetmenin hayatımıza kattığı anlamı en kolay ebeveyn-çocuk ilişkisinde görürüz. Nebevi öğretide insanlarla yaşadığımız olumsuzlukları affedebilmenin karşılığında Allah’ın bizleri affedebileceğini görürüz. Kardeşimizin yaptığı hatayı affetmek, arkadaşımızın bizimle alay etmesinde onu uyarmak bize düşen sorumluluktur.
Bilmeliyiz ki ramazan, başkalarının kusurlarının peşine düşmemeyi, kendi eksiklerimizi tamamlamayı öğretecektir. İnsanlara karşı yaptığımız davranışlar ve bize yapılan davranışlar bir hesaplaşmayı doğuruyorsa Allah’a karşı yaptıklarımız da O’nun tarafından hesaba çekilecektir.
Peygamber Efendimiz, ramazan ayında iyiliklerimize mükâfatın kat kat olacağını müjdelerken hesap günü gelmeden kendimizi hesaba çekme konusunda da bizleri uyarmaktadır.
Ramazanla yoğunlaşan sorumluluk bilinci ümitleri yeşertir, hayatı kolaylaştırır
İnsan hayatı çeşitli mücadelelere sahne olur. Bazen sevinç yaşanırken bazen de hüzün sarar dünyamızı.
Korku ve kaygıyla beraber umut ve müjdenin birlikte yaşandığı bu manevi mevsim diliminde yaşadığımız sağlık endişelerinin alınması gerekli tedbirler ve uygulanması zaruri kurallarla üstesinden gelinecektir. Bizi ibadetlerle, hayır ve hasenatla karşılayan ramazan, bir başka yönüyle de müjde ve ikramları hatırlatır. Kutlu bir alışveriştir ramazan. En ağır imtihanları bu ayda daha suhuletle geçiririz.
Çünkü ramazan, rahmetin sağanak sağanak yaşandığı son on günüyle bağışlanma müjdelerinin gönüllere ferahlık düşürdüğü iklimdir. Çünkü ramazanla gelen yaşam, sorumluluk sahipleri için bayramın müjdesidir.
“Dünya ahiretin tarlasıdır.” sözündeki mesajla “Ne ekerseniz onu biçersiniz.” sözü aynıdır. Toplumun temel taşı olan aileler, emanet olarak aldıkları çocuklarına gelecek perspektifini bu
mesajla iletmelidir. Bugün atılan adımlar, cennet bahçesine bir yürüyüş olabileceği gibi cehennem yangınına sürükleniş de olabilir.
Unutulmaması gereken bir başka husus da dünyayı kaybederek ahireti kazanamayacağı m ızdır Elimizdekilerin değerini bilmek, ahiret hayatını kazanmaya adımdır. Onun için her namazda Cenab-ı Allah bize dünyada da ahirette de iyilik istemeyi öğretir. Hz. Ali’nin, “Allah’ın peygamberlerinin mescidi, vahyin iniş yeri, meleklerin namazgâhı, Allah dostlarının mekânı, Allah’ın rahmetinin kazanıldığı ve cennetin hak edildiği yer” (el-Beyhakî, el-Mehâsin ve’l-mesâvî, 386) olarak tarif ettiği dünya ancak sorumluluk bilinci ile yaşandığında sonu hüsran değil ikram olacaktır. Bireysel ve toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesi dünyayı cennete çevirebilmenin adımıdır. Ailelerimizle sorumluluk bilinci içinde idrak edeceğimiz ramazan, sahip olduklarımıza şükür, hayal ettiklerimize umut, imkân bulamadığımızda elimiz- dekine kanaat, kaybettiklerimize teslimiyet, kazandıklarımızla da ahiret müjdesi olacaktır.
Ramazan, yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur misali ahiret bilincimizdeki savrulmalarımıza da çözüm olan zaman diliminin adı olmaktan öte bir yaşam felsefesidir, bir zihniyettir, her daim bir kutlu sefere ailece hazır olmaktır.