Üç Aylar Hayırda Yarışma Zamanı
Kur’ân’ın beyanına göre Allah Teâlâ’nın insanoğluna ihsan ettiği nimetleri saymamız mümkün değildir. İnsan, hem maddi hem de manevî açıdan birçok nimetle donatılmıştır. Bunları tesbit etmeye insan güç yetiremez. Nitekim Allah Teâlâ, “O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür” 1 buyurmuştur.
Halk arasında üç aylar diye bilinen (Receb, Şaban ve Ramazan) aylarının ilki olan Receb ayına girmiş bulunmaktayız. Bu aylar, Hak Teâlâ’nın, özelde müminlere genelde bütün insanlığa lütfettiği en önemli nimetlerin başında gelmektedir. Allah katında ayların sayısı on ikidir.2
Ay sistemine göre bu aylardan Receb, Muharrem, Zilkade, Zilhicce harem ayları olarak bilinmektedir.
Bu ayların diğer aylara göre daha fazla ayrıcalığı ve üstünlüğü vardır. Onlara hürmet gösterilmesi, ibadetlerde ve taatlerde yoğunlaşılması, Allah Teâlâ’nın koyduğu yasaklara riayet edilmesi, en başta insanın kendi nefsinin ve insanların hukukuna dikkat etmesi büyük önem kazanmaktadır. Bu durum, diğer aylarda bu anlatılanlara önem gösterilmeyecek anlamında değil söz konusu harem aylarında daha fazla itinanın sergilenmesini ve hassasiyetin gösterilmesini ön görmektedir.
Receb ve Şaban ayları, halk arasında on bir ayın sultanı olarak anılan Kurân’ın indirildiği ve orucun farz kılındığı Ramazan ayının muştularıdır. Allah Teâlâ’ya kulluk açısından bütün aylar önemlidir. Bu aylar, insan hayatının altın zaman dilimleridir.
İnsan, hem dünyayı hem de âhiret saadetini bu vakitlerde kazanacaktır. Ancak bir bakıma on iki ayın on biri, Ramazan ayına hazırlanmanın ve onu karşılamanın temrinlerinin yapıldığı, sa’y ve gayretlerin sergilendiği vakit değirmenleridir.
Receb ayını, Ramazan ayına hayır ve bereketle ulaşmak için bir fırsat kabul eden 3
Peygamber Efendimiz, ümmetini Ramazan ayına hazırlık yapmaya çağırmıştır. Bütün hedef, rahmet iklimine doğru koşmak ve Kur’an’ın indirildiği aya erişerek onun feyzi ve coşkusu ile hayatı inşa etmek ve tamamlamaktır.
Üç aylardan ikisi olarak bilinen Receb ve Şaban ayları ibadetleri yoğunlaştırmak, tevbelerimizi yapmak, hayır-hasenatta yarışmak, yapıp ettiklerimiz konusunda muhasebeyi derinleştirmek, kendimizi derleyip toplayarak sorgulamak ve en önemlisi ömrün çetelesini tutmak için büyük önem kazanmaktadır. Zira bu aylardan alınan azim, sebat, haz, şevk, ve gayretle Ramazan’ı karşılamak ve ona ayak basmak kurtuluşumuza, affımıza ve arınmamıza sebep olacaktır.
Bu aylar, kullukta yarışın yoğunlaştığı aylar olmalıdır. Müminlere hitaben “…(Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın”4 buyrulmuştur.
Âyetlerde geçen “hayrât” kelimesi metin bağlamları dışında iyilikler anlamında genel bir ifade olarak da anlaşılmıştır. Buna göre her türlü iyilik; insanların beğendiği, arzuladığı ve Allah Teâlâ’nın razı olduğu her şey bunun içerisine girer.
Ahlâklı olmak, adaletli davranmak, akrabalara, komşulara, insanlara iyi davranmak, yardımcı olmak ve onların haklarına riayet etmek hayratın içerisine girer. Sadakat, ahde vefa, cömertlik, sabır, kanaat, ihsan, tevekkül ve kavl-i leyyin gibi hususlar da hayratın kapsamına girer. Hayratın zıddı ise şer ve zararlardır. En başta küfür, zulüm, haset, fesat, iki yüzlülük, kin, nefret, gıybet, zina, fuhuş, hırsızlık, insan haklarına tecavüz ve kısacası bütün masiyetler şer kapsamına dahildir.
Müminler bu çerçevede hayatlarını tanzim ederler. Bütün peygamberlerin yaptıkları gibi5 onlar hayır işlerinde koşuşurlar. Müminlerin özellikleri aşağıdaki âyetlerde şöyle özetlenmiştir. “Rablerine saygıdan dolayı kötülükten sakınanlar; Rablerinin âyetlerine inananlar; Rablerine ortak koşmayanlar; Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar; İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.”6
Âyetlerde açıkça ifade edildiği gibi müminin hedefi hayırda koşmak ve yarışmaktır. Onun bütün hayatı bu iki noktada düğümlenmiştir. Hayrın koşusunu yaparak hayrın adamı olmak. İnancı hayır, düşüncesi hayır, işi hayır, öğrendikleri hayır, öğrettikleri hayır ve kısaca her şeyi hayrın merkezine alarak hayatı inşa ve ihya etmek.
Üç ayları ve özellikle Ramazan ayına hazırlığı da bu mihverde anlamak ve değerlendirmek gerekmektedir. Önümüze yine büyük bir fırsat geldi. Başka aylarda yapılan hayır ve iyilik yarışlarını ikiye ve belki de bizim bilemeyeceğimiz sayılara katlayacak bir başlangıç. Ömrü olana Rabbimiz bu kıymetli zaman dilimlerini göstermektedir. Hem bu dünya mutluluğu hem ebedi saâdet ve cennet, bu yarış ve koşu ile kazanılacaktır. Nitekim âyetlerde bu husus şöyle belirtilmiştir: “Şüphesiz bu, büyük bir kurtuluştur. Çalışanlar böylesi bir kurtuluş için çalışsın”7
Aşağıdaki âyetler, müminlerin cennetteki yaşayışlarını ve mutluluklarını ifade etmekte ve bu konuda yarışmayı önermektedir.
“İyiler kesinkes cennettedir. Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar. Onların yüzünde nimetin sevincini görürsün. Kendilerine mühürlü hâlis bir içki sunulur. Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar bunun için yarışsınlar.”8
Ebedi saadet bu dünyada kazanılacaktır. İbadet ve taat mahalli bu dünyadır. Bize luttfedilen zaman nimeti ile hem bu dünyayı imar etme hem de âhiret yurdunu kazanma yükümlülüğümüz vardır.
Gecesi-gündüzü, yazı-kışı, ilkbaharı- sonbaharı ile bütün zaman dilimleri, Allah’a kulluk için bize ihsan edilmiştir. Her zaman diliminin kendine özgü bir özelliği, güzelliği ve kıymeti vardır. Öyle zaman dilimleri vardır ki, onda yapılan ibadet, taat ve dualar daha fazla müstecab olmaya yakındır. Cuma geceleri, bayram geceleri, Arafe günü, seher vakti yapılan dualar ve ibadetler daha kabule şayandır ve değerlidir. Aylar içerisinde Ramazan ayı müminin rahmete ve mağfirete nail olduğu kutlu vakittir. Receb ayı ve Şaban ayı da bu kutlu aya hazırlık yapmak için çok önemli zamanlardır.
Bu yüzden bu aylarda ibadetler ve taatler yoğunlaştırılmalı ve nefislerimizi arındırmanın yolları aranmalıdır. Kendimizi kıyasıya sorgulamalı, hangi eksikliğimiz ve kusurumuz vardır diye kapsamlı muhasebe yapılmalı ve iyiliklerimiz sürekli artırılmalıdır.
“Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.”9 Âyette belirtilen koşunun en hayırlı ve en müsait olduğu zaman dilim üç aylardır. Ürünü bol, bereketi çok, mağfireti ziyade olan bir mevsimin içinde hayır yarışından başka şeylerin ne önemi olur.
------------------------------------------------
Dipnotlar:
1 - İbrahim, 14/34.
2 - Tevbe, 9/36.
3 - Taberânî, Mucemu’l-Evsat, cüz, 9, s. 139 (Mektebü’ş-Şâmile).
4 - Bakara, 2/148; Mâide, 5/48.
5 - Enbiyâ, 21/90.
6 - Müminûn, 23/57-61.
7 - Sâffât, 37/60-61.
8 - Mutaffifîn, 83/22-26.
9 - Âl-i İmrân, 3/133