Ramazan-ı Şerif ayı Orucumuz ve Düşündürdükleri
Ramazan-ı Şerif’i ve orucumuzu değerlendirelim. Nefs muhasebesi yaparak bilerek veya bilmeyerek düştüğümüz hata ve yanlışlardan vazgeçelim. Noksanlarımızı tamamlayalım. İfrada düştüğümüz hususlar varsa makul-mutedil-müstakim olalım.
Örf ve âdetlerin dinin yerini aldığı, dinimizin sâbiteleri ile değişkenlerinin pek bilinmediği, kavramların İslâmi ölçülere göre değil, Batı kaynaklı olduğu günümüzde bu mübarek ayı, orucumuzu, bu ay içinde bulunan bin aydan daha hayırlı Kadir gecesine hazırlığı, dini yaşayışımızı, belli gün ve gecelere değil, hayatın tamamına hasretmemiz gerektiği gibi hususları düşünerek hareket edelim.
Rabbim oruç tutanların ibadetini kabul buyursun. Tutamayanlara da tutabilecekleri sıhhat ve afiyet versin.
İslâm’ın asıl bilgi kaynağı vahiydir. Yâni Kur’an-ı Kerim. Sünnet; Peygamber Efendimizin sözleri, fiilleri, onayları (tasdikleri) Kur’an-ı Kerim’in yanlışsız uygulanmasıdır. Bu da Müslümanların vahyi doğru anlayabilmelerinin garantisidir. Bunlar bilinmeden yaşanmadan vahiy anlaşılmaz.
Hadis-i şerifler de sünnetin sözlü olan kısmıdır. Elimizdeki bütün imkanları, Allah’ın verdiği imkan ve nimet olarak görmeliyiz. Elimizden çıkma, varken kullanamama, imkanların içinde mahrumiyet, varlık içinde yokluk, vs. Bütün bunlar da bize, ‘emanet şuuru’ vermeli. Şimdi geçirdiğimiz imtihan bize imtihan ortamı gelmeden ihmallerimizi, sorumluluklarımızı, kıymetini bilmediğimiz vaktimizi, kopardığımız aile bağlarını, ifa etmediğimiz Allah’ın hakkını, kulların hakkını, kamunun hakkını, nefsimizin ve aile efradının haklarını âcilen ödemeye başlamamızın Ramazan-ı Şerif ile gerçekleştirebileceğimiz fırsatını kaçırmayalım.
Allah’ın sonsuz kereminden umulur ki, mübârek Ramazan ayları, Hz. Peygamber (sav)’in buyruklarına riâyetle onun kıymetini biraz daha fazla bilmemize, ona daha fazla değer verip daha fazla sevap işlememize ve daha az günâha girmemize sebep olur.
Hadîs-i şerîfte buyurulur:
“Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi.”
Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zor günlerde; Ramazan-ı Şerif’i evlerimizde ailemizle ve bilhassa ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunarak bütün ülkemizde huzur, sıhhat ve afiyette daim bir ömür yaşayalım inşallah.
Ramazan geceleri Kadir gecesini değerlendirmek gibi ihya sadedinde, namaz kılmak, Kur’an okumak, dua etmek, sadaka vermek gibi bütün ibadet çeşitleri ile Allah’a yönelmek gerekir. Ramazan ayında sahura kalkıp teheccüd namazı kılıp iltica edelim.
Dualara icabet edilen vakitlerden biri olması sebebiyle dua etmek sünnettir. Nitekim Peygamberimizin Hz. Âişe’ye “Allâhümme inneke afuvvun, kerimün tuhibbu’l-afve fa’fu annî (Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet)” diye dua etmesini tavsiye buyurmuştur. Bu dua sadece Kadir Gecesine mahsus bir dua değil, her hal ve şartta yapılan dualardandır.
Kur’ân okunması, istiğfar edilmesi (günahların bağışlanması için Allah’a yalvarılması), dua edilmesi amellerini ihmal etmeyelim.
Allah duada istenen şeyi ya olduğu gibi kabul edip verir, ya onunla dua edenin bir günahını siler, ya da ona bir derece verir. Bunların her biri duaya icabet sayılır. Çünkü dua edenin Allah’tan istediği şey bazen onun hayrına olmayabilir. Zararına olacak bir şey için Allah, madem sen istedin al sana, deyip onu kötü duruma itmez. Bu Ramazan ayını bizler de kendimize bir vesîle kılalım da, Kitabımıza yeniden kavuşalım.
Hânelerimizi Kur’ân ziyafetleriyle zenginleştirelim. Gönlümüze, hânemize ve şehrimize sekînet-i ilâhiyye yağsın. Melekler, civarımızda dolaşsın. Cenâb-ı Hak, tevfîkini refîk eylesin, bizleri affederek rızâsına erdirdiği kulları arasına dâhil eylesin.
Yaşar Değirmenci.