Zina İçinde Yaygınlaştığı Toplumu Öldürür
İnanç sisteminde baş gösteren bozukluk, toplumun pratik hayatında da etkisini gösterir. Bu sapma ve bozulma sadece inanç bozukluğu ve ibadet niteliği taşıyan amellerle sınırlı kalmaz. Duyguların sağlıklı biçimde işlemesi ve yanlış algılamadan kurtulması sosyal hayatın da düzelip sağlıklı biçimde işlemesi ve yanlış algılamadan inanç sisteminin doğruluğundan kaynaklanır. Hayatın inançtan etkilenmemesi mümkün olmadığı gibi inancın da hayattan kopuk biçimde yaşaması düşünülemez.
“Yoksulluk kaygısıyla evlâtlarınızı öldürmeyiniz. Onların da sizin de rızkınızı veren biziz. Onları öldürmek ağır bir suçtur. Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur. Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın.” (İsra, 31-33).
Bu üç ayet-i kerimede zina yasağı çocukların öldürülmesi yasağıyla haksız yere adam öldürme yasağı arasına yerleştirilmiştir. Bu yerleştirmenin nedeni de aynı ilgi ve aynı bağdan kaynaklanmaktadır. Zira çocukların öldürülüşü ile zina arasında bir ilişki, bir bağ vardır.
Hiç şüphesiz zina da birçok açıdan bir öldürme çeşididir. Her şeyden önce zina hayat özünün kendi asıl yerinden başka tarafa akıtılmasıyla bir öldürmedir. Zinadan hemen sonra onun yükümlülüklerinden kurtulmaya çalışma isteği harekete geçer. Bu da ana rahmindeki ceninin şekillenmeden önce veya şekil aldıktan sonra, doğmadan önce veya doğduktan sonra öldürülmesi şeklinde bir cinayete neden olmaktadır. Eğer ana rahmindeki bu çocuk hayata terk edilirse, genellikle kötü bir hayata veya aşağılanmış bir hayata terk edilmektedir. Bu ise, toplumda herhangi bir şekilde bir hayatın kayboluşudur. Zina bir başka açıdan da öldürme sayılır. Zina, içinde yaygınlık kazandığı toplumu öldürür. Soylar kaybolur, kanlar karışır. Namus ve çocuk konusundaki güven yitirilir. Toplumsal çöküntü başlar. Bütün bağlar kopar. Diğer toplumlar arasında ölümü andıran bir sonuçla karşı karşıya gelir.
Zina bir diğer anlamda da toplum için ölümdür.
Zira zina insanların gayr-i meşru yoldan kolay bir şekilde şehevi duygularını tatmin etmelerine yol açar ve evlilik hayatını zorunlu olmayan saçma bir hayata dönüştürür. Aileyi gerekli olmayan bir yük olarak algılama sonucunu doğurur. Hâlbuki aile yeni yetişen nesil için en güzel yuvadır. Yeni neslin sağlıklı bir yapıya ve sağlıklı bir eğitime kavuşması ailesiz düşünülemez.
Eski tarihlerden günümüze gelinceye kadar hangi toplumda hayâsızlık yaygınlık kazanmışsa, mutlaka onu çözülmeye, yok olmaya götürmüştür. Bugün çağdaş cahiliye hayatı demek olan Avrupai hayat tarzının egemen olduğu toplumlarda aile nerede ise yok olmuş durumdadır. Bunun için de bu ülkeler başta nüfusun azalması ve yaşlanması olmak üzere zina sebebiyle ortaya çıkan bin bir çeşit sorunla boğuşmaktadırlar. Son yıllarda ülkemizde de giderek artan kadın cinayetlerinin arkasında da çoğunlukla gayr-i meşru ilişkiler sonucu ortaya çıkan anlaşmazlıklar yatmaktadır.
Zina açık bir hayâsızlık ve çirkin bir iştir. Bu sebeple akl-ı selim sahibi hiçbir kimse, kendisine veya aile efradına böyle bir hayâsızlığın yapılmasını istemez.
Ama hâlâ bu ülkede zina kayıtsız şartsız serbesttir ve hatta bu çirkefliği evli çiftler yaptığında boşanma sebebi bile sayılmamaktadır.
Kur’an-ı Kerim zinaya yaklaşmaktan dahi sakındırmaktadır. Bu ise, ondan kaçınmayı abartmak içindir. Çünkü zinayı güçlü bir şehvet duygusu körüklemektedir. Bu nedenle ona yaklaşmaktan kaçınmak daha garantili bir önlemdir. Zina onun sebepleri vasıtasıyla kendisine yaklaşıldığında artık bir güvence kalmamış demektir. Bu nedenle İslâm, zinaya iten sebeplerin yolunu keser. Böylece zinaya düşülmesini engeller.
Zorunlu şartlar dışında kadınlı-erkekli karma bir hayatı hoş görmez. Kadın ve erkeğin baş başa kalmasını engeller. Kadının süsler takarak açılıp saçılmasını yasaklar. Gücü yetenlerin evlenmesini teşvik eder. Gücü yetmeyenlerin ise oruç tutmalarını öğütler. Evliliğe engel olan mehirlerin pahalılığı gibi, zor şartları hoş karşılamaz.
Çocukların fakirliğe ve yoksulluğa yol açacağı endişesini ortadan kaldırır. Namuslarını korumak amacıyla evlenmek isteyenlere yardımcı olmaya teşvik eder. Bütün bunlara rağmen zina suçu meydana gelmişse, en ağır cezayı uygular.
Namuslu, hiçbir şeyden haberi olmayan kadınlara zina iftirasında bulunmaya da en ağır cezayı verir.
Yüce İslâm dini, toplumu gerileme ve çözülmeden korumak için daha buna benzer pek çok koruyucu ve tedavi edici önlemler almıştır.
Mustafa Kasadar.