* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Altı Öğrencinin Başlattığı Osmanlı’yı Çökerten Süreç  (Okunma sayısı 4072 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234


Altı Öğrencinin Başlattığı Osmanlı’yı Çökerten Süreç

Osmanlı’yı yıkıma götüren, son döneminde bir öğrenci hareketi olarak ortaya çıkan ve yönetime muhalif olan ilk cemiyet “Fedailer Cemiyeti” adıyla kurulan örgüttür.

İttihat ve Terakki’nin tarih içindeki kökleri de bu cemiyete dayanır. Bu cemiyeti, dolayısıyla da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kökenine inildiğinde, bu örgütlerin üniversiteli öğrencilerden oluştuğu görülür. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin örgütlendiği okullar 1827’de açılan Tıbbiye, 1834’te açılan Harbiye ve 1859’da açılan Mülkiye’dir.

Bu örgütün temeli 1865’in yaz aylarında Belgrad Ormanı’nda altı öğrencinin yaptığı bir toplantıda atıldı. Bu gençler aslında dağılıp parçalanmakta olan Osmanlı’nın kötü gidişini durdurmak için bir çare aramakta idiler. Bu amaçla Belgrat Ormanı’nda “İttifak-ı Hamiyyet” adıyla gizli bir cemiyet / dernek kurdular. Bu grubunun lideri eğitimini Paris’te almış olan Mehmed Bey idi. Mehmed Bey’den sonra gelen en önemli kişi ise Namık Kemal’di. Diğer üyeleri ise, Nuri Bey, Reşad Bey, Ayetullah Efendi ve Refik Bey’dir. Bu grup daha sonra “Yeni Osmanlılar Cemiyeti” adını aldılar. Bu gruba Osmanlı içinde “Yeni Osmanlılar” Osmanlı toprakları dışında ise “Jön Türkler” dendi.

Namık Kemal esasen Osmanlıcı ve şeriatçı birisidir ve İslami değerlerden kopmaksızın bir yenilik peşindedir. Ama yönetime karşı da oldukça sert eleştiriler yapmış ve  “Bize idare-i hükümet için ilah mı lazım insan mı?” diyecek kadar ileri gitmiştir.

“İttihat ve Terakkî Cemiyeti” ise 1889-1918 döneminde gerek örgütsel yapı gerek üyelerinin niteliği ve gerekse ideolojik açılardan büyük farklılıklar göstermiş ve Osmanlı idaresinde olmuş bir örgüttür.

Yeni Osmanlılar / Jön Türk hareketinin değişik muhalefet unsurlarını uzun süre çatısı altında barındıran bu örgütün temelleri, 2 Haziran 1889 tarihinde dört Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne öğrencisi tarafından atıldı. İbrâhim Temo’nun öncülüğünde Abdullah Cevdet, İshak Sükûtî ve Mehmed Reşid, “İttihâd-ı Osmânî” adında bir cemiyetin kurulması için görüş birliğine vardılar ve daha sonra başta bu tıp fakültesi ve diğer Osmanlı eğitim müesseselerindeki çok sayıda öğrencinin katılımıyla hızla büyüdüler.

Bu alanda esas olarak İtalyan “Carbonari Örgütü”nün örgütlenme modelini temel alıp öğrenciler arasında hücre yapılanması şeklinde teşkilatlandılar.

1894’te ilk kapsamlı soruşturmanın açılmasına sebep oldu ve cemiyetin önde gelen dokuz üyesi okuldan uzaklaştırıldı. Ancak cezalar II. Abdülhamid’in iradesiyle affedildi. 1895 yılı içinde cemiyet liderleri bir yandan önde gelen ulemâ temsilcilerini kendi aralarına katmaya başladılar ve bu yıl örgütün adının “Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti” olmasını kararlaştırarak ilk nizamnameyi hazırladılar. Cemiyetin bir başkanla dört üyeden oluşan bir idare heyeti olacak, merkezi İstanbul’da bulunacak ve cemiyete girişte yemin edilecekti. İstanbul’u örgütün merkezi olarak kabul etmesine rağmen 1896 Ocak ayından itibaren örgütün Paris şubesi resmen örgütün merkez şubesi haline geldi.

Aynı dönemde cemiyet İstanbul’da çok sayıda bürokrat ve subayın katılımı ile faaliyet sahasını genişletti ve sultanın devrilmesi için girişimlerini yoğunlaştırdı.

İstanbul’daki örgüt bir askerî darbe gerçekleştirmek için faaliyetini yoğunlaştırdı ancak 1896 yılı Kasım ayında İstanbul teşkilâtı ele geçirilerek önde gelen isimleri sürgüne gönderildi. Aynı şekilde Mayıs 1897 sonlarında cemiyetin bir darbe örgütlemek niyetiyle Suriye’de kurduğu ve bölgede görevli çok sayıda memur ve subayın yanı sıra Selefî hareketinin önde gelenlerinin üye olduğu bir teşkilât ortaya çıkarılarak çökertildi.

1897’de Girit adasında âsilerin isyanı neticesinde başlayan Osmanlı-Yunan savaşı ve Osmanlı muzafferiyetiyle bunun kamuoyunda yarattığı coşku, esasen örgüt içi gelişmeler sebebiyle zor durumda olan Murad Bey liderliğindeki İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin durumunu iyice sarstı. 1904 yılına gelindiğinde ise esasen fiilen sona ermiş bulunan Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti hukuken sona erdi.  Ancak fikrî düzeyde örgüt üyeleri eski örgütü devam ettirdiler ve 1906 yılı başında ittifak “Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti” adıyla yeniden örgütlendi ve faaliyetlerini yürütmek üzere idarî şubeler kurdular.  Cemiyetin çalışmalarını kontrol için bir müfettişlik makamı tesis edildi ve bu göreve bir İslamcı olan Said Halim Paşa getirildi.

1905 yılından itibaren muhalifler faaliyetlerine hız verdiler ve Bursalı Mehmed Tâhir, Mustafa Rahmi, Midhat Şükrü, Edip Servet, Talât Bey, Kâzım Nami, Hakkı Baha, Ömer Nâci liderliğinde Hilâl Cemiyeti adını verdikleri bir dernek kurdular.

Bu aşamaya kadar İttihat ve Terakki cemiyetinin faaliyetlerini çok özet olarak naklettik. Bundan sonrası daha da önemli ve ayrı bir yazı konusu. Bu arada en çok dikkat çeken husus bu cemiyete bağlananların kısmi azamisinin aslında vatanperver ve dindar insanlardan oluşmasıdır. Ama onların bireysel düşünceleri, dindarlıkları bu mason yapılanmasının kendi gizli emellerini gerçekleştirmelerine engel olamamıştır ve neticede 1909 yılına gelindiğinde beş milyon kilometrekare toprak büyüklüğündeki Osmanlı mülküne hükmeden İslam halifesi Abdülhamit Han, bu cemiyet marifetiyle devrildi ve İttihatçı çeteler devlete tamamen egemen oldular. Bu da yetmedi Osmanlı’yı kaybedeceği daha işin başında kesin olarak bilinen Birinci Dünya Savaşı’na sokarak haritadan sildirdiler ve Kudüs ve FİLİSTİN TOPRAKLARINI YAHUDİLERE PEŞKEŞ ÇEKTİRDİLER.

Bugün Gazze’de akan kanlardan o günün İttihatçılarına gafletlerinden dolayı destek veren İslamcılar da sorumludur. Gözümüzü dört açmazsak nice alnı secdeli kişilerin hangi karanlık mahfillerce kullanıldıklarını asla anlayamayız.

Mustafa Kasadar.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap