Çekici Bir Kadın Kendisini Çağırdığında Ben Allah’tan Korkarım Diyen Genç
Şimdi bizler cidden çok etkileyici, büyük bir imtihan ve çok şaşırtıcı bir sahne ile karşı karşıyayız. Allah’a itaatle yetişen, kalbi mescitlerle irtibatlı olan, Allah için kardeşini sevmekle meşgul kalbi olan Müslüman genç için gerçekten çarpıcı bir durum! Bizler yeni bir sınırın eşiğinde bulunuyoruz. Bugüne dek hiç karşılaşmadığı kadar güzelliğiyle çarpıcı, görüntüsüyle çekici, cilveleriyle baştan çıkarıcı bir genç kadının davetiyle karşı karşıya kalmıştır. Karşı konulması zor, harareti yükselte o genç kadının çağrısı. Fitneye düşürücü o kadın, genci mescide giderken, arkadaşıyla yalnızken, salonda dinlenirken, izlemekte ve yakışıklılığından, ahlaklılığından çok hoşlanmaktadır. Bunun için kendisine musallat olan şeytanın yönlendirmesiyle genci etkilemeye karar vermiştir. Daha onunla tek kelime etmemişken gence hayran kalmıştır. Henüz bir arada oturmamışken genç için adeta aklını yitirmiştir. Dayanılmaz şekilde o gençle birlikte olma hırsına kapılmıştır. Kalbi o genç için yanıp tutuşmakta, yerinde durmamaktadır. Kadın kıvranıp duruyordu ve o kadın ne fakirdi ne boynu büküktü, o kenara atılmış, efendilerinin umursamadığı bir kadın da değildi. Aksine bu kadın, asil, şerefli, yüce soylu ve kıymetli bir mevkiye sahipti. Gençler onun bir bakışı, yahut iki dudağıyla tebessüm edişi, yahut iki elinin bilekleriyle işareti karşısında yere yıkılırdı. O cazibeli kadın dilediği kişiyi, dilediği zaman istediği şekilde elde ederdi. Öyle bir kadın ki adeta Yusuf suresindeki azizin karısı misali:
“Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve ‘Haydi gel!’ dedi. O da ‘(Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!’ dedi.” (Yusuf 23)
Aziz’in karısı Yusuf’u davet etmişti, Yusuf kadının evinde kendini esir kabul ediyordu. Kadının (Yusuf’a karşı) arzuları kabarmıştı, yüzü parlıyordu, vücudu incecikti ve vücut hatları heyecan vericiydi. Evet, Yusuf’un karşısında dünya hurilerinden biri vardı ve kendisini birlikte olmaya davet ediyordu. Davetinden korkulacak bir risk de yoktu. Yani kadının üstün konumu dolayısıyla sorgulanmazdı ve bunun için Hz. Yusuf’un çekineceği bir durum yoktu. Ancak Hz. Yusuf bu isteği şöylece reddetti:
“…Yusuf da ‘(Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!’ dedi.” (Yusuf 23)
Bu ümmet içinde kaç temiz insan dosdoğru Yûsuf kadar temiz kalabilir? Aslında ümmette örnekler hiç de azımsanacak gibi değildir. Bundan dolayı hadiste da Yusuf’a (a.s.) musallat olan kadın tipi tasvir edilmiştir. “İtibar sahibi ve güzel bir kadın.”
Ey genç kardeşim! Benimle birlikte dikkatini, geceleyin bir mağaraya sığınmak zorunda kalıp oraya giren şu üç kişinin durumuna yoğunlaştır ve yaratıklar içinde O’nun sözünün üstünde bir söz bulunmayan Muhammed’in (s.a.v.) anlatımına kulak ver. O bize şu ilginç olaydan bahsetmiştir:
“(Üç kişi yağmurdan bir mağaraya sığınırlar.) Dağdan yuvarlanan büyük bir kaya parçası adamların girdiği mağaranın ağzını kapatır ve içerde mahsur kalırlar. Birbirlerine şöyle derler: ‘İşlemiş olduğunuz Allah’ın hoşuna giden amellerinizi düşünün ve arkasından Allah’a dua edin de o amel vesilesiyle başınıza gelen bu sıkıntıyı kaldırsın.’ İki kişi bir şeyler anlattıktan sonra içlerinden biri de şunları söyler: ‘Amcamın bir kızı vardı ve onu hiç bir erkeğin bir kadını sevemeyeceği şekilde şiddetle seviyordum. Onunla birlikte olmayı çok istiyordum, ama o bundan kaçındı. Yüz dinar biriktirdim, ona verecektim, asla kabul etmedi. Ben de onu zorla kaçırdım, onunla ilişkiye gireceğim esnada: ‘Ey Allah’ın kulu, Allah’tan kork, kapalı olan şey, gereği yapılmadıkça açılmaz; helal olmayan şeyi yapma!’ diye bağırınca ondan ayrıldım/yapacağım şeyden vazgeçtim. Ey Allah’ım! Biliyorsun ki Senin rızanı kazanmak için (Senden korkarak) kötülükten vazgeçtim. Bizi bu çaresiz sıkışmışlıktan kurtar!’ Bu duanın arkasından Yüce Allah onları mağaradan kurtardı.” (Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim)
Ey genç kardeşim! Kara sevdaya düşmüşsen, için yanıyorsa, böyle bir aşka tutulmuşsan, sevgiden/aşktan kendini böylesine kaybetmişsen, işte seçilmiş Peygamberin sana bahsettiği o kişilerin vasıfları gibi sen de bütün organlarına sirayet etmiş bu sevginle Hakk’a yönel.
Rabbin seni büyük imtihanlarla imtihan etmektedir. Evet, işte bak etrafında seni etkileyecek güzel, fitne dolu kadınlar! Ancak, hayatın, aşkların, bedenin senin avucuna bir emanet olarak konulmuştur. Bil ki arzular gemlendiğinde hayat kontrol altına alınır, gözyaşları diner, akıl kendine gelir. Sana söylemek istediğim özetle şudur: “Sen böyle bir durumla karşılaştığında aynı Yûsuf (a.s.) gibi: ‘Muhakkak ki ben Allah’tan korkarım.’ dediğinde işte o zaman arşın gölgesindekini yerini hazırlamış olursun.
Şundan kalbin iyice mutmain olsun: “O öyle bir gündür ki güneş bütün yaratıkların tepesine bir metre kalıncaya kadar yaklaşır. İnsanlar işledikleri amellerine göre toprağa gömülü vaziyettedir. Bazıları topuklarına, bazıları diz kapaklarına, bazıları göğüslerine kadar, hatta bazıları ağzına kadar gömülüdürler.” (Sahih-i Müslim)
Sana gelince! Güneşten ve gömülmekten, ok gibi ateş parçalarından ve alevlerden uzak ve hemen arşın altında sana özel bir oturak kurulmuştur. Orada gönülden sevdiklerinle, seni sevenlerle ve Resûlullahın (s.a.v.) haklarında: “Makam ve güzellik sahibi bir kadın kendisini birlikte olmaya çağırdığında: ‘Ben Allah’tan korkarım!’ diyerek uzak duran/harama yaklaşmayan kimse.” (Sahih-i Müslim) buyurduğu tertemiz kimselerle birliktesindir. (Bu yazı, merhum Münir Muhammed Gadban’ın, Sen Ey Müslüman Genç isimli eserinden bazı tasarruflarda bulunularak alınmıştır.),,
Mustafa Kasadar.