Yılbaşı Eğlencesi Adı Altında Haramları Helal Saymak İmanla Çelişir
Kimi insanlar vardır ki İslam’ı tümüyle inkâr etmemelerine rağmen koşullar ve durumlar bunu gerektiriyor diyerek İslam’ın şiddetle haram kıldığı yasakları ısrarla işlerler. Bir de buna, yılbaşı eğlencesi, doğum günü partisi, düğün töreni gibi kılıflar bularak bazı özel zamanlarda dine aykırı davranmanın bir sakıncası olmadığına inanırlar ve cahiliye hayatının baskılaması sonucu imanıyla çelişen bir hayat tarzını kendileri için vazgeçilmez kılarlar ama yine de kendilerine Müslüman ismini verirler. Böyleleri hâlâ nasıl oluyor da Müslümanlık iddiasında bulunabiliyorlar, şaşırmamak elde değil!
Müslüman hangi hâl ve durumda olursa olsun hiç bir ideolojiyi, hiç bir hayat tarzını İslam’ın önüne geçiremez. Bu en azından inanç ve düşünce boyutuyla böyledir. Bu sınır aşıldığında, Yüce Allah’ın tüm insanlar için bir yaşam düzeni olması için gönderdiği yasalar uygun görülmemiş, iman ile çelişki yaşanmış olur.
İnsanlar iki hüküm arasında bir tercih yapmak zorundadır. Ya Allah’ın hükmü ya da cahiliyenin hükmü… Bu ikisinin ortası yoktur. Bu ikisi dışında başka bir yol bulunmaz. Ya, yeryüzünde Allah’ın hükmü egemen olacak, insanların yaşamında Allah’ın hükmü yürürlüğe konacak, insanların yaşamı Allah’ın sistemine göre yönlenecek; ya da cahiliye hükmü, keyfï arzulara göre belirlenmiş bir sistem yürürlükte olacak…
Müslüman, Rabbine, peygamberine, inancına ve İslâm toplumuna içtenlikle bağlı olandır. İçinde yer aldığı saftaki insanlar ile Allah’ın sancağını taşımayan, peygamberimizi önder kabul etmeyen, Allah’ın taraftarları konumundaki gruba katılmayan saftaki insanlar arasında mutlaka kesinkes bir ayrım yapmalıdır.
Türkiye halkının kahir ekseriyeti Müslüman olmasına rağmen -ne yazık ki- yürürlükteki Avrupai kanunların teşvik ve koruması altında Batılı hayat tarzı her geçen gün daha görünür bir şekilde sokaklara hâkim oluyor. Her sene yılbaşı kutlaması adı altında işlenen rezaletler öncekinin pabucuna dama atıyor. Yabancı bir kişi yılbaşı gecesi eğlencesi adına işlenen melanetlere bakınca acaba “bu toplum iman etmiş bir toplumdur” diyebilir mi?
Dünyanın neresinde olursa olsun Gregoryen (milâdî) takvimine göre yeni bir yıla giriş amaçlı yapılan kutlamaların tamamı Hıristiyan Batı menşelidir. Bu kutlamalarda sözde eğlence adı altında İslam’ın haram kıldığı birçok çirkinlik bu gecede topluca işlenmektedir.
Her birisi cahiliye hayatının birer göstergesi olan içki, kumar, çırılçıplak, kadınlı-erkekli sarmaş dolaş eğlenceler, israf, gösteriş ve saire. “Ben de Müslüman’ım” dediği halde iman ettiği ilahın emirlerinden ziyade çağdaş cahiliyenin dayatmalarına kulak verenler, modanın ve çevrenin kulu olanlar kendilerini hâlâ Müslüman sayıyorlarsa şu ayet-i kerimeye iyice kulak versinler:
“Bedevîler, ‘İman ettik’ dediler. De ki: İman etmediniz. (Öyle ise, ‘İman ettik’ demeyin.) Fakat ‘Müslüman olduk (İslam’ın gücüne boyun eğdik)’ deyin. İman henüz kalplerinize girip yerleşmemiştir.” (Hucurat, 4)
Bir haramı duyguların esiri olarak haram olduğunu kabul ederek işlemek günah ve bir Müslüman için noksanlık ise de imanı götüren bir şey değildir. Ama gayrimüslimleri ve onların hayat tarzlarını daha doğru, daha üstün görerek onların yaşam tarzlarına özenmek, sempati duymak, onlar gibi olmaya öykünmek onlarla itikaden aynileşme sonucunu doğurur.
“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz (onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz). İnsanın giremeyeceği küçük bir keler (kertenkele) deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz.”
Sahabeler soruyor: “Ya Resûlellah! (İzlerini takip edeceğimiz bu topluluklar) Yahudiler ve Hıristiyanlar mı olacak?”
Allah Resulü (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Müslim). Yani ebette onları taklit edeceksiniz.
Rabbim bizleri ve nesillerimizi cahiliye kirlerine bulaşmaktan korusun…
Mustafa Kasadar.
