* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Mü’min Akşamlayıp Kafir Sabahlamak  (Okunma sayısı 391 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Mü’min Akşamlayıp Kafir Sabahlamak
« : Aralık 21, 2020, 07:37:56 ÖÖ »
Mü’min Akşamlayıp Kafir Sabahlamak

Her yıl Hıristiyan (Gregoryen) takvimine göre yılbaşı olarak kutlanan 1 Ocak tarihi aynı zamanda çılgın ve çirkin oyun, eğlence ve yaratıcıya isyanlarla dolu bir gecenin yaşandığı andır.  31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece adeta yer yerinden oynamakta ve işlenmedik mel’anet bırakılmamaktadır.

Dinlerini oyun ve eğlence edinen Hıristiyan ve Yahudiler için böylesine eğlencelerin ya da kutlamaların onların dinleri açısından bir mahzuru yoktur. Zira onların inandıkları şeylere din demek de mümkün değildir. Hatta bir Müslüman onların kilise ve havralarda yaptıkları bir takım tören ve tütsülemeleri “Allah Teâla’ya sunulan ibadet” olarak kabul etse Müslümanlık’tan çıkar. Zira ibadetin özü Tevhid’dir. Bunların ibadet amaçlı sundukları bir takım ayin ve törenler ise tamamen şirk içeriklidir.

Bundan takriben yüzyıl öncesine kadar sadece Hıristiyan devletlerin kutladıkları miladi yılbaşı bugün dünyanın birçok yerinde de kutlanmaktadır.

Bu durum mağlupların galipleri taklit etmesi olarak yorumlanabilir. Gayrimüslim milletlerin sömürgeci Batılı güçlerin gerek inanç değerlerini ve gerekse hayat tarzlarını benimsemelerinde kendi inanışlarına göre bir sakınca görmeyebilirler ve görmüyorlar da. Bunun için Hıristiyan yılbaşısının bugün Japonya ya da Hıristiyan olmayan bir başka ülkede kutlanıyor olması bu geceyi kutlamayı Müslüman için meşrulaştırmaz. Zira bu din ilahidir ve koyduğu ilke ve prensipler asla tartışma konusu değildir. Zamanın ve şartların değişmesi asla onda bir değişiklik oluşturmaz.

Bir kişinin Müslüman olarak kalabilmesinin asgari şartı,  “Amentü billah ve bima cae min indillah (Allah Teâla’ya ve O’ndan gelen her şeye iman ettim, inandım” demesi ve bu inanca sadık kalmasıdır. Bir zaaf neticesi işlediği günahlara asla İslam’dan bir cevaz arama peşine düşmemesidir.

Zira iman dağlar kadar günahı kaldırır ama zerre kadar inkâr ve şüpheyi kaldırmaz. Dolayısıyla kişi işlediği günahın farkında olur, onun ezikliğini, rahatsızlığını hissederse o kalpte iman vardır demektir. Ama günahları fütursuzca işleyen, işlemekle de kalmayıp bir de onları ballandıra ballandıra anlatanlar uçurumun kenarında bulunanlardır.

Bir adam Resûlullah (S.A.V.) Efendimize gelerek:

-  “İman nedir?” diye sordu.

Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle cevap verdi:

- “İyiliklerin seni sevindiriyor, günahların da seni üzüyorsa sen mü’minsin.”

Aynı kişi sormaya devam etti:

- “(Ey Allah’ın Resulü!) Günah nedir?”

Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu:

-  “Kalbinde bir rahatsızlık oluşturan şeyi terk et.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5,138; Taberani, M. Kebir, 8,138; Hâkim, Müstedrek, 2,16)

Müslüman kalabilmek İslam’a girmek kadar kolay bir şey değildir.  Bu tehlikeye Allah Resulü (S.A.V.) Efendimiz şöyle işaret etmiştir:

“İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” (İbn-i Mace, 3954)

Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur. Mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. (Ebu Davud, Fiten 4259, 4262); Tirmizî, 2205)

İslam’la izzet kazanan Müslüman’ın,  içki, kumar, zina, israf ve daha bir çok günahın birleşimi olan yılbaşı kutlamalarının basit bir eğlenme olmaktan çok öte manalar içerdiğinin farkında olması ve bunlardan uzak durması din ve dünyasının selameti açısından büyük önem arz eder.

Mustafa Kasadar.