Gönderen Konu: Kalpler Ancak Allah’ı Anmakla Huzur Bulur (Okunma sayısı 1496 defa)

fanidunya NET · « : Ağustos 30, 2024, 08:21:26 ÖÖ »

Kalpler Ancak Allah’ı Anmakla Huzur Bulur

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِؕ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُؕ.

“Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Rad, 13/28.)

“Bir şeyi anmak, hatırlamak” demek olan zikir, terim olarak “Allah’ı anmak ve unutmamak suretiyle gafletten ve nisyandan kurtuluş” anlamında kullanılır. Zikir, dil veya kalp ile ya da her ikisiyle beraber yapılır. Bu ise ya unutulan bir şeyi hatırlama ya da hatırda olanı muhafaza etme şeklinde olur. (Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, 179.) Kur’an’da birçok ayette geçen zikir kelimesi ve farklı türevleri Allah’ı dil ile hamd, tesbih ve tekbir şekliyle övmek; nimetlerini anmak, bunları kalple hissetmek ve tefekkür etmek; kulluğun gereklerini yerine getirmek; namaz kılmak, dua ve istiğfarda bulunmak, kevni ayetler üzerinde düşünmek gibi farklı manaları ifade etmektedir. (Reşat Öngören, “Zikir”, TDV İslam Ansiklopedisi, 44/409.)

Zikir deyince akla ilk gelen, Yüce Allah’ı anmak manasıdır. Bu bağlamda, Kur’an-ı Kerim’de Allah’ı çokça zikretmek emredilmiş (Ahzab, 33/41.); yalvararak ve ürpererek, alçak sesle Yüce Allah’ın sabah akşam anılması (Araf, 7/205.), O’nun bahşettiği nimetlerin unutulmaması (Bakara, 2/122.) istenmiştir. Allah’ı anmanın her şeyden üstün ve önemli olduğu vurgulanarak (Ankebut, 29/45.); ne mal ve mülkün, ne çoluk çocuğun (Münafikun, 63/9.) ne de ticaret ve alışveriş gibi dünyevi işlerin müminleri Allah’ı anmaktan, namaz ve zekât gibi ibadetlerden alıkoyması gerektiği (Nur 24/37.) belirtilmiştir.

Yine Kur’an’da müminlere bakan yönüyle zikrin, kurtuluşa ve bağışlanmaya vesile olacağı vurgulanmış (Enfal, 8/45; Cuma, 62/10.), “Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Rad, 13/28.) şeklindeki ilahi beyanla Allah’ı anmanın kalp huzurunun kaynağı olduğuna işaret edilmiştir. Allah’tan korkarak O’nun emir ve yasaklarına uygun bir hayat yaşamak yanında ayette geçen “zikrullah” ifadesiyle Kur’an’ın kastedilmiş olması da mümkündür. Bu sayede Allah’ın emirleriyle, Kur’an’ın düsturlarıyla müminlerin kalpleri şek ve şüpheden uzaklaşıp huzur ve sükûna erecektir. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir, 13/137.) Allah’ı unutan, O’nu anmaktan, emir ve yasaklarına uymaktan gafil olanlar ise şeytanın tasallutundan kurtulamayacaklardır. (Zuhruf, 43/36.)

Zikir aynı zamanda Kur’an’ın isimlerinden biridir. “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr, 15/9.); “...Sana, insanlara indirileni açıklayasın diye Zikr’i (Kur’an’ı) indirdik...” (Nahl, 16/44.); “Bu, kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır...” (Araf, 7/2.) mealindeki ayetlerde Kur’an’ın müminler için önemine işaret edilmektedir. Zira baştan sona ilahi hakikatlerle; iman, ibadet, sosyal hayata dair prensipler ve ahlaki ilkelerle dolu olan Kur’an, okunmasıyla bir ibadet ve zikir olması yanında Müslümanların, dahası bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olacak dinî ve dünyevi prensipleri hatırlatan bir rehberdir. “Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik...” (Enbiya, 21/10.) buyrulduğu üzere, Kur’an’ı okuyan, içerdiği hükümleri sürekli hatırında tutan ve bu hükümler doğrultusunda yaşayanlar için daima bir nur, bir öğüt ve bir zikir olmaya devam edecektir Kur’an.

Kulun Allah ile iletişimini sağlayan, kulluk bilincini canlı tutan ibadetler de Allah’ı anmanın, her zaman hatırda tutmanın vasıtalarıdır. “Kuşkusuz ben, yalnız ben Allah’ım. Benden başka tanrı yoktur. O hâlde bana kulluk et, beni hatırında tutmak için namazı kıl.” (Taha, 20/14.) buyrulduğu üzere günde beş vakit kıldığımız namaz, günlük hayatın içinde kaybolup gitmekten bizi koruyacak, Allah’ı anmaya ve hatırda tutmaya vesile olacaktır. Bu yönüyle ibadetler de zikrin önemli bir unsuru olmaktadır.

Zikir kelimesi farklı türevleriyle “hatırlatmak, öğüt vermek” anlamlarına da gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de, “Sen öğüt vermeye devam et, zira öğüt inananlara fayda verir.” (Zariyat, 51/55.) buyrulduğu üzere, insanlara nasihat etmenin, dinî ve dünyevi hakikatleri hatırlatmanın; iyi, doğru ve güzel olana yönlendirip kötü olandan sakındırmanın da zikrin farklı bir veçhesi olduğu söylenebilir.

Allah’ı sürekli hatırda tutmak, dil ve kalp ile O’nu anmak zikrin temelidir. Bu temelin üzerinde ise kulluğun bilincinde olmak, Allah’ın bizlere olan nimetlerini her daim tefekkür etmek ve ibadetlerle kulluğumuzu izhar etmek gibi zikrin gereğini hayatımıza yansıtmak yer almalıdır. Allah’a imanın bir gereği olarak bunları yapmak, Allah’ı anmanın somut göstergeleri olacaktır. Yaptığımız bir iyiliği Allah için yapmak, kaçındığımız bir kötülükten yine Allah için kaçınmak zikrimizin bir gereğidir. Küçücük bir karıncadan yüce dağlara, yağan bir yağmur damlasından engin denizlere, bedenimizdeki sayısız harikalardan evrendeki benzersiz nizama varıncaya kadar bütün mahlûkatta O’nun kudretini görebilmektir zikir aynı zamanda. Bütün bunları bir var eden olduğu gerçeğini hatırdan çıkarmamaktır. Sahip olduğumuzu düşündüğümüz her ne varsa gerçek sahibinin Allah olduğunu unutmamaktır.

Kendisine iman etme lütfuna eriştiğimiz ve bahşettiği sayısız nimetlerden dolayı Allah’a şükretmek de zikrin bir gereğidir. Şükrümüzün göstergesi ise O’nun rızası doğrultusunda yaşamaktır. Bu durumda hakiki anlamda zikir; Allah’ı dille anmak, kalple hissetmek ve tefekkür etmek yanında Müslümanca yaşamakla anlam bulacaktır. Yaptığımız her işi O’nun rızasını gözeterek yapmak, gösterişten uzak ama samimiyetle hareket etmektir zikrin gereği. İşimizi ibadet bilinciyle yapmak, hayatımızın merkezine O’nu koyabilmektir. Nefsimize uyarak bir kötülük yaptığımızda hemen Allah’ı hatırlayıp bağışlanma dilemektir.

Buna göre zikir; Allah’ı dil ile anıp kalp ile hissetmekten namaz, oruç ve hac gibi ibadetleri ifa etmeye; insanlara öğüt ve tavsiyelerde bulunmaktan hayatımızın her adımında, yaptığımız her işte Allah’ı hatırlayıp O’nun emir ve tavsiyeleri doğrultusunda yaşamaya kadar hayatımızın her anını kuşatan bir mahiyete sahiptir. Bu anlamda zikri bir yaşam felsefesi hâline getirebildiğimizde, Yüce Allah’ı her an hatırda tutup gereğince yaşayabildiğimiz ölçüde, “Siz beni anın ki ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152.) şeklindeki ilahi beyan üzere, Allah da bize zikrimizin, şükrümüzün ve kulluğumuzun karşılığını eksiksiz verecektir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Kalpler Ancak Allah’ı Anmakla Huzur Bulur (Okunma sayısı 1496 defa)

fanidunya NET

Kalpler Ancak Allah’ı Anmakla Huzur Bulur

BENZER KONULAR