İmtihanın Şuuruna Ermek
Allah’ın arzında bütün imtihanlarımız imandan sonra başlamıştır. İmanının imtihanını veremeyen hiçbir imtihanı veremez.
İmanın amelden önce geldiği bilinmektedir. O halde imtihanın en zor ve öncelikli sorusu imanla ilgilidir. Hayatın bereketi ve hareketi, imtihan şuuruna ermekle kaimdir.
Allahû Teâla tarafından bahşedilen her nimetin bir imtihanı vardır.
“O (Allah), istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” (İbrahim Sûresi/ 34)
İman edenler, imanlarından imtihana çekileceklerdir. İmanın imtihanı vekâleten verilmez. Hayatta her Müslüman kendi imanının imtihanını kendisi verir. Nitekim bir âyet-i kerime’de sadece “İman ettim” demekle imtihanın bitemeyeceği, hayatın her alanında ortaya çıkan söz, fiil, tutum ve davranışların hepsinde, imandaki samimiyetin derecesini gösteren iman şuurunun ne kadar etkili olduğu konusunda mutlaka imtihanın devam edeceği beyan edilmiştir.
“İnsanlar ‘İman ettik’ demekle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar? Gerçek şu ki, biz onlardan öncekileri de imtihan ettik. Sözünde doğru olanları ve yalancıları Allah böylece birbirinden ayırt edecektir.” (Ankebut Sûresi/2-3)
İmtihan şuurundan gafil yaşamamızın sebebi; azgınlıklarımız, aşırılıklarımız, günahlarımız ve kusurlarımızdır.İnsan olarak, Müslüman olarak sakın şımarma, bugün sahip olduğun her nimet imtihanın olur.
Son kalkan gemide limanın olur.
Ukbada amelin gümanın olur. Kabirde yoldaşın sadece imanın ve salih amelin olur.
Hayat, bir imtihandır bedeline katlananlara vadedilmiş mükâfat. Sabır etmesini bilen mükâfatını alacak kat kat. Hayat baştan sona bir sınama. Kendine bak, başkasını kınama.
Hayat kendi başına bir fasıl.
Bu fasılda imtihan değişmeyen asıl!
Günahların istilası iman yakıyor. Ruh candan vazgeçmiş kabre bakıyor. Hayat meydanında her insan kendi imtihanına akıyor.
Yalan dünya yanıyor günahla dolu. Aranıyor bu yangını söndürecek imtihan şuurunu kuşanmış birkaç Allah kulu!
Dünya bir imtihanlar yurdu.
Mazlum olan çöktü, zalim olan hep ayakta durdu. Mazlumdan değil, zalimden yana olan şunu bunu değil, kendi imanını vurdu.
İmanı olan zalime susmaz, zorbaya teslim olmaz. Ehl-i iman dünyanın neresinde varsa zulme ve zalime sessiz ve tepkisiz kalmaz.
İnanan insanın bir musibetle karşılaştığında göstermesi ge-reken ilk tavır sabırdır.
Hz. Pey-gamber (sav) “Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür.” (Buhari, Cenâiz, 32.) buyuruyor.
Kul, musibetin isabet ettiği ilk anda sabır ve metanet gösterirse Cenab-ı Hakk onu bu sıkıntılı za-manda hem daha mukavemetli yapacak hem de ilahi yardıma mazhar olacaktır. Her Müslümanın imtihanı onun çözmesi gereken bir bilmecesidir. Müslüman başına gelen her musibet onun için bir arınma vesilesidir. Bir maden ateşe verilmek suretiyle, altın ile değersiz maddeler birbirinden ayrılır.
İnsanlar da imtihan gereği olarak yaratılışlarında var edilen iyi unsurlarla kötü unsurların birbirinden temyiz edilip ayrılmaları için imtihan ateşine tabi tutulurlar.
Bu imtihanda, elmas cevheriyle mümtaz olan samimi müminler yanında, kömür ruhlu kâfirler ile münafıklar da ortaya çıkar. Ayrıca, ibadetlerde sebat, günahlardan sakınmada sabır, ancak imanın samimi mertebesine ve kuvvetine göre kendini gösterir.
Allah yolunda mağlup olmak bir imtihan, galip olmak başka bir imtihandır. Neyin varsa onun varlığı bir imtihan, neyin yoksa onun yokluğu ayrı bir imtihandır. Her nerede nefes alıyorsak, Allah bizi orada imtihan ediyor demektir. İnsan olarak kulluk imtihanı tercihten öte bir takdir meselesidir. İlahi takdire rıza göstermek, imtihan şuurundandır.
Rabbimiz, yeryüzü mace-ramızda nasıl sınamalara maruz kalacağımızı daha önce sınanan peygamberler ve toplumlar üze-rinden bizlere tüm teferruatla-rıyla anlatır. Hak Teâlâ nisyanla malul insanoğlunu uyarır, tekrar ve tekrar bu hakikate dikkat çe-ker: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek dene-riz. Sabredenleri müjdele.” (Ba-kara Sûresi/155.)
Dünyada Allah’ın verdiği güce göre yük.
İman etmişsen şekvadan vazgeç Allah’ın verdiğine boyun bük. Sırat-ı müstakimde isen korkma dünya engel olsa da Allah büyük. Musa (as), Allah’ın Kızıldeniz’i onun için ayıracağını bilmiyordu. Sadece Allah’ın onu terk etmeyeceğini biliyordu. Planını bilmiyor olsak bile Allah’a güvenmek bizim için imandandır. Bil ve inan ki; Allah imana göre imtihan verir. Allah’tan gelen her ne varsa şeksiz ve şüphesiz etmeliyiz hazım.
Sabır ile imtihanı aşmamız lazım!