* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Güzel İnsan Olabilmek  (Okunma sayısı 131 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Güzel İnsan Olabilmek
« : Temmuz 12, 2023, 05:47:27 ÖS »


Güzel İnsan Olabilmek

Hepimiz etrafımızdakilerin bizi sevmesini arzularız. İnsanlarla sorunlar yaşamak istemeyiz. Bizden bahsedilirken meziyetlerimizin dile getirilmesinden memnun kalırız. Bu demek oluyor ki, bir kişinin güzel bir insan olabilmesi büyük oranda başkalarının onu öyle kabul etmesine bağlıdır.

İbadetler hiç şüphesiz ki çok önemlidir, onlar olmadan müslümanlık düşünülemez. Ancak, insanın hayatını paylaştığı, aynı ortamda yaşadığı kişilere dolayısıyla çevresine karşı sorumlulukları vardır. Bunları da yerine getirmesi gerekir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Ahlâkı ve yaşantısıyla çevresindekileri memnun edemeyen insan Rabbini de memnun edemez.

Etrafımız ne diyor?

Dolayısıyla, etrafımızdaki insanlar bizden, gidişatımızdan ve onlara karşı davranışlarımızdan hoşnut değillerse, kullara karşı vazifelerimizi hakkıyla yerine getiremiyoruz demektir. Hatta büyük çoğunluğu insanlarla olan ilişkilere ayrılan ayetler ile hadislerdeki buyrukları yerine getirmekte sorunlarımız var demektir. Bir başka ifadeyle, kulluğumuzun bir tarafı yarım kalmaktadır.

Peygamberimiz bir gün sahabilerine sorar:

– Allah Tealâ’nın aranızda en fazla kimi sevdiğini size söyleyeyim mi?

Sahabileri:

– Söyleyin ya Rasulallah, derler. Onlar zannederler ki Hz. Peygamber içlerinden birinin ismini verecek.

Fakat Rasulullah şöyle buyurur:

– Allah’ın içinizde en çok sevdiği kişi, kulların en hoşnut olduğu kimsedir.

Rasulullah s.a.v. bu sözlerinin ardından:

– Allah’ın en çok kızdığı kimseyi de söyleyeyim mi, diye sorar. Ashabı Hz. Peygamber’in yine bir isim
vereceğini sanarak:

– Söyleyin ya Rasulallah, derler. Hz. Peygamber s.a.v. de:

– Allah’ın içinizde en çok kızdığı kişi, insanların en çok kızdığı kimsedir, buyurur.

Sevgili Peygamberimizin sözlerine dikkat edilirse, Allah’ın bir kulu sevmesi, diğer kulların onu sevmesine bağlanmaktadır. Müminler bir insandan memnun iseler Allah da memnundur, razı değillerse Allah da razı değildir, demektir.

Dolayısıyla söz konusu insan istediği kadar ibadetlerini yerine getirsin, Allah yine de ondan memnun değildir. Çünkü o sorumluluklarının sadece bir bölümüne dikkat kesilmektedir. Hayatı paylaştığı çevresine karşı duyarsız kalmakta, çevresindekilerin hak ve hukuklarına dikkat etmemekte, onları incitmektedir.

Allah kimden razı?

Öyleyse esas maharet insanları memnun etmektir. Çünkü Allah’ı memnun etmek kulları memnun etmekten çok daha kolaydır. Rabbimiz geniş rahmetiyle küçücük bir iyiliğimiz veya amelimiz nedeniyle bizleri bağışlayabilir ve cennetine koyabilir. Zira o kullarının eksikliklerini bilmekte ve geniş rahmetiyle affetmektedir. İnanan kullarını cennetine koymak için adeta bahane aramaktadır.

Kullar ise böyle değildir. İnsan bazen kendisine yapılan haksızlığı ömür boyu unutmaz. Karşısındaki ne kadar özür dilese bile kalbindeki acı dinmez. Bazen çekilen acının şiddetiyle, kendisine o sıkıntıyı çektiren insanı ömür boyu bedduayla anar.

Tanıyanlarla birlikte olmadığımızda hep iyiliklerimizden bahsedilmesi, bizleri görenlerin gönüllerinde sıkıntı yerine mutluluk doğması, kalplerinde dinî duyguların uyanması, yanlarından geçtiğimizde içlerinden verip veriştirmemeleri, bizimle dost olmayı bir fazilet ve ayrıcalık telakki etmeleri, kimselere açamadıkları ızdırap ve sıkıntılarını gönül huzuruyla açıp paylaşmaları, vefat ettiğimizde cenazemize mutlaka gelmeye çalışmaları, imam “nasıl bilirdiniz” diye sorduğunda en küçük bir tereddüt geçirmeden “iyi bilirdik” demeleri, bizim iyi bir insan olduğumuzu göstermeye yeterlidir. Hem ibadetlerimizi yerine getiriyor hem de kendimizi böyle biri yapabilmek için çabalıyorsak, Rabbimizi memnun ediyoruz demektir.

Böyle değilsek ve etrafımıza güzellik namına bir şey veremiyorsak, bulunduğumuz ortamlarda hep kötülük gündeme geliyorsa, bir kez olsun Allah anılmıyorsa, ardımızdan kınayıcı sözler söyleniyorsa, bizi görmek insanların üzülmesine neden oluyorsa, kalplerine bir kasavet çöküyorsa, Allah’ı razı eden bir yolda bulunmadığımızı anlamak o kadar da zor olmayacaktır.

Çevreleriyle barışık yaşayamayan böylesi kişiler, hayatı hem kendilerine hem de aileleriyle çevrelerine zindan ederler. Sürekli olarak birilerini rahatsız ettiklerinden dolayı her Allahın günü uğraşmaları gereken sıkıntıları ve sorunları vardır. Aile hayatlarında huzur yoktur. Mutlu olarak geçirebildikleri gün sayısı çok azdır. Kalpleri rahat değildir. Ölümleri çevreleri için bir kurtuluş olur. Artlarından ne bir üzülen, ne de bir gözyaşı döken bulunur.

Böyle bir hayat geçiren insanın, Allah’ın huzuruna onu memnun etmiş olarak çıkmayacağı aşikârdır. Hem kendisine hem de etrafına sıkıntı vererek geçirdiği ömrün hesabını Allah katında vermesi gerçekten çok güç olacaktır. Çünkü bu insan, Allah’ın karışmadığı kul haklarını yüklenmiş olarak ilâhi huzura çıktığından sıkıntılı bir hesaba maruz kalacaktır. İnsanları üzmenin bedelinin ne kadar ağır olduğuyla orada yüzleşecektir. Ama iş işten geçmiş olacaktır.

Sana yapılmasını istemediğin

Peki güzel insan olmak çok mu zordur? Elbette hayır. Allah’ın bizlerden istediği güzel hasletler hiçbirimizin kaldıramayacağı ağırlıkta değil ki... Tersi olsaydı zaten yaratıcımız bunu bizlerden istemezdi.

Söz konusu sorumluluğun asgari ölçüsü, insanın kendisine yapılmasını istemediği şeyleri karşısındakine yapmamasıdır. Bunu prensip olarak benimseyen bir kişi başkalarının hakkına her zaman dikkat eder. En basitinden, şehir hayatının tabii bir sonucu olan kuyruklarda bekleyen vatandaşların hakkını yemez, çevresini kirletmez, etrafına zarar vermez. Apartman hayatının gereklerini yerine getirerek, yaşadığı binayı komşularına zehir etmez, kimseyi rahatsız etmez. Maddi veya fiziki gücünü başkalarını ezmekte kullanmaz.

Köyde yaşayan bir insansa, tarlaların sınırlarıyla oynamaz, komşuların hayvanlarına, ağaçlarına, bağ ve bahçelerine zarar vermez. Komşusu onu görmese bile her zaman bir gözetleyenin bulunduğunu bilerek, kendi malına yapılmasını istemediği şeyi komşusununkine yapmaz. Zira sevgili Peygamberinin şu güzel sözünü hiç unutmaz: “İyi müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.”

Elbette bunlara dikkat ederken sadece cehennem korkusunu taşımaz. Severek ve isteyerek yapar. Olması gerekenin bu olduğunu bilir. Bunlara dikkat ettiğinde hem kendisinin güzelleştiğini hem de çevresini güzelleştirdiğini görür ve mutlu olur.

Zaman ne kadar değişse de

Şöyle zihnimizi Peygamberimizin güzide arkadaşlarına yani Ashabına doğru bir yöneltelim: Allah Kur’an’ında onlardan razı olduğunu belirtmektedir. Hz. Peygamber s.a.v. de pek çok hadislerinde sahabileri övmektedir. Onların hem Yaratanımız hem de Peygamberimiz tarafından övülmesinin nedeni ne olabilir diye düşündüğümüzde, cevabın çok basit olduğunu görürüz: Onlar güzel insanlar idiler. Allah’a ve kullara karşı olan görevlerine dikkat ediyorlardı. Dolayısıyla bizler de sahabiler gibi olabilirsek, Allah bizi de övecektir, Rasulullah s.a.v. bizden de hoşnut olacaktır.

Böylesine nezih bir hayat süren müminin ömrü insanlara hep iyilikler getirdiği gibi, ölümü de hayırlara vesile olacaktır. Zira iyilikleriyle ve güzel ahlâkıyla anılacak, bu yönü diğer insanlara anlatılacak ve geride kalanlara örnek gösterilecektir. Hayatında da ölümünde de bir bereket olacaktır.

Böyle olmayana gelince, verdiği zararlarla ölüm kendisi için değil ama çevresi için bir kurtuluş olacaktır. Adı kötülükleriyle anılacak ve kısa sürede unutulup gidecektir.

Ne mutlu arkasından hep iyilikleriyle anılan, sürdüğü ömürle çevresine hep güzellikler katan, öldüğünde hayırla yad edilen, iyilikleriyle örnek gösterilen, çocukları için iyi bir baba veya anne olabilen insana...

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]