Gönderen Konu: İlkler ve Onnlara Güzelce Uyanlar (Okunma sayısı 160 defa)

gurbetciyim · « : Mayıs 09, 2023, 02:54:41 ÖS »

İlkler ve Onnlara Güzelce Uyanlar

“İslam’ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.”

(Tevbe, 9/100)

Özlem duyulan, kıyamete kadar hep hayranlıkla ve hürmetle anılarak örnek alınacak olan bir devir: Asr-ı Saadet. “İnsanların en bahtiyar oldukları çağ” anlamına gelen bu tabir, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yaşadığı dönem için kullanılmaktadır. Bu dönemin içine zaman zaman Hulefâ-i Râşidîn ve tâbiîn döneminin de dâhil edildiği olmuştur.

Allah’ın (c.c.) “Resûlullah sizin için güzel bir örnektir.” (Ahzab, 33/21) buyurduğu Peygamberimizin yaşadığı devir nasıl mutluluk asrı olmasın ki. İlk vahyin indiği, Hz. Peygamber’in İslam’ı tebliğ ettiği, muhacir ve ensarın, Resûlullah’tan öğrendiklerini hayatlarına geçirmek için yarıştığı bir dönem.

Tevbe suresi 100. ayette de Allah Teâlâ; muhacir, ensar ve onlara uyanlara övgüde bulunarak hepsinden razı olduğunu belirtmiştir. Allah’ın rızasını kazanmak ve övgüsüne nail olmak ne büyük bir bahtiyarlık!

Müfessirler, bu ayette “muhacirler ve ensar olarak nitelenen ilk müslümanlar” ifadesiyle sahabenin belirli bir kısmının değil bütün sahabenin kastedildiğini belirtmişlerdir. Yine, ayetin “onlara güzelce uyanlar” diye tercüme edilen kısmını tâbiîn nesli şeklinde anlayanlar olduğu gibi, bu ifade “kıyamete kadar onların yolunda yürüyen müminler” şeklinde de tefsir edilmiştir (Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, III, 51-52).

Ayet-i kerimede öncelikle sahabeye özel bir atıfta bulunulmuş; onların, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıkları belirtilmiştir. Sonraki nesillerden de onların iyi davranışlarını kendine örnek alan, onları kendilerine rol model olarak görerek güzel davranışlar içerisinde olanlar bu gruba dâhil edilmiştir. Buradan yola çıkarak şunu diyebiliriz ki Allah’ın rızasını kazanacağımız yollardan birisi de sahabenin iyi ve güzel davranışlarını hayatımızda uygulamaktır.

Sonradan gelen Müslümanların da hayranlıkla bahsettiği, tazimle andığı, örnek aldığı bu dönemde sahabe nasıl yaşadı, nasıl davrandı, bu dönem bizlere neler söylüyor acaba?

Kur’an’ın nazil olduğu dönemde yaşayarak vahyin ilk muhatabı, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) uygulamalarının şahidi olan ashab-ı kiramın yaşadığı bu döneme baktığımızda öncelikle Allah’ın indirdiğine ve Hz. Peygamber’in öğretilerine tam bir teslimiyet görülmektedir.

Sahabenin Hz. Peygamber’le yaptıkları sohbetlerle ona sordukları sorularla duanın önemini, nasıl dua edeceğimizi öğrendik; kalbimiz sevinçten kabına sığmadığında veya elemle dolduğunda, bir yere girerken çıkarken, yerken içerken dua etmeyi, isteklerimiz için Allah’a dua etmeyi, besmele ile işimize başlamanın ne denli önemli olduğunu öğrendik. Namazın dinin direği, orucun, sahibini koruyan kalkan olduğunu, zekâtın malı azaltmayıp bereketlendirdiğini, Allah katında en değerli ibadetin az da olsa devamlı olan olduğunu öğrendik. Her Müslüman’ın sadaka vermesi gerektiğini, sadakanın sadece malla verilmediğini; güzel sözün, güler yüzün, namaza giderken atılan adımın, iki kişinin arasını düzeltmenin, yoldaki rahatsızlık veren şeyleri kaldırmanın sadaka olduğunu öğrendik. Faydasız işler ve lüzumsuz sözlerden uzak durmanın gerekliliğini öğrendik.

Bütün insanların hata edebileceğini hata edenlerin en hayırlısının tövbe edenler olduğunu, Peygamberimiz’in (s.a.s.) her gün yetmişten fazla tövbe istiğfar ettiğini öğrendik.

Ve ashabın yaşantısına baktığımızda Kur’an’ın uyarılarını son derece titizlikle dikkate aldıklarını, Resûlullah’ın sünnetini uyguladıklarını ve bunu sonraki nesillere aktarmak için gayret gösterdiklerini görüyoruz.

Muhtaç insanlar geldiğinde Hz. Peygamber’in “Bunlara kim yardım etmek ister?” diye seslenmesiyle ashabın, mescitte yiyecek ve giyecekten iki ayrı tepe oluşturarak hayırda yarıştıklarını görüyoruz. Nebi’nin; “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna iyilik etsin, misafirine ikram etsin, ya hayır söylesin ya da sussun.” sözünü, “en hayırlıların ailesine karşı iyi davrananlar olduğu” tavsiyesini, “Aldatan bizden değildir.” uyarısını, “Kişiye Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak yeter.” ikazını, iyi bir mümin olmak için “elinden dilinden emin olunan kimse” olmak gerektiğini, “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” sözünü, kişinin kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemesinin kâmil bir iman için önemini, beşikten mezara kadar ilim öğrenmenin ehemmiyetini, her canlı sebebiyle ecir olduğu ve hayvanlardan dolayı da bir ecir ve karşılık olduğu hatırlatmasını ve Peygamber’in (s.a.s.) daha nice öğretilerini hayatlarına yansıtıp bizlere de aktardıklarını görüyoruz.

Hz. Peygamber’in tavsiyelerini sahabe o kadar içselleştirmiştir ki onun vefatından sonra da olaylar karşısında, hep onun nasıl davranacağı hususunu gözetmişlerdir. Kendilerinden sonra gelenlere de Resûlullah’ı tanıtmada, onun sünnetini, tavsiye, uyarı ve uygulamalarını iletmede çok önemli rolleri olmuştur.

Onlardan sonra gelen nesiller olarak Rabbimiz bizleri, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “insanların en hayırlıları” olarak methettiği, çeşitli vesilelerle övdüğü sahabilerin güzel davranışlarını örnek alanlardan eylesin.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İlkler ve Onnlara Güzelce Uyanlar (Okunma sayısı 160 defa)

gurbetciyim

İlkler ve Onnlara Güzelce Uyanlar

BENZER KONULAR