İslam'da Hoşgörü
İnsanların hem dünyada hem de ahirette mutluluğunu hedefleyen yüce dinimiz İslam, toplumun düzen ve huzurunu sağlamak için insanlar arasındaki münasebetleri sevgi, saygı, kardeşlik ve hoşgörü temeline dayalı olarak düzenlemiştir. İslam’da hoşgörünün çok büyük önemi vardır. Çünkü hoşgörü; birçok kötülüğün önlenmesine, insanlarla samimi ilişkiler kurulmasına ve güzel dostlukların oluşmasına sebep olur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki candan bir dost olur.” (Fussilet, 41/34) Hoşgörü (müsamaha); farklı görüş ve davranışları tahammülle karşılama, önemli olmayan hata ve kusurları bağışlama anlamına gelen bir terimdir. Bizden olmayan veya bizim gibi olmayan başkalarına karşı güçlük çıkarmama, onlara müdahale ve baskıda bulunmama ve onların ufak farklılık ve kusurlarını görmezden gelme demektir. (Şamil İslam Ans. Müsamaha Md.Sh. 80) Hoşgörü genelde hatalara, kusurlara göz yummak ve aldırmamak demektir. İslam, prensip olarak affı, sevgiyi, hoşgörüyü ve uzlaşmayı tercih etmiştir. Müslümanın kendisi, ailesi ve çevresiyle uyumlu olması esastır. (…) İslam’ın hoşgörü anlayışında aşırılık, haksızlık, zulüm olmadığı gibi, tabiî hakkından vazgeçmek ya da gerçek değerlerinden ödün vermek de söz konusu değildir. (DİB. Dini Kavramlar Sözlüğü, Sh. 262-263) Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadis-i şerifinde “Müsamahakâr (hoşgörülü) ol ki sana da hoşgörülü davranılsın” (Ahmed b. Hanbel, I. 248) buyurarak hoşgörülü olmayı tavsiye etmiş ve böyle bir davranışın aynı şekilde karşılık göreceği de açıklamıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), dünyada Allah’ın kullarına hoşgörülü davrananlara Allah’ın kıyamette görevli meleklerine hoşgörülü davranmalarını emredeceğini (Ahmed b. Hanbel, I, 5) haber vermiş, başka bir hadis-i şerifinde ise şöyle buyurmuşlardır: “Allah katında din, hoşgörüye dayalı İslam dinidir.” (Buharî, İman, 29) Yani İslam, inanç konusunda insanlara kesin, tam bir hürriyet tanımış; hiçbir zaman zor kullanarak kendi düşünce ve prensiplerini kabul ettirmemiştir. Nitekim Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de; “Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır” (Bakara, 2/256) buyurmuştur. Hoşgörü, insanî ilişkilerde her türlü iyilik kapılarını açan, kin, nefret, düşmanlık ve kötülük kapılarını kapayan bir anahtardır. İnsan kalbinden kin, nefret gibi kötü duyguları atar da yerine sevgi, saygı, merhamet ve hoşgörüyü yerleştirirse her şeyi güzel görmeye, herkes hakkında iyimser düşünmeye başlar. Neticede hem kendisi huzurlu ve mutlu bir insan olur, hem de çevresine huzur ve mutluluk saçar. Müslüman, Allah’ın yarattıklarına Yunus’un, “Yaratılanı severiz, Yaratandan ötürü” dediği gibi Allah için sever. İnsanlara karşı hoşgörülü davranır, şahsına karşı işlenen kusurları affeder, asla kin gütmez. Bir insanın, diğer insanlara karşı gösterebileceği en büyük fedakârlık, hoşgörüdür. İnsan hoşgörüyü evvela yakın çevresine, iş arkadaşlarına, dost, akraba ve diğer bütün kardeşlerine göstermeli özellikle aile içinde son derece hoşgörülü olmalıdır. Anne-baba çocuklarına müsamaha göstermeli ve bu konuda örnek olmalı, çocuklar da anne-babalarına yumuşak ve hoşgörülü davranmalıdır. Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama hoş görür, kusurlarını affeder ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Teğâbûn, 64/14) Peygamber (s.a.s.) Efendimiz son derece hoşgörülü bir insandı. İslam dinini tebliğde, aile fertlerine karşı davranışlarında, inanan-inanmayan bütün insanlarla olan münasebetlerinde daima hoşgörülü olmuştur. İnsanların kusurlarını affetmesi, onlara yumuşak davranması ve en azılı düşmanlarına karşı bile müsamaha göstermesi nedeniyle birçok kişinin iman etmelerini sağlamıştır. Allah Resûlü hiçbir zaman nefsi için öfkeye kapılmamış, intikam almamıştır. Ancak Allah'ın yasaklarının çiğnenmesine ve adaletin bozulmasına da müsaade etmemiştir. (DİB. Dini Kavramlar Sözlüğü, Sh. 262-263) O’nun bu anlayışı ve hoşgörüsü Kur’an-ı Kerim’de şöyle övülmüştür: “O vakit sen Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet: bağışlanmaları için dua et.” (Âl-i İmrân, 3/59) Hoşgörü, Müslümanların en önemli özelliklerindendir. Bizim inancımızın temelinde, kendi tarih ve kültürümüzde hoşgörünün en güzel örnekleri vardır. Sevgi ve hoşgörü abideleri Mevlana ve Yunusları yetiştiren işte bu kültürdür. Asırlarca Osmanlı diyarında Müslümanlarla gayr-i Müslimler bir arada barış içinde yaşamışlardır. Bugün de aynı hoşgörüyle yaşamaktayız. Bundan sonra da yine Peygamber Efendimizi ve Müslüman ecdadımızı örnek almalı, aramızda sevgi, saygı ve hoşgörüyü hâkim kılarak, birlik ve beraberliğimizi korumalıyız.
M.Sönmezoğlu.