Allah Temizlenenleri Sever
Allah-u Zülcelâl Kur'an ı Kerim’de, Peygamberlerin gönderiliş hikmetlerinden bahsederken,
“Nitekim size, kendi içinizden bir Resûl gönderdik ki, âyetlerimizi okusun, sizi arındırsın, size Kitab'ı ve hikmeti ve bilmediğiniz şeyleri öğretsin…” (Bakara, 151) buyurmaktadır.
Ayette geçen “sizi tezkiye etsin, arındırsın” ifadesi, hem maddi hem manevî bütün pisliklerden temizlemeyi kapsayan, çok şümullu bir manaya sahiptir. Gerçekten Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam insanları, içten dışa her türlü çirkinlik ve kötülüklerden arındırmak için en mükemmel bir din ile gönderilmiştir.
İlk İnen İlahi Emir
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam, kendisine peygamberlik verilmeden önce de nezih bir hayata sahip, tertemiz bir insandı. Putlar için kesilen kurbanları yemez, içki içmez, fuhşiyattan, zulümden ve putlara tapınmak için yapılan çirkin adetlerden sakınırdı.
Allah-u Zülcelâl onu insanlara Resul olarak gönderdiği zaman ise temizliğine daha da dikkat eder olmuştu. Çünkü o insanları, Allah'ın istediği gibi tertemiz olmaları için eğitmekle vazifeliydi. Bu vazifesine başlamadan önce bizzat kendisinin en ufak bir lekeden uzak olması, içinden dışına tertemiz olması isteniyordu.
Cenab-ı Hak tertemiz ayetlerini tebliğ etme vazifesiyle gönderdiği Peygamberini her bakımdan tertemiz görmek istediğini ilk nazil eylediği ayetlerle bildiriyordu.
Vahyin başlangıcı hakkındaki hadis-i şeriflere baktığımızda görüyoruz ki, Peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme ilk emredilen görev elbiseni temizlemesi olmuştur. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam Cebrail aleyhisselamı görünce ürpertici bir vecde kapılmış ve örtüsüne bürünmüştü ki, ayetler indi:
“Ey örtüsüne bürünen! Kalk, insanları uyar! Rabbini yücelt! Elbiseni temizle!” (Müddessir, 1-5)
Allah Resulü hemen üzerine temiz elbiseler giyerek emre itaat etti. Bundan sonra Mekke’nin yukarı tarafındaki vadiye doğru yürümeye başladı. Bu sırada Cebrail aleyhisselam insan suretinde yanına geldi ve ökçesini yere vurdu. Oradan bir su kaynadı.
Önce Hz. Cebrail ondan abdest aldı ve Peygamberimize kendisi gibi yapmasını söyledi. Sonra onun abdest alışına bakıp öğrenen Peygamberimiz aynı şekilde abdestini aldı. Daha sonra Cebrail aleyhisselamın gösterdiği şekilde iki rekâtlı bir namaz kıldılar.
Böylece abdest alma ve namaz kılma emrini kendi nefsine tatbik etmeye başlayan Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam aynı günün akşamında hanımı Hz. Hatice’ye de abdest almayı öğretti. Tıpkı Hz. Cebrail’in kendisine namaz kıldırması gibi Hz. Hatice’ye namaz kıldırdı. O günden itibaren her iman edene Allah'ın huzuruna çıkmaya hazır hale gelmenin ilk kurallarını öğretti.
Temizlikle Alakalı Sünnetler
"Namazın anahtarı taharettir" (Ebû Dâvud, Sünen, Tahâre, 49) buyuran Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, her bakımdan temizliğe çok dikkat ederdi. Hz. Aişe’nin bildirdiğine abdest bozarken göre pis su sıçramasından korunmaya azami gayret gösterir, bunun için ayakta abdest bozmaktan kaçınırdı. (İbn Mâce, Tahara, 14)
Bir gün Allah Resulü ashabıyla birlikte kabristanda bulunuyorlardı. Rasulullah aleyhisselatü vesselam buyurdu:
“Bu iki kabirdeki kimseye azab olunuyor. Azabları büyük bir şeyden dolayı da değildir, şu kimse idrardan sakınmaz ve üzerine sıçratırdı, şu da insanlar arasını bozmak için laf taşırdı.” (Buhârî, Vudu: 58)
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam temizlenmeye çok dikkat eder, abdest bozduktan sonra su ile temizlenmeye gayret ederdi. Hz. Âişe radıyallahu anha hanım sahabelere şöyle demişti: “Kocalarınıza da su ile temizlenmelerini söyleyin. Ben onlara, bunu anlatmaktan utanıyorum Rasûlullah su ile temizlenirdi.” (Müslim, Tahara: 21)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ibadete hazırlığın bir parçası olduğu için temizlenmeye de ibadet gibi önem verirdi. Abdest bozacağı yere yaklaşırken dua etmeye başlardı. “Allahım! Her tür şeytandan ve pisliklerden sana sığınırım' anlamında:
"Allâhümme innî eûzü bike minel hubsi vel habâis” diye dua eder, oradan uzaklaşırken de “Bağışlamanı dilerim” anlamında "Gufrânek" derdi (Tirmizî, Tahâret 7)
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam abdeste besmele ile ve bir ibadet gibi Allah'ın rızası için niyet ederek başlardı. Abdest sırasında azalarını yıkarken dualar okurdu. Abdeste dişleri misvak ile temizleyerek başlardı.
“Eğer ümmetime zorluk verecek olmasaydım her namaz için misvâk kullanmalarını emrederdim.” (Müslim, Tahara: 15) buyururdu.
Abdest uzuvlarını, yeterince su varsa üçer kere yıkardı. Parmak aralarına, yüzük altına, sakal altına ve ökçelere dikkat ederdi. Birçok hadis-i şerifinde abdest alırken özen göstermeyi, ihsan üzere, güzel bir kul olmanın bir parçası olarak tavsiye ediyordu. Yine gusül abdesti alırken “Her kılın dibinde cünüplük vardır; saçınızı yıkayın, tüm vücudunuzu temizleyin.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 97) buyuruyordu.
Ashab-ı kiram o zamanın şartlarında ihtiyaç duydukları suyu kuyulardan çekiyorlardı. Allah Resulü onları zorluklarına sabrederek abdesti güzelce almaya rağbet ettirmek için şöyle buyuruyordu: “Allah’ın günahları ne ile sildiğini ve dereceleri ne ile yükselttiğini size haber vereyim mi?” Sahabîler: “Evet Ya Rasûlullah!” dediler. Buyurdu ki: “Her türlü zorluklara rağmen abdesti en güzel şekliyle almak, mescitlere namaz kılmak için giderken adımları çoğaltmak, bir namazdan sonra diğer namazı kılmak için büyük bir arzuyla beklemek. İşte tüm bunlar, sizin ibadetler konusunda en büyük cihadınızdır.” (Müslim, Tahara, 14)
Peygamberimizin kulluk hayatında abdest almak, adeta bir ibadet vecdi içinde yapılan başlı başına bir ameldi. Nitekim bir hadis-i şerifinde Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Kim abdestini güzelce alır ve sonunda; ‘Eşhedü en lâ ilahe illallahu vahdehû la şerîke leh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasülühü. Allahümec’alnî minettevvabîne vecalnî minel mutetahhirîn’ derse kendisine Cennetin sekiz kapısı açılır ve dilediği kapıdan içeri girer.” (Nesâî, Tahara: 109)
Abdest Azalarına Nur Yerleşir
Abdest alan bir kişinin zahirine bakılırsa onun abdest azalarının yıkanıp temizlendiği görülür. Manevi bir gözle bakan ashab-ı kiram, ondan bu uzuvlarla işlenen kusur ve kabahatlerin de döküldüğüne şahit olmuşlardır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Bir Müslüman abdest alıp yüzünü yıkadığında yüzüne ait bütün günahları, ellerini ve ayaklarını yıkadığında ellerine ve ayaklarına ait bütün günahları suyun damlalarıyla beraber çıkar gider. Hatta tırnak ve kirpiklerinde günahından eser kalmaz.” (Müslim, Taharet, 32) buyurarak güzel bir abdestin sonunda kulun Allah'ın huzuruna temiz bir şekilde duracağını bildirmiştir.
Devamlı abdest alıp namaz kılmaya devam eden bir Müslüman zaman içinde günahlardan uzaklaşır, arınır ve onun abdest azalarında nurlar yerleşir. Nitekim Allah’ın Resulü, mahşer gününde ümmetini abdest azalarının parlamasından tanıyacağını müjdelemiştir. (Müslim, Taharet, 39)
Namaz ibadeti her yönden temizliği gerektirir. Namaz kılınan yer de temiz olmalıdır. Allah-u Zülcelal ayeti kerimede: "İbrahim ve İsmail'e: "Tavaf edenler, orada ibadet amacıyla oturanlar, rüku ve secde edenler için Evimi (Kabe'yi) temizleyin!" diye emretmiştik" (Bakara; 135) buyurmaktadır.
İslam dini insana öyle bir temizlik anlayışı aşılar ki, namaz kılan bir insan hem kendisini hem de çevresini temiz tutmaya önem vermek zorunda hisseder. Mesela bir Müslüman daha sonra abdest almak için kullanmak zorunda kalacağı suyun temiz olması için su kaynaklarını temiz tutmalıdır. Nitekim Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam bir hadis-i şerifinde durgun suları, (Buharî, vüdû 28) bir diğerinde ise akan suları da temiz tutmayı emretmiştir. (Heysemi, Mecmau'z-Zevâid, 1, 224)
İlmihallerde kuyular, göletler ve havuzların temizliğine dair bölümler bulunur. Temiz ve temizleyici olan sular, necasetler ve temizleme yöntemlerine dair birçok incelik bu kısımlarda detaylıca yer alır. Böylece insanın gönlünde uygulanması mümkün bir temizlik hassasiyeti yerleştirilmiş olur.
Temizlik Medeniyettir
Allah Resulü’nün temizlikle ilgili emirleri sadece abdest almakla ilgili değildir. Allah Resulü bir müslümanın bedeni, dış görünüşü, saç sakalı, kılık kıyafeti ile ilgili bir takım temizlik kuralları emretmiştir ki, bunlar nezih bir insan olmanın gereğidir. Allah Resulü bu temizlik kurallarını sayarken bunların insan için fıtrattan, yani yaratılışının gereği olduğunu bildirmiştir:
"On şey fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı (bir tutam) uzatmak, misvakla dişleri temizlemek, abdest alırken suyu ağızda çalkalamak, burna su vererek temizlemek, tırnakları kesmek, abdest alırken parmak aralarını hilallemek, bedendeki istenmeyen tüyleri temizlemek, abdest bozduktan sonra su ile temizlik yapmak ve erkek çocukları için sünnet olmaktır." (Buhârî, Libas, VII, 56)
Yine Allah'ın Resulünün sofra adabına dair hadis-i şeriflerinden bir kısmı da temizliğe dair kaideler hakkındadır. Temiz yemeyi, temiz elle yemeyi, önünden yemeyi, yemekten sonra ellerini, ağzını yıkamayı ve dişleri temizlemeyi emreden pek çok hadis-i şerifleri vardır. (Tirmizî, Et'ime, 29)
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam, temizlik konusunu Müslüman’ın sosyal hayatı bakımından da ele almıştır. Bir Müslüman toplum içinde temizliği, nezafetiyle tanınmalıdır. Nefsi adına kibirlenmek maksadıyla değil, Allah'ın kulu olma şerefine layık olma, Müslümanları temsil etme mesuliyetiyle temiz tertipli olmalıdır. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam ashabına;
“Sizler mü’min kardeşlerinizin yanına varacaksınız; binaenaleyh binek hayvanlarınıza dikkat ediniz, kıyafet ve elbisenizi düzeltiniz ki, insanlar arasında parmakla gösterilecek gibi olunuz; çünkü Allahu Teala çirkinliği ve çirkin söz söylemeğe özenen kimseleri sevmez." (Ebu Davut, Libas, 25)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin de temiz, tertipli giyinmeye, saçlarını taramaya dair başka hadis-i şerifleri de vardır. Resulullah'a saçı sakalı karmakarışık bir adam gelmişti. Efendimiz, ona işaret buyurarak, sanki saçını taramasını emretmişti.
Adam bunu yapıp sonra tekrar geri geldi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Şu hal, sizden birinizin tıpkı bir şeytan gibi başı(ndaki saçlar) karmakarışık vaziyette gelmesinden daha hayırlı değil mi?" buyurdular." (Muvatta, Şa'ar, 7)
Yine Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam temiz görünmeye özen gösterdiği gibi kötü koku yayarak etrafı rahatsız etmemeye dikkat ettiği bildirilmiştir. Ağız kokusuna tesir eden yiyecek yiyenlerin cemaate gelerek insanları rahatsız etmemesini bildirmiştir:
“Sarımsak veya soğan yiyen kimse bizden ve mescitlerimizden uzak dursun, evinde otursun.” (Buharî, Edeb, 76.)
Allah Resulü, güzel koku kullanmıştır ve bunu tavsiye etmiştir. Bir hadis-i şerifinde güzel koku kullanmak hususunda şöyle buyurmuştur:
“Dört şey vardır ki bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir; Hayâ etmek, koku sürünmek, misvak kullanmak ve nikâhlanmak.” (Tirmizî, Nikâh, l, 1080)
Allah Resulü Müslümanları çevre temizliği konusunda da ikaz etmiştir. Peygamberimizin, insanların gelip geçtiği ve faydalandığı yerleri kirletmemek, böylece beddua almamak noktasında emirleri bulunmaktadır. (Müslim, Tahâret, 68)
Günümüzde bazı kesimlerin çevre temizliği konusunda hassasiyet anlayışıyla sivil toplum oluşumları meydana getirdiklerini ve bazı eylemler yaptıklarını görüyoruz. Elbette bu konu çok önemlidir ve Müslümanların da kayıtsız kalamayacağı bir husustur.
Ancak bu konuda tutarlı olmak için, tabii olmayan bir hayat tarzı ve lüzumsuz tüketimlerle en büyük çevre kirliliğine sebep olmaktan kaçınmak da şarttır. Mesela hijyen adına tek kullanımlık ürünleri tüketen ve sonra insanların ihtiyacı için yapılan yol ve benzeri inşaatlara karşı çıkanlar bu konuda tutarlı değildirler. Dinimiz israfı yasaklayarak çevre kirliliğinin en büyük sebebine karşı da savaş açmıştır.
Biz Müslümanlara düşen, yabancı hayat tarzlarına özenmeyip Peygamberimizin örnek ahlakıyla dünyaya hakiki temizliğin ve hakiki medeniyetin nasıl olması gerektiğini göstermektir.