Mazlumun Yannda Olmak
Hakszlk, adaletsizlik yapana zâlim, hakszlًa uًrayana da mazlum denir. Aslolan ne zâlim ne de mazlum olmaktr. “Ne hakszlk yapar, ne de hakszlًa uًrarsnz.” (Bakara, 279)
Allah zulmü hem kendi nefsine hem de kullarna haram klmtr. “قüphesiz ki Allah zerre kadar hakszlk yapmaz.” (Nisa, 40) Hakszlk yapanlar da iddetle cezalandrr. “Hakszlk yapanlar nasl bir yklla yklacaklarn anlayacaklardr.” (قuara, 227)
Peygamberler de zâlimlere kar mazlumlar koruma mücadelesi vermilerdir. Kimisi ِldürülmü, kimisi ülkesinden sürülmü, hepsi de çeitli ekillerde tacize uًramlardr.
Mazlumlarn yannda olmak hakdan ve hakldan yana olmaktr. Zâlimin yannda olmak zulme ortak olmak demektir. “Hakszlk yapanlara meyletmeyin yoksa ate size de dokunur.” (Hûd, 113) “Kim, zâlim olduًunu bildiًi halde yardm etmek üzere zâlimle birlikte yürürse فslam’n dna çkm olur.” (Suyûtî, Câmiu’s-Saًir, 2/155) Mazlumun yannda yer almak fazilettir. Müslümann iar da mazlumun tarafnda olmaktr.
Hz. Peygamber (s.a.v.) peygamberlikten ِnce mazlumlarn hukukunu korumak için kurulan Hilfu’l-fudul’a üye olmutu. Bu tekilatn kurulu hikayesi ksaca ِyledir: Zebit kabilesinden bir zat maln satmak üzere Mekke’ye geldi. Mekke’nin kodamanlarndan آs b. Vail onun maln satn ald fakat ücretini vermedi. Zulme uًrayan kii müttefik olan Abdü’d-dâr, Mahzum ve Cunah kabilelerini imdada çaًrd. Fakat bunlar yardma yanamadlar. ـstelik adam azarladlar. Bu durum karsnda sabah vakti Kureyliler Kabe civarnda evlerinde iken Ebû Kubeys daًna çkt yüksek sesle unlar sِyledi.
“Ey Fihr oًullar! Evinden ve dostlarndan uzak Mekke vadisinde hakszlًa uًrayan kiinin imdadna yetiin. Bu zat ihraml, saç ba daًnk, umresini de henüz tamamlamam. Hicr ile hacer arasnda bulunanlar! Yetiin. Bu Kâbe, ahlâk yüce olan kiilere lâyktr. Zâlim ve facir elbisesi giyenlere deًil.” Bu sesi duyan Zübeyr b. Abdu’l-Muttalib meydana çkp “Bu gِz yumulacak bir hal midir?” diye seslendi. Bunun üzerin Haim, Zühre ve Teym, Abdullah b. Cüdan’n evinde toplandlar. Abdullah onlara yemek hazrlad ve bu kiiler, aralarnda sِzletiler: Buna gِre denizde bir damla su kaldkça, Sebir ve Hra daً yerinde durdukça zâlimden hakkn alncaya kadar mazlumla el ele verecekler, geçim sknts çekenlerin yannda olacaklar. Bilahare آs b. Vâil’in yanna varp mazlumun hakkn aldlar ve kendisine teslim ettiler. Mazlumlarn hukukunu korumak için kurulan bu ittifaka “Erdemliler ittifak” denildi. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu ittifaktan sِz ederken ِyle buyurdu: “Ben Abdullah b. Cüdân’n evinde kurulan bir ittifaka ahit oldum. قayet peygamber olduktan sonra da ayn ittifaka davet edilsem seve seve katlrm. اünkü onlar gasp edilen mallar sahiplerine vermek ve zâlimin mazlumu ezmesine frsat vermemek için sِzlemilerdi. (Salihî, sûbûlul’l-hüda; 2/154)
Hz. Peygamber (s.a.v.), hayat boyunca daima mazlumdan yana bir tutum sergilemi, O’nun yolunu takip eden raid halifeler de ayn tutum içinde olmulardr. Nitekim Hz. Ebu Bekir (r.a.) halife seçildiًinde irad ettiًi ilk hutbede; kendi katnda mazlumun güçlü, zâlimin ise zayf konumda olacaًn sِylemitir.
Bütün mesele: gücü hakda gِrmek, baka bir ifadeyle hakly güçlü, haksz güçsüz gِrmektir. Fakat insanlar genellikle hakl veya haksz olup olmamaya bakmakszn güçlülerin yannda saf tutmakta, gücü hak yerine ikame etmektedirler. Zulüm; bu tutum ve anlay sayesinde devam etmektedir. Her ne olursa olsun, zulümle âbâd olmak isteyenlerin akbetleri berbâd olmaktadr. “Gerçek u ki zâlimler asla iflah olmazlar.” (En’am, 21)
Mazlumlarn duasn almak, bedduasndan saknmak gerekir. Hz. Peygamber (s.a.v.) ِyle buyurmulardr: “Kâfir bile olsa mazlumun bedduasndan saknn. Zira beddua ile Allah arasnda kabulünü engelleyecek bir perde yoktur.” (Aclûnî, Kefu’l-hafâ hadis no: 75) Beddua genelde ho karlanmasa da mazlumlar için bedduaya izin verilmitir. “Allah, zulme uًrayanlarn dnda çirkin sِzün açkça sِylenmesinden holanmaz.” (Nisa, 148) Zulmedilmi, hakkna tecavüz olunmu olan kimse feryat edebilir, zâlim aleyhine baًra baًra beddua edebilir veyahut ondan yaknacak kِtülüklerini sِyleyebilir, hatta kِtü sِzlerine aynen karlk da verebilir. Allah zulme uًrayanlarn feryadn dinler, halini bilir. (H. Yazr, Hak Dini, 3/111)
Mazlumlarn ikayeti doًrudan Mevla’ya ular. Mücadele suresinin ilk ayeti bunun açk delilidir. “Kocas hakknda seninle tartan ve Allah’a ikayette bulunan kadnn sِzünü Allah iitmitir.” (Mücadele, 14) Ayetin nüzul sebebi ksaca ِyledir: Havle binti Sa’lebe, Ensardan Evs b. Sâmit’in hanm idi. Havle bir gün kocasndan bir istekte bulunmu, o da ِfkelenip “Sen bana anamn srt gibisin” demi, bِylece zhar sِz konusu olmutu. Cahiliye dِneminde bu sِzü sِyleyene kars haram saylrd. Onu bir daha alamazd. Evs, yaptًndan pimanlk duydu. Karsna dِnmek istedi. Fakat Havle yanamad ve durumu Resûlullah’a arz etmeye gitti ve: “Ya Resûlallah! Evs beni e olarak seçip evlendiًinde gençtim, çekici idim. Ancak yam ilerleyip bir çok çocuًum olunca Evs beni anas gibi kld ve kimsesiz brakverdi. Bu duruma bir çare buluver, dedi. Rasûlullah ise bir hüküm beyan etmedi. Bunun üzerine durumu Allah’a arz ederek: “Allah’m! Yalnzlًmn iddetinden ve bana zor gelecek olan ayrlk acsndan sana ikayette bulunuyorum. Küçük çocuklarm var. Onlar Evs’e braksam zayi olacaklar, yanma alsam aç kalacaklar, dedi ve ban gًِe kaldrp: “Allah’m! Sana ikayet ediyorum, peygamberinin lisanna bir vahiy indir” eklinde yalvard. Bunun üzerine hemen ayet nazil oldu. Rasûlullah kendisine müjde vererek “Allah, kocas hakknda seninle tartan ve Allah’a ikayette bulunan kadnn sِzünü iitmitir” ayetini okudu.
Hz. ضmer, bu kadn yanna geldiًi zaman ona ikramda bulunurdu. Bir gün Hz. ضmer insanlarla birlikte yürürken bu kadn ضmer’in durmasn istedi. O da durdu ve kadna yaklap elini omzuna koydu ve onu dikkatle dinledi. Kadn bazs sert olan sِzlerini tamamlaynca Hz. ضmer’in yanndakilerden biri: Ey mü’minlerin emiri! قu kocakarnn karsnda Kureyin erkeklerini beklettin, dedi. Hz. ضmer de: Yazklar olsun sana! Onun kim olduًunu biliyor musun? dedi. O da “hayr, bilmiyorum” deyince. Hz. ضmer: Bu, Allah Teâlâ’nn yedi kat gًِün ِtesinden ikayetini dinlediًi kadndr. Bu, Havle binti Sa’lebe’dir. Vallahi geceye kadar gitmeseydi, ihtiyacn bitirmeden ondan ayrlmazdm, dedi.
Zulme uًrayanlar geç de olsa Allah’n himaye ve yardmna mazhar olmulardr. Bunun en canl ِrneًi Mekke’de müriklerin amansz zulüm ve basklarna uًrayp, ülkelerini terk etmek, uzak diyarlara gِç etmek zorunda kalan Müslümanladr. “Zulme uًradktan sonra Allah uًrunda gِç edenleri muhakkak ki biz bu dünyada güzel bir ekilde yerletireceًiz. Ahiret ecri ise elbette daha büyük olacaktr. Keke bilseler.” (Nahl, 41) Kadnl erkekli Habeistan’a gِç etmek zorunda kalanlar bu ilahi va’de nail olmular, sonunda Medine’ye yerlemiler, bolluًa erimiler, dümanlarna galip gelmiler, yeni fetihlere kavumular, hayrla anlmlar, Mevlâ’nn rzasna nail olmulardr.
Bu dünyada zulüm hiç eksik olmamtr. Kimisi güç ve servetiyle, kimisi de fakirlik ve acziyle imtihan edilmitir. Elbette bu imtihanlarn neticeleri deًerlendirilecek herkes hak ettiًinin karlًn ya dünyada, ya ahirette ya da ikisinde de gِrecektir. “Sakn, Allah’ zâlimlerin yaptklarndan habersiz sanma! O sadece onlarn iini bir güne erteliyor ki, o gün gِzler dehetten yuvalarndan frlam, balar yukarda bir yere sabitlenmi, zihinler bombo kalm olarak toplanma yerine koarlar.” (فbrahim, 42-43)
Zâlim, mazlumun ahsnda kendine zulmeden kiidir. Zulmünü artrdkça kendi kuyusunu derinletirmekte, içinden çkamaz hale gelmektedir. Firavunlar, Nemrutlar, Neronlar, قeddatlar, Ebu Cehil ve Ebu Leheb’ler zulümleri sebebiyle lanetli oldular. Zulüm ne korkunç bir suç ki kyamete kadar sahipleri lanetle anlyorlar. Buna mukabil mazlum Bilaller, Ammarlar, Habbab b. Eretler rahmetle yâdediliyorlar. Kim kiminle olmak ve nasl yâd edilmek istiyorsa tercihini ona gِre yapsn. Zâlimlerle olup lanetle mi, yoksa mazlumlarla olup rahmetle mi anlacaًna karar versin.
Amin.
Ali Rza Temel.