Gönderen Konu: Mü'min-i Kamil (Okunma sayısı 2519 defa)

anadolu · « : Temmuz 13, 2024, 10:29:56 ÖÖ »

Mü'min-i Kamil

Bizleri yaratan Rabbimize sonsuz hamd ve Rasulullah Efendimize salât ve selam olsun.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “İnsanların âsîleri hariç tüm yaratılmışlar Rablerine yönelmiştir. O’nu anar, O’nu tesbih ederler” buyurmaktadır. İyi bir Mü’min de elinden geldiği kadar Rabbine kulluk eder, O’nu zikreder, sürekli tesbihatta bulunur. Ama hiçbir zaman amelini yeterli görmez. Mü’min-i kâmil, olgun mü’min ne kadar namaz kılsa, Kur’an okusa vs. -ki elbette bunlar iyi amellerdir- amelini yeterli görmez. Bu hal o kişinin kemalâtıyla orantılıdır.

Kişi amellerini yeterli görüyorsa, nefsine bunlardan pay çıkarıyorsa imanı kemale ermemiş demektir. Rabbimiz Nisa 49’da, “Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi?

Hayır! Allah, dilediğini temize çıkarır” buyurmaktadır. İnsanın amelini tartacak olan, kabul edecek olan O’dur. Necm 32’de ise “Kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı, takva üzere olanı daha iyi bilir.” buyurur. Elhamdülillah elimizden geldiğince kulluk etme çabasındayız ama bu çabalarımızın Allah katındaki makbuliyeti nedir, biz onu bilemeyiz. Bize düşen, işlerimizi Rabbimize havale etmek, Onun rızası doğrultusunda amel etmeyi sürdürmektir. Allah, hiç kimseyi göz açıp kapayana kadar da olsa nefsine bırakmasın.

Bir kimse evinde tek başına namaz kılarken acele ediyor, ta’dili erkâna tam riayet etmeden kılıyor; camide, bir topluluk önünde de salına salına, huşu görüntüsü içerisinde namaz kılıyorsa bu durum Peygamberimizin ifadesiyle “gizli şirk”tir. Çünkü bu ibadeti Rabbi için değil insanlar içindir, Allah korusun. Büyüklerimiz, toplulukla beraber kıldıkları namazlarında cemaatle birlikte namazı tamamlarlar, tenhada ise daha itinalı kılar, dilediği kadar da uzatırlardı. Bu hallerine çok defa şahit olmuşuzdur. Tabii ki cami adabına dikkat ederler, besmele ile ve sağ ayakla girer, sol ile çıkarlar, kemali edeple camide otururlardı o ayrıdır.

Kamil mü’min her anında Rabbiyle beraber olmalı, onu hatırından çıkarmamalıdır. Her işine besmele ile başlamalı, kovulmuş şeytanın şerrinden sürekli Rabbine sığınmalıdır. Düşünebiliyor muyuz ki Kur’an okumaya başlarken bile şeytanın şerrinden Allah’a sığınmamız emredilmiştir. Bugün, işlerimizdeki bereketsizliğimizin önemli sebeplerinden birisi besmeleyi terk etmemiz, maalesef besmelesiz bir toplum olmamızdır. İslami bir gayret ile, terbiye ile, eğitim ile yetiştirilen çok azı hariç maalesef gençliğimiz de bu konuda iyi bir halde değildir.

Kamil mü’min, günlük hayatının her anında Allah’ın Rasulünü örnek almalıdır. O’nun yaptıklarını yapmalı, emir ve tavsiyelerine riayet etmelidir. Her an, tuvalete girerken bile ne dua etmiş, hacetini giderdikten sonra neler söylemiştir, nasıl yemek yemiş, hangi elle yemek yenmesini tavsiye buyurmuş bilmeli ve taklit etmeye çalışmalıyız. Mü’min, hiçbir anını boşa geçiremez, gaflete dalamaz, basit göremez. Bazı kardeşlerimize şahit oluyoruz, sohbetlere devam ettikleri halde, bu konuda birçok uyarılar yapıldığı halde dikkatsiz davranıyor ve sol elle yiyorlar. Efendimiz aleyhisselam “Müslüman, sağ elle alır, sağ elle yer, sağ elle içer.” buyurmaktadır. Taif’te taşlanmış, Uhut’ta sıkıntılar çekmiş ama beddua etmemiştir. Yanında sol elle yiyen birisine birkaç kez uyardığı halde vazgeçmeyince hatta “yiyemiyorum” diye saygısızlık edince “o elinle yiyemez ol” diye beddua etmiştir. Adamın eli kuruyuvermiştir. Mülteka’da geçen bir hadiste Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “Sağ el yemek, içmek için, sol el taharet içindir.” buyurmuşlardır. Hala bir Müslüman bu konuda nasıl dikkatsizlik edebilir?

Nefsini, kendisini bilen Rabbini bilir. Kendi kulluğunu, acizliğini idrak eden kişi ne kulluk yapsa yetersiz görür. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “Ey Rabbim, ben Sen’i layık olduğun şekilde sena edemedim, övemedim, yüceltemedim, Sen kendini nasıl sena ediyorsan öylesin.” buyurarak bu konuda Rabbine acziyetini ifade etmiştir. Biz de Rabbimize aynı şekilde tazarru etmeliyiz, çünkü aciziz.

Rabbimiz bunun için insana önemli fırsatlar vermiştir. Bu fırsatları iyi değerlendirmeliyiz.

Mesela idrak edeceğimiz bin aydan, seksen küsür senelik bir insan ömründen daha hayırlı olan Kadir Gecesi bu fırsat zamanlarının başında gelir. Rabbimiz insana sorumluluk vermiştir ve sonsuz merhametinden dolayı böyle önemli imkânlar da vermiştir.

Rabbimiz, bizi sorumluluklarını bilen, diğer bütün mahlûkat gibi her an zikir halinde olan içerisinde bulunduğumuz mübarek günleri ve yaklaşan Kadir Gecesini layıkı ile değerlendiren kullarından eylesin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Mü'min-i Kamil (Okunma sayısı 2519 defa)

anadolu

Mü'min-i Kamil

BENZER KONULAR