* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Müminler Bir Vücûdun Âzâları Gibidir  (Okunma sayısı 1296 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Müminler Bir Vücûdun Âzâları Gibidir
« : Aralık 10, 2014, 09:31:10 ÖS »
‘Müminler Bir Vücûdun Âzâları Gibidir…

Dün Çanakkale’de omuz omuza şehid düşmüş, yarım ekmek kumanyasını bölüşmüş bu milletin evlatları, bugün Türk-Kürt diye birbirine düşman edilmek isteniyor. Aman kardeşlerim! Tarihinize bakın, lütfen aramıza husumet sokacak şeylere imanınızla set çekin. Bin yıldır beraber yaşadığımız, akraba olduğumuz insanlarla bizleri düşman ya da kavgalı hale getirmek isteyenler, hiç unutmayın ki şeytanın ucuz uşaklarıdır.

Sevgili kardeşlerim! Bu ay ki yazımıza da, âlemlerin rabbi olan Cenab-ı Hakka nihayetsiz hamd-ü senalar ederek, Resûlüllah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e, Onun Âl-ü ashabına ve tüm müminlere salat ve selam ederek başlarım. Bu vesileyle arifler sarayının ziyareti ve özlemi içinde olan siz saygıdeğer kardeşlerime de saygıyla selam ve muhabbetlerimi iletirim.
Başlıktan da anlaşılacağı gibi konumuz birlik ve beraberlik ruhu ve şuuru ki, zaten başlıktaki sözde bize ait değil, bizzat Resûlüllah Aleyhissalatü Vesselam Efendimize aittir. On dört asır evvel söylenmiş ama bugün dahi bizleri bir arada tutacak muhteşem bir reçete ve bir kelam-ı nebidir. Şöyle bir İslam dünyasına baktığımız zaman efendiler efendisi Sallallahü Aleyhi Vesellem’in mübarek hadisi şeriflerinin ne kadar mühim bir öğüt olduğunu daha iyi anlıyoruz. Sanki o günlerden bugünü görmüş mübarek efendimiz ve “Müminler bir vücudun âzâları gibidir, birisi rahatsızlanınca diğer organlarda onun acısını taşırlar.” buyurarak bizlere öğüt vermiş ve ikaz etmiştir. Ey Kâinatın Efendisi! Son asırlarda ortaya çıkmış ar ve edeb fakiri bazı kelam ve kalem sahiplerinin sizin mübarek hadisi şeriflerinize dil uzatmaları karşısında, sadece şu hadis-i şerif bile hala capcanlı bir cevap niteliği taşıyor.
Hadis-i Şeriflerde Birlik ve Beraberliğe Yapılan Vurgu
Değerli dostlarım! Biz sağa sola cevap yetiştirmeyi bırakıp konumuza devam edersek sanırım daha doğru bir iş yapmış olacağız; yoksa hani güzel bir sözdür “Şeytan taşlamaktan, ibadete vakit bulamayacağız” Efendimiz ne buyuruyor, kâinatın efendisi bir vücut örneği veriyor. Bize; birlik ve beraberliğin önemini bundan daha güzel ne ile anlatabilirdik ki. Eğer ille de buna benzer bir tesbit daha aramaya çalışırsak yine Resûlüllahın kapısına koşmamız gerekir.
Bir başka hadisi şeriflerinde Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz buyuruyorlar ki “Müminler bir duvarın tuğlaları gibidir.” Ne müthiş bir söz değil mi? Yeryüzündeki tüm İslam âlemi bir duvarın tuğlaları gibi olursa, kim ezebilir ve kim bizi sömürebilir?!
Peki, bugünkü fotoğrafa, yani İslam âlemine şu iki hadis-i şerifin penceresinden bakacak olursak sahi ne görünüyor? Daha doğrusu bu Ümmet-i Muhammed, peygamberini doğru anlayabilmiş midir? Resûlüllah Efendimizle bir dil ve anlama problemi yaşıyormuyuz hiç düşündünüz mü? Ve eğer kendi peygamberini, daha doğru dürüst anlayamayan bir toplum kimi doğru anlayabilir ki?
Kardeşlerim zannederim kendi kendimize asıl sorulacak soruda bu olmalı. Ben ya da biz, Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellemi anlayabildik mi? Eğer anladığımızı iddia ediyorsak bu hal-ü pür mealimiz neyin nesidir?
Fitneye Karşı Referansımız Kur’an Ve Sünnet Olmalı.
Hemen her önemli toplantının, konuşmanın, şehid cenazelerinin, sıkıntılı anların değişmeyen sihirli sözüdür “….aman bir ve beraber olalım, bugün birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok muhtacız…” “İyi de bu nasıl olacak, bunun formülü nedir?” dediğinizde çoğumuzun motoru hemencecik hararet yapar ve su kaynatır ne hikmetse. Elbette bize lazım olan birlik ve beraberliktir ve formülü de Al-i İmran suresi-103.ayeti kerimedir “Hepiniz birden Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinize düşman idinizde o sizin kalplerinize ülfet meydana getirdi de kardeş oldunuz; bir ateş çukurunun kenarında idinizde o sizi oradan kurtardı. Şimdi size ayetlerini böyle açıklıyor ki ona doğru gidebilesiniz.” Her şeyi yoktan var eden kâinatın sahibi yüce rabbimiz bizden açıkça istediği şey, Kur’an’a yapışmamız ve ayrılığa düşmememizdir. Şimdi bu iki emri ilahiye biraz daha yakından bakalım. Kur’an’a yapışmamız nasıl olacak. Elbette emir ve yasaklarına tabi olarak. İyide rabbimiz namazı emrediyor ama hangi şeye namaz diyeceğiz, ne yaparsak namaz kılmış oluruz. Bu konuda Kur’an’da detaylı bir bilgi yok. Mesela öğle namazı kaç rekâttır Kur’an’da belirtmiyor. Bu ve buna benzer daha pek çok şey ne olacak o zaman? Kur’an’a yapışmamız nasıl olacak? Kur’an-ı en iyi anlamış ve yaşamış kim ise ona bakmamız lazım değil mi? Yani canlı Kur’an olan Resûlüllahın sünnetine bakacağız. Demek ki, Resûlüllahın bazı uygulamaları bize farz mesabesinde hitabeder. Öğle namazını dört rekât kılmayı biz Resûlüllaha bakarak öğrenebiliriz. Öğle namazının farzını üç rekât kılarsak ne olur? Namaz olmamış olur, yeni baştan kılınması gerekir.
Buradan da anlıyoruz ki; “Kur’an’a yapışın” emri “Kur’an’la beraber Resulullaha’da sarılın” demektir. Ayeti kerimede geçen “Ayrılığa düşmeyin” emri nasıl hayata geçecek? Bunun için yine Efendimizin hayatına bakmamız gerekir. Medine’ye hicretlerinde orasının en eski mukimleri Evsliler ve Hazreçliler vardı. Uzun yıllardır kanlı-bıçaklı küs idiler. Bu iki kabileyi Resûlüllah barıştırdı ve kardeşlik tesis etti. Zaman zaman aradaki münafıklar müminlerin aralarına fitne sokmak istediklerinde yine Resûlüllah Efendimiz aralarında hakemlik ediyor ve fitne ateşinin büyümesini önlüyordu. Bu gün bizlerde aile içinde bile olsa bir takım huzursuzluğa ve ayrılığa düştüğümüzde Kur’an’a ve Efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselleme koşmalıyız ve onlar ne hüküm verirlerse ona içimizde bir sıkıntı olmadan tabi olmalıyız. Maalesef müminler dertlerini ve aralarında anlaşmazlığa düştükleri hususları kardeşler arasında kendileri değil de, başka kapılarda çözmeye çalıştıkları için İslam dünyasının başı sıkıntı ve ıstıraplardan bir türlü kurtulmuyor.
Ayrılığa Düşmeden Birliğin Kıymeti Bilinmeli
Değerli kardeşlerim, birlik ve beraberliğin önemini bugün çok iyi anlamalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir. Birlik ve beraberliğin olmadığı yerde Allah korusun huzur ve bereket kalmaz, korku ve şüpheler kanser virüsü gibi tüm toplumu sarar. Birbirine güvenmeyen bir toplumda şeytan hep kavga ve karmaşayı körükler. Son günlerde ülkemizde yeniden kışkırtılan terör belası buna en güzel örnek değil mi? Dün Çanakkale’de omuz omuza şehid düşmüş, yarım ekmek kumanyasını bölüşmüş bu milletin evlatları, bugün Türk-Kürt diye birbirine düşman edilmek isteniyor. Aman kardeşlerim! Tarihinize bakın, lütfen aramıza husumet sokacak şeylere imanınızla set çekin. Bin yıldır beraber yaşadığımız, akraba olduğumuz insanlarla bizleri düşman ya da kavgalı hale getirmek isteyenler, hiç unutmayın ki şeytanın ucuz uşaklarıdır. Soyumu ben seçmedim ki Rabbim öyle yaratmış, Türk olmak, Kürt olmak, Yunan, İngiliz vb. olmak kişinin tercihiyle olan bir şey değil ki, burada bir üstünlük ya da alçaklık zuhur etsin. Ben ecdadımın yüzyıllar boyunca İslam’a ve insanlığa yaptığı hizmetlerinden dolayı iftihar ediyorum ama ben ne haldeyim ona bakmam lazım. Yoksa Rabbimiz yarın ahirette bana “Sen bir Türk’sün Fatih’in torunusun hadi geç sırat köprüsünü” demeyecek yani. Hem benim gönlümden bir Siirt’li İsmail Fakirullah’ı, Harrani hazretlerini, Bitlisli olan bir Said-i Nursi Hazretlerini ve daha nice binlerce aslen Kürt kökenli olan ALLAH dostunun sevgisini hiçbir kimse silemez hatta eskitemez. Aynı şekilde nice Kürt kökenli kardeşlerimizin o vefa ve sadakat dolu yüreklerinden hala bir Aziz Mahmud Hüdayi’nin, Mahmud Sami Hazretlerinin, Ali Haydar Efendinin, Mahmud Efendi Hazretlerinin, Mehmed Zahid Kotku Hocamızın, Gönenli Mehmed Efendinin, Ömer Nasuhi Efendinin ve daha nice İslam âliminin sevgi ve muhabbetini hiçbir fitne ve güç alamaz ve eksiltemez inancındayım.
Yazımın bu ayda sonuna doğru ilerlerken, aman kardeşlerim ne olur birbirimizi Allah için sevmeye devam edelim. Selamı aramızda yayalım ki şeytan ve onun arkadaşları aramıza giremesin. Ne olur kimseyi başkasının suç ve günahının mirasçısı gibi görmeyelim.
Hacca giden kardeşlerimizin döndüğü, ki bu sene bizde o mübarek topraklardaydık, hamdolsun hepinize o mübarek beldelerde dualar ettik, Rabbimiz sizlere ve tüm arzusu olan müminlere oralara gitmeyi nasibeylesin. Hacca giden kardeşlerimizin haclarını da Rabbim makbul ve mebrur eylesin. Hepinizi, emanetlerin katında zayi olmadığı Âlemlerin Rabbi’ne emanet ederim.
Selam ve dua ile….

Ömer DÖNGELOĞLU

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]