Fakirlere Yardım
Bu kimseler belki de akşam pazar dağıldıktan sonra kimseye görünmeden karınlarını doyurmak için dökülmüş sebze ve meyve artıklarını toplayan kimselerdir.
Bu insanlar belki de giyecek ayakkabısı olmadığı için bir lastik ve ya karton parçasını bağlayıp yürümeye çalışanlardır.
Bu kimseler belki de yiyecek yemeği giyecek giysisi omadığı için akrabası ve yakını yardım edin diyecek bile kimsesi olmadığı için ve yardım istemek için evinden çıkmaya bile takatı kalmayan kimselerdir.
Evet bu kimselerin sayısı hiç de az değildir. Eğer gerçekten ciddi bir şekilde arayacak tetkik edecek olursak böyle insanların hemen yani başımızda bir mahalle ileride ve ya bir semt ileride yaşadığını fark edeceğiz. Hemen yani başımızda böyle insanlar açlık ve sefalet içerisinde kıvranırken nice dul ve yetimin açlıktan ağzı kokarken ,bir gecede içki masalarında, lokanta köşelerinde nisan ve düğün gecelerinde milyarları harcayan gelinine kızına milyarlık gerdanlıklar takılar takan insanlar. Ne kadar hümanist olduğunu ve insanlara saygılı olduğunu ve onları sevdiğini nasıl söyleyebilir. Bir defasında Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatima kocası Hz. Ali’nin getirdiği bir gerdanlığı takmıştı. Kızının boynunda bunu güren Hz. Peygamber Ya Fatima Muhammedin kızı boynuna ateşten bir altın takılmış denilmesini istermisin? Buyurdu. Hz. Fatima derhal boynundan bu gerdanlığı çıkardı onu sattı ve yerine bir köle alarak onu hürriyetine kavuşturdu.
İlmi irfanı olan kalemi hitabeti güçlü olan bu nimetlerin şükrünü yine konuşmalarıyla kalemiyle yazısıyla ifa etmeli. Diğer taraftan Allahın mal mülk verdiği kişi de malını hayır yolunda kullanarak şükrünü yerine getirmelidir. Yüce Rabbimiz Hud süresi 6. Ayet-i Kerimesinde de buyurduğu gibi, “Yeryüzünde mevcut her canlının rızkı Allah’a aittir.”
Buna göre bırakın zengini fakirin bile rizik endişesi taşıması uygun değildir. Çalışmak ve gayret bizden rizik ise Allah’dandir. Malının artmasını isteyen cenneti ve Rabbimizin rızasına ermek isteyen sevdiği mallarından infak etmelidir. Toplumlarda her sınıf insan mevcuttur. Zenginlerimizin hemen yanıbaşında fakirlerimiz de yaşamaktadır. “
Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyen Peygamberimizin ölçüsü ne kadar manidardır. İnsanları düşünmek yine insanların vazifesidir. İyilik yapacaksak önce insanlardan başlamalıyız. Bir tarafta insanlar aç sefil bir hayat yaşarken onları terk ederek yaşamak mantıklı bir hayat değildir. Allahın mükerrem olarak yarattığı insanı düşünmek onun derdine deva olmak gücü yeten her insanın üzerine vazifedir. Fakirlerin bulunması zenginler için birer nimettir.
Onları sevindirmek onların hayır duasını almak Rabbimiz en sevdiği ibadetlerdendir. İnsana hizmet etmek insanlar için çalışıp didinmek ne kadar kıymetlidir. Bir kul kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımındadır.
Muhterem müminler cemiyette her türlü insan bulunmaktadır. Köşe başında dilenen insanlardan başka birde haya ve duygusu taşıyıp ta kimseye derdini söyleyemeyen namuslu insanlarda var ki işte bunları bulup ta bu insanlara yardım yapmak ne kadar makbuldür. Baş tarafta okuduğum Ayet-i Kerimede Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor:
“ sadakalar ,Allah yolunda hayatlarını vakfedenlere sarf edilmelidir. Onlar ticaret için fırsat bulamazlar,hallerini bilmeyenler bunları dilenmedikleri için zengin zannederler. Sen onları simalarından tanırsın onlar halktan ısrarla bir şey istemezler. BAKARA-273
Evet işte gerçekten yardım yapmak isteyenler bu gariban yoksul kimseleri araştırıp bulup hayır ve hasenatını bunlara ulaştırmaktadır. Bir başka zamanda Resulullahin hanımı Hz. Aişe iki altın bilezik takmıştı. Resulullah onları görünce “Böyle şeyler Muhammedin aline ehline yakışmaz” dedi. Hz. Aişe de derhal onları kolundan çıkardı. Halbuki altın zinet takmak kadınlara helaldi.
Evet bir tarafta insanlar fakir biçare zelil bir halde yaşarken diğer tarafta bir kısım insanların altın,dolar,mark stok etmeleri hanımlarının kızlarının gelinlerinin kollarını ve boyunlarını altınlarla doldurmaları ne kadar doğrudur. Bu mesele de çok yanlış algılanıyor. İslamda kadının altın zinet takınması caizdir. Yani takabilir. Takdiği zaman erkeğe günah olduğu gibi ona günah yazılmaz. Ama biz bu cevazı sanki farzmiş gibi anlamışız. Kolunda bilezik boynunda gerdanlık olmayan kadın kalmamış farz gibi kadınlarımız altınlara boğulmuş. Hem altını doları markı mali stok ediyor geleceğe dair sanki bir şüphe taşıyoruz. Hem de çok derin çok samimi ihlaslı bir müslüman olduğumuzu söyleyebiliyoruz.
Bakın peygamber efendimiz aleyhisselatı vesselam efendimiz devletin reisi, ordunun komutanı müminlerin imamı Allah’ın sevgilisi kulu olduğu halde lux ve rahat içinde yaşamayı arzu etmedi. Sıradan bir vatandaş gibi yedi ve sıradan bir vatandaşın giyindiği gibi giyindi. Sarayları korumaları yoktu bazen aç bazen de tok olmak isterdi. Bir defasında Hz. Ömer Resulullahin yanına girdi. Üzerinde yattığı hasırın vücudunda bıraktığı izleri görünce:
Sana yumuşak bir dösek yaptırsak Ya Resulullah ! dedi. Bunun üzerine O dünya benim neme gerek” buyurdu.
“ Dünya neye benzer bilirmisiniz hayat kervanı giderken bir yolcu istirahat etmek için bir ağaç gölgesinde nasıl konuklarsa biz de öyleyiz.” Derdi.
Gelen mali hemen fakirlere sarf ederdi. Aişe r.a. dan rivayete göre: Peygamber ailesi koyun kestiler ve dağıttılar.
Peygamberimiz (a.ş.)
ondan mı kaldı? Buyurdu. Aişe r.a.
ancak kürek kemiği kaldı. Deyince
şu halde kürek kemiğinden başka hepsi duruyor. Buyurdular.
Allah Resulü Ebu Bekir’in kızı Esmaya şöyle demişti, Kesenin ağzını bağlama seninde rızkın bağlanır. İnfak et sayma sana da sayı ile verilir. Kilere kapatma senin de rızkın kapanır. (Buharı müslim)
Evet Allah Resulü bu söylediklerini aynen yaşayarak örnek oldu. Zengin müminlerinde bu konuda üzerine düşenleri yapması pek çoğumuzun evlerimize depoladığımız yiyecek ve giyecekten pek çok fakir giydirilir ve doyurulur. Bu malları mezara mı götüreceğiz. Hayatta iken ne hayır işlersek o bizim için kar olacaktır.