* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Nasıl Bir Mümin  (Okunma sayısı 462 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Nasıl Bir Mümin
« : Şubat 19, 2018, 11:40:57 ÖS »
Nasıl Bir Mümin?

Dünya hayatı imtihandan ibarettir. Bu imtihandan yüz akıyla çıkacak olanlar, Allah Tealâ’ya ve Rasulü’ne iman etmiş, salih amel sahibi müminlerdir. Hayat imtihanında hangi seviyede başarılı olduğumuzu kendimizi muhasebe ve murakabe ederek az çok anlamak mümkündür.

Öncelikle mümin iyi niyetli olmalıdır. İyi niyetli olmak, Allah rızasının hedef alınması ve Cenab-ı Mevlâ’nın bizlere gösterdiği yoldan yürümekle mümkündür. Buna da ihlâs denmiştir. Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. şöyle buyuruyor: “Dininde ihlâslı ol. İhlâs ile yapılan az amel bile sana yeter.” (Hakim, el-müstedrek, 4/306; Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr. 6859)

İhlâs ve samimiyetten sonra istikamet gelir. Müminin istikamet üzere bulunduğunu anlayabilmesi için bilgili olması lazımdır. Buna kısaca ilmihal yani halin bilgisi denir. Bu bilgiyle bir hayat inşa edecek, nereye ve nasıl yürüdüğünün farkında olacaktır.

İman, ibadet, muamelât ve ahlâk hususunda Cenab-ı Hakk’ın insandan neyi istediğini, hangi işe dair hükmün ne olduğunu bilmek farzdır. Müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ve Allah Rasulü s.a.v.’in hadis-i şeriflerinde bu bilmenin önemi son derece net ve kesin olarak vurgulanmıştır. İyi niyetli, ihlâslı, istikamet sahibi mümin, bu bilginin kılavuzluğunda hayatına dikkat eder.

Hadis-i şerifte buyurulmuştur ki:

“Helal ve haram şeyler belli ve açıktır. Bir de bu ikisi arasında şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim bu şüpheli şeyleri terk ederse dinini ve şerefini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir meranın etrafında otlatan çoban gibi, onun da haramın içine düşmesi muhakkaktır.

Dikkat edin! Her sultanın özel korumaya aldığı bir yasak bölgesi vardır. Unutmayın ki Allah’ın yeryüzünde korumaya aldığı yasak bölgesi de haramlardır.

Şunu iyi bilin ki insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer o iyi olursa bütün vücut iyi olur. Şayet o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.” (Buharî, İmân, 40; Müsim, Müsâkât, 20)

Bu hadis-i şerif müminin hayat rehberi gibidir. Attığı her adımda kendisine Cenab-ı Mevlâ’nın tayin ettiği sınırları dikkate alması gerektiğini hatırlatır. Öyle ki haram ve helalin belirgin sınırları arasında kalan şüpheli işlerden dahi uzak durur ki harama düşmesin.

Mümin, her şeyden önce kendisi ile mücadele eden ve nefsinin kendisini yoldan çıkarmasına müsaade etmeyen kişidir. Dolayısıyla önce kendini sorgular, ibadet ve muamelâtında “Acaba yanlış mı yapıyorum?” tereddütünü yaşar, sorar, öğrenir ve ona göre davranır. İç dünyasının ve ahlâkının müfettişi yine kendisidir. Zaaflarını ve kusurlarını bilir, mazeretlerin arkasına sığınmak yerine kendini tedavi etmenin yoluna düşer. Bu bakımdan daima niyetini kontrol eder.

Mümin kimse sıhhat ve boş vakte aldanmaz. Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Şu iki nimet hakkında insanların çoğu aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.” (Buharî, Rikâk, 1; Tirmizî, Zühd, 1)

Bu hadis-i şerifteki uyarıyı çok ciddiye almak gerekir. Çünkü sağlıklı bir beden insana aciz ve muhtaç bir varlık olduğunu unutturabilir. Ölümü, ahireti düşünmesine, dolayısıyla tövbe ve salih amel için acele etmesine engel olabilir. Oysa ecel insana anlık mesafededir, bir sonraki nefesin garantisi yoktur. Güç kuvvet yerindeyken bunu bir fırsat olarak değerlendirip salih amele koşmak gerekir.

Boş vakit de insanı uyuşturan, hayatın hep böyle geçeceğini zannettiren bir tesire sahiptir. Oysa dünyanın nice halleri vardır ve insan ne zaman hangi yüklerin altına gireceğini bilmez. Nefes alıp verdiğimiz her an değerlidir. O halde imkan varken hakka ve hayra koşmak lazımdır. Ayrıca biliyoruz ki sağlığımızı ve zamanımızı neye sarf ettiğimizden hesaba çekileceğiz.

Müminin kalbinde bir tek korku vardır; Allah korkusu.Her hal ve işte Allah korkusuyla, O’na hesap vereceği şuuruyla hareket etmeye takva denilir. Müminler arasındaki tek üstünlük takva üstünlüğüdür. Allah Tealâ bir insanın malına, mevkiine ve asaletine göre değil, takvasına göre kıymet verir. Müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de buyurmuştur ki:

“Hiç şüphesiz Allah katında en değerli ve üstün olanınız, takvaca en ileride olanınız ve O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir ve her şeyden haberdardır.” (Hucurât, 13)

Mümin, niyetine, ihlâsına, istikamet ve takvasına rağmen hata edince özür dileyen, geri dönüp tövbe edendir. Cenab-ı Mevlâ tövbeyi bizlere büyük bir nimet olarak ihsan buyurmuştur. İnsan hata ile malüldür. Önemli olan hatayı fark edip pişman olarak vazgeçmek, yani tövbe etmektir.

Mümin yumuşak huyludur, Allah Rasulü s.a.v.’in tabiri ile yumuşak huyun bir süs, bir güzellik olduğunun farkındadır. Kötü ve sert huyun çirkinleştireceğini görür, uzak durur.

Mümin sadıktır, ihanet etmez. Verdiği sözde durur. Tevazu sahibidir, kibirlenmez. Kanaatkârdır, geçici dünya servetine tamah etmez. Kalbinde mala mülke yer vermenin dünyaya yaka kaptırmak olduğunu bilir. Dünyada da ahirette de zenginlik ister. Fakat dünya zenginliğini keyfi için değil, zillete düşmemek ve düşmüşlerin elinden tutmak için ister. Helalinden kazanıp eline geçene şükreder.

Mümin tevekkül sahibidir, elinden geleni yapar, neticeyi Cenab-ı Mevlâ’ya havale eder. Merhamet sahibidir, kimseye zulmetmez, kimsenin hakkını gasp etmez. Mümin affedicidir, affetmeyi sever. Affettikçe Cenab-ı Mevlâ’nın da kendisini affedeceğini bilir.

Mümin her daim zikir halindedir. Allah’ın muhtaç bir kulu olduğunu aklından çıkarmaz, her dem O’nu hatırlar. Tefekkür halindedir. Niçin yaratıldığını, nereden gelip nereye gideceğini düşünür.

Mümin iyiliği emreden, kötülükten sakındırandır. Kendisinden bir kötülük sâdır olmasın diye gayret gösterdiği gibi, başkalarından da olmasın diye dua ve gayret eder. Hayır konuşur, hayrı murad eder.

Bütün bunlar müminlerin vasıflarıdır. Bu vasıflarla bezeli bir hayat, imtihanın kazanılmış olduğunun işaretidir. Diploması da ebedi saadet yurdudur. Cenab-ı Mevlâ bizleri muvaffak kılsın.

 


* BENZER KONULAR

İnsanların İyisinden Gelir İyilik Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:11 ÖS]


Futbol Bâtıl Bir Din mi 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:31:36 ÖS]


Ben De Müslümanım Demek Yeterli midir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:24:39 ÖS]


Zulüm Düzenlerinin Sadık Bekçileri Bel’amların Dört Özelliği Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:10:09 ÖS]


Müslümanlar Kardeştir, Birbirlerini İncitmezler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:59:38 ÖS]


Bin Yıl Da Yaşasan Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:51:22 ÖS]


Aile İletişimde Duygusal Zekanın Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 09, 2025, 09:11:17 ÖÖ]


Kötülüğü İyilikle Savmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 09, 2025, 09:01:27 ÖÖ]


Futbol Batıl Bir Din mi 2 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 09, 2025, 08:32:27 ÖÖ]


İnsan Görüntüsüyle Değil Ahlâkıyla İnsandır 1 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 09, 2025, 08:26:28 ÖÖ]


Kur’an Yahudiler ve Müslümanlar 1 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 09, 2025, 08:19:31 ÖÖ]


Namazı Kaçıran Diğer Din İşlerini Daha Çok Kaçırır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 09, 2025, 08:09:55 ÖÖ]


Nurettin Karahan - Ağla Uhud 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 09:54:51 ÖS]


Nuh Eroğlu - Ya Rasulallah 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 09:47:55 ÖS]


Mustafa Aygün - Uçun Turnalar - Özledim Seni 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 09:41:00 ÖS]


Metin Aslan - Aşk-ı Nebi 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 08:22:41 ÖS]


Mesut Şimşek - Hz. Bilal 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 08:16:14 ÖS]


Mehmet Emin Karataş - Ruhum Sana Aşık 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 08:09:05 ÖS]


Ahmet Özhan - Türk Tasavvuf Müziği 2003 - 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 08, 2025, 08:01:44 ÖS]


İyiliğe Çağrı Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 08, 2025, 05:58:54 ÖS]