Pişmanlık Köprüsü
İlim köprüsünü geçen kimse, günahlarına pişman olup tevbe etmesi lâzımdır. Tevbe etmeyen ibâdetlerinde muvaffak olamaz. Çünkü günahların yükü, ağırlığı, perişanlığa sebep olur. Her günah bir bağ, bir engeldir. Bu bağları koparıp engelleri aşarak iyilik yapmak zordur. Günahlar kalbi karartarak her türlü hayra mani olurlar. Bir kimse de hayra koşma arzusu yoksa, günahlarla bağlanmış demektir.
Geçmiş günahlara tevbe edip bir daha işlememeğe azmetmedikçe, yapılacak ibâdetler makbul sayılmaz. Günahlara pişman olmak ve hakkına tecavüz ettiği kimselerin rızasını almak farzdır.
Tevbe, Allahü teâlânın gazabından korkarak rızasına kavuşmak için, daha önce işlediği günahları bir daha işleme-meğe azmetmektir.
Tevbenin doğru olabilmesi için dört şart vardır:
1- Bir daha günah işlemiyeceğine kesin olarak karar vermek.
2- İşlemediği değil, işlediği günahlara tevbe etmek. İşlemesi muhtemel olan günahlardan da Allahü teâlâya sığınmak.
3- Tevbe ettiği günahı tekrar yapacak güçte olmalıdır. Meselâ eşkıyalık yapıp da felçli olan kimsenin, artık eşkiyalık yapmıyacağım demesi abes olur. İstese de yapamaz. Fakat yalan, iftira gibi günahları işleyebilir. Yapabileceği günahlara tevbe etmelidir.
4- Tevbe, sırf Allahın rızasına kavuşmak ve gazabından kurtulmak için yapılmalıdır. Dünyevi gayelerle yapılan tevbe makbul değildir. Meselâ insanların korkusundan dolayı tevbe etmiş olmamalıdır. Midesi ağrıdığı için içkiyi bırakan kimse içkiyi bırakmış sayılmaz. Midem iyi olsaydı içerdim, diye düşünen kimse tevbe etmiş değildir. Tevbe demek, pişman olmak demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Günahlara pişmanlık, tevbedir.)
Bu pişmanlık Allah rızası için olmalıdır. Bir kimse kasden günah işlemedikçe, yanılarak işlediği günahlar afva uğrar.
Tekrar günah işleme korkusu, geçmiş günahlara tevbe etmeğe mani değildir. Tevbeyi bin kerre bozsak da yine tevbe etmeliyiz.
Günahlar üç kısımdır:
1- Namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi kazası farz olan günahlar. Bunlar için tevbe edip ilk fırsatta kaza etmeğe çalışmalıdır.
2- İçki içmek ve faiz yemek gibi günahları bir daha yapmamak için tevbe etmelidir.
3- İnsanların hakkıyle alâkalı günahlar. Bu günahlar, mal, can, namus ve gıybet hususunda olabilir.
Başkasının malı alınmışsa, sahibi belli ise derhal verip helâllaşmalıdır. Sahibi ölmüş veya bilinmiyorsa yapılan bütün hayır ve hasenatın sevabı üzerinde kul hakkı bulunanlara bağışlanmalıdır.
Biri gıybet edilmişse, gıybet edildiği söylenerek halâllik dilemelidir. Yaptığı gıybeti söylemek daha büyük bir fitneye sebep olacaksa, onun bizden razı olması için Allahü teâlâya çok yalvarmalıyız!
Bu köprü, aşılması güç, bir an önce geçilmezse daha büyük zararlara sebep olan bir köprüdür. Gecikmesi çok tehlikelidir. Günahla kalb kararır, pişman olup tevbe etmedikçe kalb temizlenmez. Eğer günahlarımız bizi korkutmuyor, ibâdet etmeğe zaman ve zemin bulamayıp doğru yola gelemiyorsak, kalbimiz kararmış demektir.
Hiç bir günahı küçük görmemelidir. Küçük günahlar devamlı işlenince büyük günah olur. Günahlar insanı küfre kadar sürükleyebilir. Her gün tevbe ve istiğfar etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sizin hayırlınız, günahı çok olduğu halde, ümitsizliğe düşmeyip çok tevbe eden ve Allaha yönelip ona yalvaranınızdır.)
Günahlarımızı teker teker düşünerek ağlamalıyız. Kırık kalble Allahü teâlâya dua etmeliyiz!
(Ey Rabbim, kaçak kulun, aciz kulun, günahkâr kulun, kapına geldi. Senden afv ve mağfiret diliyor. Günahlarımı afvet, ömrümün kalan kısmında sana isyan etmekten beni koru! Çünkü her şey senin kudretindedir.) diye dua ve tevbe etmelidir.
Bu köprüyü de geçmek için kaide:
(Günah işlerken acizlik göstermediğin gibi, tevbe etmekte de acizlik gösterme!)
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
