* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: ADALETİN ÖLÇÜSÜ  (Okunma sayısı 636 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ADALETİN ÖLÇÜSÜ
« : Şubat 24, 2017, 07:35:36 ÖÖ »
ADALETİN  ÖLÇÜSÜ

    “Haklı olan düşmanın bile olsa haktan ve adaletten kıl kadar taviz verilmeyecek!” Adaletin bu en temel ilkesi, bir hırsızlık olayı vesilesiyle bizzat Cenab-ı Hak tarafından Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e, O’nun muazzez şahsında bütün insanlığa emrediliyor.

Bir hırsızlık olmuş…

Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in yaşadığı şehirde, Medine’de… Hicretten birkaç yıl sonra…

Bir zırh çalınmış, ama kimin çaldığı bilinmiyor. Şüpheler iki kişinin üzerinde yoğunlaşıyor. Olay mahallinde yapılan incelemeler, halk arasında Ebu Tu’me veya sadece Tu’me diye tanınan Beşir b. Ubeyrik’i gösteriyor. Beşir b. Ubeyrik, Medineli müslümanları oluşturan ailelerden Zaferoğulları’na mensup ve müslüman olduğunu söyleyen bir kişi…

Zırhı kim çaldı?

Zırhı çalınanlar, Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e müracaat ediyorlar. Olay dilden dile yayılıyor. Beşir b. Ubeyrik yapılan konuşmalardan rahatsız oluyor ve kendisini savunmaları için akrabalarının ileri gelenlerine gidiyor. Zırhı bir yahudinin çaldığını ve halen evinde tuttuğunu söyleyerek Efendimiz’e gitmelerini ve kendisini savunmalarını istiyor.

Beşir’in Ensar’dan olan akrabaları, aile namusu belasına Peygamber s.a.v. Efendimiz’e giderek Beşir’in hırsızlık yapmadığını, bu konuda hiçbir delil olmadığı halde ona iftira atıldığını, asıl hırsızın ise zırhın şu anda evinde bulunduğu bir yahudinin olduğunu anlatıyorlar. Efendimiz’in kanaati de bu yönde oluşuyor. Anlatılanlara göre suçlu o yahudi.

Yahudiye gelince, ısrarla zırhı çalmadığını söylüyor. Evinde bulunan zırhı, Beşir b. Ubeyrik’in getirip bıraktığını, birkaç şahidinin bulunduğunu ifade ediyor.

Ortada bir hırsızlık olayı var ama net olarak kimin suçlu olduğu açığa çıkmamış. Beşir’in akrabası olan Ensar’dan bazı müslümanların yaptıkları açıklamalar, yahudinin suçlu olduğu yönünde Peygamber s.a.v. Efendimiz’de kanaat oluşturmuş durumda…

Vahiyle açıklanan gerçek 

İşte tam bu esnada vahiy meleği Yüce Huzur’dan yeni haberler ve evrensel hükümler getiriyor. Gelen ayetler hem bu hırsızlık olayını açıklığa kavuşturuyor, hem de bütün insanlık için geçerli olan evrensel adalet anlayışını ortaya koyuyor:

“Allah’ın sana gösterdiği ile insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab’ı hak ile biz indirdik; hainlerden taraf olma! Ve Allah’tan mağfiret iste; şüphesiz Allah çok bağışlayan ve çok merhametli olandır.” (Nisa, 105–106)

Yüce Mevlâ, Rasulullah s.a.v. Efendimiz’i uyarmaktadır. Hırsızlık olayında Beşir’in akrabalarının açıklamalarıyla kanaat sahibi olmasının ve bu kanaate dayalı olarak hüküm vermeye meyletmesinin doğru olmadığını bildirerek, insanlar arasında vahiyle bildirilen ölçülere göre hüküm vermesi gerektiği üzerinde durmaktadır. Suçsuz olan yahudi hakkındaki olumsuz kanaati ve -sonradan anlaşılacağı üzere- aslında suçlu ve hain olan Beşir lehindeki düşüncesi dolayısıyla Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in Allah’tan mağfiret dilemesi gerektiğini ifade buyurmaktadır. Ayrıca ayetler hırsızlığı Beşir’in yaptığını ve böylece hainlik yapmış olduğunu da açığa çıkarmaktadır.

Allah’tan ne gizlenebilir?

“Kendilerine hainlik edenleri savunma; çünkü Allah hain günahkârları sevmez. İnsanlardan gizlenirler de Allah’tan gizlenemezler. Geceleyin Allah’ın razı olmadığı sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi. Allah, yaptıklarını tamamen kuşatmış durumdadır. Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah’a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?” (Nisa, 107–109)

Bu ayetlerde de Beşir’i savunanlardan bir kısmının geceleyin kendisiyle görüşüp düzenbazlık yaptıkları ve suçu yahudinin üzerine atmayı planladıkları anlatılıyor. Halbuki imanla şereflenen bir insan, Allah’ın huzurundaki mahkemeyi düşünmeli ve orada yüzünü kara çıkarmayacak bir yol izlemelidir. Bir insanı savunurken ölçü akrabalık, hemşerilik değil sadece ve sadece hak olmalı.

Her şeye rağmen Yüce Mevlâ merhamet kapısını ardına kadar açık bırakıyor. Beşir ve ona destek olan akrabalarına tevbe yolunu gösteriyor. İnsan hangi kötülüğü yaparsa yapsın, hatasını anlayıp af yoluna girerse Âlemlerin Rabbi tarafından sonsuz bir merhametle karşılanıyor:

“Kim bir kötülük yapar veya kendisine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet sahibi olarak bulacaktır.” (Nisa, 110)

Eden kendine eder

“Kim ne yaparsa kendine yapar” sözü var ya, işte Yüce Mevlâ bu hakikate işaret buyuruyor. Olayları dış görünüşleriyle ele aldığımızda her ne kadar birilerinin başkalarına zarar vermiş olduğu sonucunu çıkartırsak da, hakikatte kötülük eden kendine kötülük yapmış olur. İşlediği kötülüğün günahı kendi zararınadır.

Birinin işlediği kötülükten zarar görenlere gelince, ya Allah’ın adaleti gereği öyle bir zararı çekmelerini gerektirecek bir kusurları vardır ya da Yüce Mevlâ o zararla onlara çeşitli mükâfatlar ihsan edecektir.
Sonuç olarak, Yüce Mevlâ kötülük edenin gerçekte sadece kendisine zarar verdiğini özlü olarak ifade buyurmaktadır:

“Kim bir günah işlerse, onu ancak kendi aleyhine işlemiş olur. Allah her şeyi bilen ve hikmet sahibi olandır.” (Nisa, 111)
“Kim bir hata yapar veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Allah’ın sana lütfu ve merhameti olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar sadece kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah’ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur.

Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyenin (fısıldaşması) müstesna. Kim Allah’ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.

Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.” (Nisa, 112–115)

Bu ayetlerde hırsızlığı Beşir’in yapmış olduğu ve suçu üzerine atmış olduğu yahudinin suçsuzluğu net olarak bildirilmiş oluyor.

İftiracı haini bekleyen akıbet

Aslında münafıklardan olan Beşir b. Ubeyrik ve yandaşlarının Rasulullah s.a.v. Efendimiz’i yanlış bir karar vermeye bilinçli olarak yönlendirmeye çalıştıkları ayetlerden anlaşılıyor. Ama Yüce Mevlâ, Rasulünü onların hilelerinden koruduğunu ve ona hiçbir zarar veremeyeceklerini ilan buyuruyor.

Beşir b. Ubeyrik, hırsızlığının ortaya çıktığını, bütün düzenbazlıklarının ayetlerle bozulduğunu duyunca Medine’den kaçıp, Mekke’deki müşriklere sığınıyor. Misafir olarak kaldığı evde tekrar hırsızlığa kalkışıyor. Bir kapıyı açmaya veya delmeye uğraşırken üzerine yıkılıyor ve ev sahibi tarafından sabah yakalanıyor. Fakat ev sahibine öldürmesinin uygun olmadığı söylenince salıveriliyor.

Beşir b. Ubeyrik bundan sonra bir kafileye katılıyor. Yolda giderken onları da soymaya kalkışıyor. Bunun üzerine kafilede bulunanlar tarafından taşlanarak öldürülüyor. Cesedinin tamamen atılan taşların altında kaldığı rivayet ediliyor.

Beşir’in bu kötü akıbetine yukarıdaki son ayetin öncelikle işaret ettiği, onun gibi davranacaklar için de kıyamete dek hükmünün geçerli olduğu tefsirlerde yer alıyor.

(Bu hadise ile ilgili rivayetler arasında az da olsa bazı farklılıklar vardır. Biz bu rivayetlerin ortak yönlerini bir araya getirerek olayı anlatmaya çalıştık. İlgili kaynaklar şunlar: el-Hakim en-Nisaburî, el-Müstedrek ala’s-Sahihayn, 4/427; Tirmizî, Tefsir 5; Taberî, Tefsir, 5/264–271; Cessas, Ahkâmu’l-Kuran, 3/264)

Hukukun üstünlüğü

Cenab-ı Hak sadece müslümanların rabbi değildir, alemlerin rabbidir. Yeryüzündeki her bir insanın sığınacağı, kendisine yalvaracağı rabbidir. Her birine şah damarından da yakın olan ve her birinin duasına hemen karşılık veren merhamet sahibi yaratıcıdır.

Gönderdiği din de sadece müslümanların dini değildir; bütün insanların rabbi olan Allah’a aittir ve insanların her birine tek tek hitap eder. Bu dinin hükümleri, Peygamber de dahil olmak üzere herkesin uyması gereken evrensel hükümlerdir.

Nisa Suresi 105–115 ayetleri, bir hırsızlık olayı üzerine gelmiş olmakla birlikte, evrensel bir adalet anlayışını insanlığın önüne koymaktadır. Ayetlerdeki hükümler sadece hırsızlık olayına mahsus değildir. Kıyamete dek herkes için geçerli olan hükümlerdir. Bununla birlikte nüzul sebebi olan hırsızlık olayı da çok etkileyici ve ibretlerle doludur.

Bir tarafta Medineli müslümanlardan, yani Ensar’dan bir ailenin savunduğu ve müslüman görünen bir adam, öbür tarafta Peygamberimiz s.a.v.’e her fırsatta kötülük yapmaya yeltenen yahudilerden bir adam… Üstelik Medineli müslümanların İslâm’ı kabul etmelerinin üzerinden de çok zaman geçmemiş; taş çatlasa iki veya üç yıl…

Olayda müslümanların savunduğu kişi aslında suçlu, yahudi ise suçsuz… Yüce Mevlâ, yahudinin haklı olduğunu, müslümanların savunduğu kişinin ise haksız ve hain olduğunu haber veriyor.

Şartların oldukça ağır olduğu bir ortamda, haklı olan düşmanı bile olsa haktan ve adaletten kıl kadar taviz verilmemesi gerektiğini Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e Yüce Mevlâ bildiriyor.

Bu ayetler, özellikle şu evrensel hakikatleri ortaya koyuyor:

1. Kur’an, hak sebebiyle indirilmiştir.

2. Hak, Allah’ın gösterdiğidir.

3. İnsanlar arasında Allah’ın gösterdiği ile hükmedilmelidir.

Hakları kim belirler?

İnsanlık tarihi boyunca hak ve hukuk uğruna nice çileli aşamalar geçildi. Kanunun üstünlüğünden hukukun üstünlüğü anlayışına gelinceye kadar köprülerin altından nice sular, kan ve hakla karışık aktı. Hak ve hukuk üzerine çok şeyler söylenmiş, ihtimal, kıyamete dek söylenmeye de devam edecektir.

Aslında bu sözleri söyleyenlerin ve varlıklara tanınan hakların sahibi olan Yüce Mevlâ, Kitabı’nda söylenmesi gereken en güzel sözü söylemiştir.

Herkese göre farklı hak ve hukuk anlayışı olabilir. Halbuki hakkı belirleme yetkisi Allah’a aittir. Aslında yegane hak sahibi, isimlerinden birisi “Hak” olan Allah’tır. Yarattıklarına bazı hakları tanıma yetkisi de O’nundur. Bu hakların ölçülerini de en iyi bilen yine O’dur.

İnsanoğlu ne kadar hakkaniyet sahibi olursa olsun, Yüce Mevlâ’nın verdiği hakları gerçek ölçülerine uygun olarak tespit edebilmesi her zaman mümkün olamamaktadır. Allah’ın yeryüzünde hakkın ikamesi için görevlendirdiği Peygamber bile yukarıdaki olayda geçtiği gibi O’nun bildirmesiyle hakkı ortaya çıkarabilmiştir. Bunun için birçok ayette geçen “Kitabı hak ile indirdik.” ifadesi “hak sebebiyle indirdik” şeklinde tefsir edilmiştir. Hakları veren Allah’ın, verdiği hakları ve bu hakların ölçülerini bildirmek üzere kitabı indirmiş olduğu anlamına gelmektedir.

Yüce Mevlâ, hakları yani hukuku Kur’an’da bildirmiş ve ölçülerini göstermiştir. Başta Peygamber s.a.v. Efendimiz olmak üzere, her müslüman bir konuda hüküm verirken kalbinde oluşan kanaate veya hak anlayışına göre değil, Allah’ın gösterdiği hak ölçülerine göre hüküm vermelidir. Hukukun üstünlüğü bu değil midir?

Kemal Süleymanoğlu .

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]