Kalbini Allah’a Teslim Et, Kurtul!
Vuslata en büyük vesile ‘KALP’
Hiç kimse, kalbin kötü vasıfları olan hırs, hased, riyâ, kibir, ucub ve benzeri hasletlerden sıyrılmış değildir. Bu hastalıkların hepsi maneviyatı öldürücüdür.
Maneviyatın temizlenmesini ihmal etmek, bedendeki yaraların içini temizlemeden dışını merhem ile sıvamaya benzer.
İnsan, kalbinin ıslah olmasına ve samimi olmasına göre Allahu Zülcelal’e yaklaşır veya O’ndan uzaklaşır.
Allahu Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; “Gerçek şudur ki; gözler kör olmaz. Ancak göğüslerdeki kalpler kör olur.” (Hacc; 46) Böyle bir kalp ile dünyadan ayrılan kimsenin durumu -Allah muhafaza- çok tehlikelidir.
Kalp; Allahu Zülcelal’e ulaşabilmenin ve O’nun rızasını kazanabilmenin en büyük vasıtasıdır. Zaten Evliya i Kiram’ın da en fazla kalbin temizlenmesi üzerinde durmalarının sebebi, kalbin Allahu Zülcelal’e giden yolda çok önemli bir vasıta olmasından dolayıdır. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “İnsanın vücudunda bir et parçası vardır. O ıslah olduğu zaman bütün vücut ıslah olur. O fesada uğradığı zaman bütün vücut fesada uğrar. Dikkat edin o kalptir.” (Müslim)
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Allah sizin suretlerinize bakmaz. Ancak kalbinize bakar.” (Müslim)
Ne mutlu, kalbini temizleyip de Allah u Zülcelal’in muhabbetiyle dolduranlara!
Kalbi tevbe ile temizlemeli
Şüphesiz kalp, Allah u Zülcelal’e ulaşmak için yaratılmıştır. Günahlarla paslanmış kör bir hale gelen kalp, Allah u Zülcelal’in nurunu alamaz. Günahlar insanın kalbini paslandırıp kör bir hale getirir.
Onun için insan bir günah işlediği zaman, kalbinin üzerine gelen pası, tevbe ile yıkayıp temizlemelidir. Kalbini tevbe ile temizlemeyip Allah u Zülcelal’in huzuruna paslı bir kalp ile giden kimsenin sonu perişanlıktır.
Nice kalpler vardır ki, şeytan onları istila etmiştir. Ahireti arkaya atıp dünyayı tercih eden kimseler, vesveselerle kalbi doldurmuştur. Cabir bin Ubeyd el-Adevi demiştir ki:
– A’la bin Ziyad’a kalbimdeki vesveselerden şikâyette bulundum. Bana dedi ki:
– Kalp, uğranılan bir ev gibidir. Şeytan oraya uğradığı zaman, bir şey varsa alır, yoksa bırakıp gider. Yani hevâ ve heves olmayan gönle şeytan giremez.
Bir hakikattir ki, kalp temizliğinin İslam dininde çok büyük bir yeri vardır. Zaten kalp temiz olmadığı zaman, niyet ve ihlâs da gerçekleşmez. Onun için insan kalbindeki bütün kötü sıfatları çıkarıp yerine güzel vasıfları yerleştirmesi lazımdır.
Anlatıldığına göre, bir zat bir Evliya i Kiram’dan nasihat istemiş. O evliya: “Allahu Teâlâ senin kalbine baktığında, onda razı olmadığı bir şey görmesin” demiştir.
Bilindiği gibi zahiri ameller, kalp amelleri için temel hükmündedir. Temel sağlam olmadığı takdirde, üzerindeki bina sağlam olmadığı gibi amelleri salih olmayan bir kimsenin kalp temizliğine sahip olması, iyi sıfatlar kazanması ve bunlarla iyi ameller yapması da mümkün değildir. Zahiri temizliğe önem verip de kalp temizliğine önem vermemek, bir bahçenin duvar çalışmalarına önem verip içerideki ağaçların susuzluk ve bakımsızlıktan kuruyup dökülmesine aldırış etmemek gibidir.
Kalbi Allah’a teslim et!
İnsanın kalbi temiz olduğu zaman bütün vücut muhafaza olur. Nitekim hikmet ehli bir zat şöyle demiştir: “Ben kalbimi on gece şeytandan, hataralardan (düşünce parazitleri) korudum. Kalbim de beni yirmi sene bunlardan korudu.”
Onun için kalp temizliğine çok dikkat etmek lazımdır. İnsanın çaresi, kalbini Allahu Zülcelal’e karşı sadık etmesidir. Çünkü kalp Allah u Zülcelal’in nazargâhıdır. Kalbi Allahu Zülcelal’e bağlamak gerekir.
Bizlere Allah u Zülcelal’i unutturacak her şeyi kalpten çıkarmak lazımdır. Nitekim Sehl bin Abdullah şöyle demiştir: “Kim kalbini Allah’a teslim ederse Allah da onun azalarına sahip çıkar.”
İnsan, kalbini Allah u Zülcelal’e teslim ederse Allah u Zülcelâl de o kimsenin gözlerine, ayaklarına, diline, hülasa bütün azalarına sahip çıkar. Allah u Zülcelal’in yaratmış olduğu bir et parçası olan kalbimizi O’na teslim etmemek çok garip bir durumdur.
Kalbi Allahu Zülcelal’e teslim edip: “Ya Rabbi! Bu kalbi sen yarattın. Onu sana teslim ediyorum. Dilediğin gibi yap” diyerek, Allah u Zülcelal’e teslim etmek lazımdır. Böyle olunca, Allah u Zülcelal’in muhabbeti kalbimize girer ve bütün azalarımız da O’nun istediği şekilde olur inşaallah u teâlâ.
Kalp temizliğine çok önem vermek gerekir. Sadece okumakla yetinmemek lazımdır. Nasıl ki bir bahçıvan, bahçesindeki zararlı otları temizleyip bahçesine su veriyorsa bizler de kalbimizdeki dünya hırsı, riyâ, kin, hased gibi bütün kötü sıfatlardan temizleyip onu muhabbet ve zikir gibi güzel sıfatlarla beslememiz lazımdır.
Çünkü kalp ıslah olursa bütün azalar ıslah olur.
Kimin azaları ıslah olmamış ise o kimsenin kalbinde manevi hastalık var demektir. Bundan kurtulmak için kalbi her an kontrol edip oradaki zarar verici kötü sıfatlardan temizleyip arındırmak lazımdır. Bir kimsenin kalbi, bütün kötü sıfatlardan arınıp da güzel sıfatlarla süslendiği zaman, o kimsenin bütün niyetleri hayır üzere olur.