Ya Hayır Konuş Ya da Sus!
Ya hayır konuş ya da sus! Ya hayır yaz ya da yazma! Ya hayır yap ya da hiçbir şey yapma!..
Kainatı büyük bir düzen içerisinde ve belli bir ölçüyle yaratan Rabbimiz, insanların sosyal ilişkilerini, tabiatla ve diğer insanlarla münasebetlerini de belli kurallara bağlamıştır.
Rabbimiz tabiatıyla, yer altı yer üstü zenginlikleriyle dünyada var olan her şeyi nimet olarak insanlığın hizmet ve istifadesine sunmuştur. Ancak bu nimetlerden istifade edilmesini, var olan düzenin korunmasını ve yeryüzünün imar edilmesini de görev olarak insana bırakmıştır. Evrendeki düzenin korunması, var olan bütün nimetlerin olması gerektiği gibi insanların menfaatine kullanılması yine insanların eli ile olacaktır. Madenler insanların eli ile işlenecek, tarlalar insanların emeğiyle ekilecek, ortaya çıkan ürünler, insanlar arasında, yine insanlar sayesinde bölüşülecektir.
Hiç bir şey bilmez olarak bir anne-babanın kucağında yaratılan insan, öğreneceklerini önce anne babasından, sonra diğer insanlardan öğrenecektir. Büyüyüp insanlar arasına karışmaya başladığı andan itibaren de duyduğu ve gördüğü her şeyden etkilenip gelişimini çevreden ve diğer insanlardan öğrendikleri ile sürdürecektir. Bazen duyduğu bir söz, gördüğü bir olay hayatının yönünü değiştirebilecek izler bırakacaktır üzerinde. Allah insanı bu fıtratta yaratmıştır. Duyguları olan, zihni ve kalbiyle duygularını yöneten insanın kalbi ve zihni, tıpkı açık alanda rüzgarın önünde duran kimse gibi bütün hücreleriyle yazılan ve çizilenlerin, söylenen ve yapılanların etkisi altındadır.
Bu nedenle kendisini, insanlığı ifsat edip düzeni bozmaya, bu yolla insanların Allah’a kul olmalarının önüne geçmeye kodlamış olan batıl, insanların zihinlerine ve kalplerine hitap edecek hangi yöntemler varsa, onları sonuna kadar ve ölçüsüzce kullanmak ister.
Onlar için ölçü yoktur. Onlar her yolla ihtiraslarının peşindedirler. Bu yolda sözü de yazıyı da kullanırlar ama ölçülerini de kendilerine göre belirlerler.
İnsanların Allah’a kul olup ebedi saadete ermelerini, bütün insanlığın dünya ve ahiretini düşünen müminler için ise ölçümüz bellidir:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır konuşsun ya da sussun.” (Hadis-i Şerif, Buharî, Edeb)
Hayır; iyi, doğru, faydalı ve güzel olandır. Bir söz iyi değilse, doğru değilse, güzel değilse ve başkalarına faydası yoksa o sözü sarf etmenin hiçbir anlamı yoktur. Tam tersine bu sözün insanlara ve insanlığa zararı olacaktır.
Yapılanlar da böyledir yazılanlar da… Bir iş sonunda hayır doğurmuyorsa, bir yazı hayra götürmüyorsa, o işi yapmanın ve o yazıyı yazmanın ne anlamı kalır ki?
Söz de yazı da muhatabına bir değer katmalıdır. İmanını güçlendirmeli, ona yol göstermeli, eşyayı nasıl kullanacağı ile ilgili…